• BIST 11456.34
  • Altın 5904.558
  • Dolar 42.6953
  • Euro 50.1897
  • İstanbul 7 °C
  • Ankara 2 °C
  • İzmir 8 °C

Özel: “İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı yapacağız”

Özel: “İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı yapacağız”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "'Adayımızı 23 Mart'ta ilan ettik, sonuna kadar arkasındayız. Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı yapacağız. Ekrem Başkan’ın yerine hiçbirimiz Cumhurbaşkanı adaylığı yapamayız. Şimdi memleketlerinize gidin ve bu seçimi kazanın" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, doğurganlık hızının düşüşüne dikkati çekerek, "Biz kadına birey olarak değer veriyoruz. Kadının sadece aileye sıkıştırılmasına itiraz ediyoruz ancak aile kurumunu, ailenin güçlenmesini her isteyenin istediği gibi aile kurabilmesini destekliyoruz. Gençler ne zaman istiyorlarsa devletin de desteğiyle evlenecekler, aile kuracaklar, çocuk sahibi olacaklar. Ben karışmayacağım, kim ne kadar isterse gönlünce çocuk sahibi olacak, devlet de sizinle birlikte o çocuğun arkasında kapı gibi duracak" dedi. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 6 Şubat depremlerine ilişkin olarak, "Deprem bölgesindeki sorunları biliyoruz. Milletvekillerimizle birlikte sürekli bölgeyi takip ediyoruz. Meclis'te dile getiriyoruz. Ve buradan bir kez daha söz veriyoruz: 10 Kasım'ın ertesi gününde bu ülkeyi kuran Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu devlet 'Sesimi duyan var mı' dedirtmeyecek elbet. Söz veriyoruz" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu. Özel, 6 Şubat depremlerine ilişkin partisince hazırlanan videoyu izleterek, şunları söyledi:

"Bu AK Parti'nin kara düzeninin içinde neler oldu neler. Bir Soma'yı hatırladık, Ermenek'i, Afyon'daki cehpanelik patlamasını, nereyi düşünsen bitmez acılar ama herhalde 6 Şubat depremi bu sürecin içindeki en büyük travmalarımızdan bir tanesi. Halen daha da yaralar sarılabilmiş değil ama bu iktidar hem 6 Şubat'tan hemen sonra 'Bir yıl içinde herkes evine girecek dediği' halde bütün seçim kampanyasını bunun üstüne kurduğu halde, bir yıl sonra evlerin yüzde 2.4'ünü verdiği halde halen daha 350 bin kişinin konteynerlerde yaşadığı üçüncü yıl geliyor, bin gün geçtiği halde bir tane drone cafcaflı bir sokağa karşılıklı 15 - 30 tane apartman güzel drone çekimleri gitsin gelsin, arka sokağa bakmadan konteyneri görmeden verilen sözün tutulmadığını örten İstanbul'a, Ankara'ya, Manisa'ya, Rize'ye 'Biz sözlerimizi tuttuk' diyen bir haksızlık Hatay'ı çıldırtıyor. Adıyaman'ı çıldırtıyor. Malatya'ya bu kadar da olur mu dedirtiyor. Kahramanmaraş'a yazıklar olsun dedirtiyor. Ama İstanbul'a kar yağmadan Türkiye'ye kış getirmeyenler, depremin bininci gününde iletişim kampanyası yürüttüler. Dedim ki 'Nasıl yapıyorlar?' En güzel yerleri çekiyorlar. Hatay'da durum ne? İşte milletvekilleri burada, Hatay perişan, Malatya perişan, Maraş perişan, Adıyaman perişan. O zaman dedim ki madem öyle hani videoları açıp açıp izletiyor da sonra oradan onu söylüyor bunu söylüyor ya öyle ne montaj ne bir şey. Dün Adıyaman dün Malatya dün Kahramanmaraş dün Hatay ekranın sol üst köşesinde dünün tarihini ve neresi olduğunu ve aslında depremin bininci gününde Murat Kurum'un iletişim kampanyası diye Türkiye'yi kandırdığı bölgede aslında neyin olduğunu hep beraber bir izleyelim. Yayında kalanı ve yayından kaçarı görecek millet. Hiç kimseye hakaret yok. Gerçek depremzedenin duygusu, düşüncesi ağzından çıkanlar. Görün bakalım neymiş bölgede yaşananlar.

"Bu ülkeyi kuran Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu devlet 'Sesimi duyan var mı' dedirtmeyecek"

Birileri devletin televizyonunu kullanarak, kendi medyasını kullanarak, merkez medyaya bu kendi sözlerini tutmuş gibi yayınlar yaparak hem 86 milyonu kandırmaya çalışıyorlar hem de o bölgede konteynerlerde kalan 350 bin kişiyi rezerv alan sorunuyla kentin rantı yüksek gelirdeki arsası elinden alınıp kıyıya köşeye atılanları ya da evi teslim edildiği halde çatısı aktığı için ya da işinden olmuş kendisine kirayalayacak evi yok, ev kiralayacak hali yok onun için konteynere mahkum kalmış olanları, 350 bin konteynerzedeyi Türkiye'nin dört bir yanında akraba evlerinde, küçücük odalardaki memleketinden uzakta bekleyenleri incitiyor bu işler. Biz deprem bölgesindeki sorunları biliyoruz. Milletvekillerimizle birlikte sürekli bölgeyi takip ediyoruz. Meclis'te dile getiriyoruz. Ve buradan bir kez daha söz veriyoruz: 10 Kasım'ın ertesi gününde bu ülkeyi kuran Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu devlet 'Sesimi duyan var mı' dedirtmeyecek elbet. Söz veriyoruz".

"46 bin metrekarelik yer yandaş SİMPAŞ tarafından 273 bin metrekareye çıkarılmış"

Özel, şunları kaydetti:

"Bir yandan da AK Parti'nin kara düzeninde bir yandan yangını görüyoruz bir yandan göçüğü görüyoruz, bir yandan depremde vermediği sözleri görüyoruz. Bir yanda planlı şehirleri doğayı ve halkı gözetmeyen, yandaş olunca gözü dönmüş bir rantçılığa ses etmeyen bir iktidarı görüyoruz. SİNPAŞ Marmaris'te 1998. SİNPAŞ'a 1998'de buranın verilmesi de yanlış ama 1998 bu halde. Marmaris'te aday belirleme sürecindeyiz. En büyük travma SİNPAŞ. Çünkü ikinci etap büyümüş, üçüncü etap diyorlar, devlet arkalarında Marmaris bizden buna mücadele edecek bir aday arıyor. Bugünkü Marmaris Belediye Başkanı'nı MYK salonundan gece üçü çeyrek geçe aradım. Dedim ki 'Gencecik yaşındasın. İlçe başkanlığından tanıyoruz. Sen geldiğinde başta bu SİNPAŞ bu rantçılarla mücadele edebilecek misin?' 'Ederim genel başkanım.' 'Söz mü?' 'Söz.' 'CHP sözü mü?' 'CHP sözü.' Acar Ünlü'yü görevlendirdik. 1998'de şu halde ama büyük resim için görürseniz şu kadarı var 1998'de. Şimdi dağlar dolmuş. İkinci etapla buralar dolmuş, üçüncü etapla villalar millaralar... 46 bin metrekarelik yer yandaş SİNPAŞ tarafından 273 bin metrekareye çıkarılmış. Buralarda bizim sürecimizde seçime üç gün kala imza atılmış, imzayı atanları ben partimden attım. İmzayı atanların yani bu suça giderayak ortak olanların CHP gibi bir partide yeri yok dedik.

"Hepimiz elimizi vicdanımıza koymalıyız, bu rezilliği durdurmalıyız"

Acar Ünlü geldi. Tabii bunların arkasında bakanlık duruyor. İstedikleri mahkemeden yürütmeyi durdurma alıyorlar. Çok namuslu ülkesini seven, doğayı seven hakimlerle bunların etki edebildikleri, yukarıdan baskı yaptırdıkları arasında bir hukuk mücadelesidir, gidiyor. İstinafın birinden onlar yürütmeyi durdurma yolluyor, birinden biz onlara bilmem ne yolluyoruz. Geldik 58 ruhsat iptal edildi. Bir milyar lira para cezası kesildi belediyemiz tarafından. Suç duyurusunda bulunduk. Ama talanı durdurmakta zorlanıyoruz. Halen daha kıyı dolgusu yapıyorlar. Bu kenarları dolduruyorlar. Halen daha beton döküyorlar. Biz mühür takıyoruz. Mühür gelip kırılıyor, çalışılıyor. Valisi, kaymakamı, jandarması ses edemiyor. Neden? Arkasında kimin olduğu belli. Buradan şimdi bu binanın fazladan yapılmış yerlerine haksız, usulsüz alınmış ruhsatlarına dava açtığımız gibi onların mahkeme kararlarına karşı mahkeme kararları aldığımız gibi yıkım ihalesi açtık. Yıkım ihalesinin olduğu gün yıkım kararının yürütmesini durdurdular. Marmaris'te Marmaris Belediyesi'nin CHP örgütünün, Marmaris'teki çevrecilerin, Muğla'daki çevrecilerin bu doğa katliamına karşı mücadelesi sürüyor ama kamuoyunun farkındalığı ve desteği lazım. Yıkımı durdurmak ruhsatları Ankara'dan almak buralara oturmayı açmak ve 273 bin metrekareyle Marmaris'in canına okumak istiyorlar. Marmaris'e, Muğla'ya, Türkiye'ye vicdanı olan herkese sesleniyorum: Bu rezillik karşısında hukukçusundan ilk kez oy kullanacak vatandaşına kadar hepimizde sorumluluk var. Hepimiz elimizi vicdanımıza koymalıyız. Bu rezilliği durdurmalıyız".

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "2 yıl önce 41 milyon ayırdıkları çocuk işçiliğiyle mücadeleye bu sene bütçe dahi ayırmamışlar. Aynı bütçede MESEM üzerinden patronlara verilmek üzere teşvik kalemine ise 6 milyar lira koymuşlar. Bir tarafa bin lira, bir tarafa patronlar için, MESEM’de çocuk çalıştırsınlar diye teşvik kalemine 6 milyar lira koymuşlar. Görevi sürecinde 16 tane Soma katliamı olan, çocuk işçilikle mücadeleye para koymayan, çocuk işçilik sistemine teşvik koyanların, Kartalkaya’nın baş sorumlularının, Gebze’de çöken binanın sorumlularının pişkin pişkin oturup bir gensoruya dahi muhatap olmadıkları düzenin adına AK Parti’nin kara düzeni diyoruz. Mutlaka bu düzenin sonunu getireceğiz" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM'deki haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Grup salonuna girerken "Hak, hukuk, adalet" ve 'Cumhurbaşkanı İmamoğlu' sloganlarıyla karşılanan Özel, Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatının 87. yıl dönümü olan 10 Kasım'da Atatürk'ü anan herkesin önünde saygıyla eğildiğini belirterek şunları söyledi:

"Bugün Türkiye’nin dört bir yanından konuklarımız var, Ankara’nın Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından konukları vardı. Pazar gününden başladı, dün, bugün devam ediyor. Dün 10 Kasım’dı ve milyonlar Anıtkabir’e aktılar. Hep beraber Atamızın huzurundaydık. Ömrünü bu güzel ülkeye, aziz millete adayan Mustafa Kemal Atatürk’ü daha 57 yaşında, bundan 87 yıl önce ebediyete uğurlamıştık. Dün saat 9’u 5 geçe bizler Anıtkabir’deyken aracını durdurup önünde, vapurun güvertesinde çalan siren sesinde, fabrikada çalıştığı tezgahın önünde, tarlada tek başına başını öne eğen, elini kalbine koyan ve bu güzel vatanı borçlu olduğumuz Gazi Mustafa Kemal’i büyük bir sevgiyle, özlemle, minnetle anan herkesin önünde saygıyla eğiliyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e minnetlerimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Allah rahmet eylesin".

"Cumhuriyetle birlikte ikinci büyük eseri olan baba ocağımızın çatısı altında onu bir kez daha özlemle anıyoruz"

Atatürk'ün vefatından 87 yıl sonra sevgi, coşku ve minnet duygularıyla anılmasının boşa olmadığını belirten Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Anıtkabir'deki özel deftere yazdığı notu eleştirdi. Cumhuriyet ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin Atatürk'ün iki büyük eseri olduğunu hatırlatan Özel, CHP'ye yapılan operasonlara tepki göstererek şunları söyledi:

"Son zamanlarda okuduğum bir anekdottan etkilendim: Bir gün Meclis’te bir milletvekili, İstanbul ya da Ankara illerinden birine Atatürk’ün adını verilmesini, böylelikle Atatürk’ün adının şehrin temellerine kazınmasını önermiş. Bunu duyuyor Paşa, milletvekillerini çağırıyor ve şöyle diyor, ‘Bir ismin dillerde kalması için şehrin temellerine sığınmasına gerek yoktur. Şehrin ismi İstanbul ama Fatih Sultan Mehmet’i hemen hatırlıyoruz. Eğer ben bir şey yapabildiysem şehrin temellerine ismimi yazarak değil, milletin kalbine yazarak anılmak isterim.’ İşte milletin kalbine yazıldığının en iyi göstergesi.

Dün biz, Sayın Erdoğan’ın başkanlığındaki devletimizi, Meclis’imizi, milletimizi temsil eden heyetimizle huzurdaydık. Sonra hep birlikte Misak-ı Milli Kulesi’ne geçtik. Sayın Erdoğan deftere yazdı, bize okudu. Tabi orada kendine bir şey söylenmez, doğru değil Atanın huzurunda ama şöyle okuyor: ‘Yüce Atatürk, ‘En büyük eserim’ dediğin cumhuriyete sahip çıkacağız.’ Atatürk’ün o sözünün o kadarını alan ve Atatürk’ün diğer büyük eserine bugünkü zulmü yapana, Atatürk’ün partisine kayyum atamaya çalışana, İstanbul’da kayyumlar atayana, davalar açana, partisi üzerinde hesaplar yapana, belediye başkanlarına haksız saldırılarla, ithamlarla bir yıl geçirene o cümlenin doğrusunu söyleyeyim, Diyor ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Benim iki büyük eserim var. Bunlardan birisi cumhuriyetse, diğeri Cumhuriyet Halk Partisi’dir.’ Biz onun cumhuriyetle birlikte ikinci büyük eseri olan baba ocağımızın çatısı altında onu bir kez daha özlemle, onun partisinde görev yapmanın verdiği gururla ve rahmetle anıyoruz".

"Tarif, adres, tespit, ihbar var ama bunun karşısında denetim için ayak sürüyen ve dünkü felaketi bekleyen birileri var"

Kocaeli Dilovası'ndaki iş yerinde çıkan yangında 6 kişinin hayatını kaybetmesine ilişkin konuşan Özel, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın göreve gelmesinden itibaren iş kazalarında 4 bin 836 kişinin hayatını kaybetmesine tepki gösterdi. Soma'daki ve Kartalkaya'daki faciaları da hatırlatan Özel şöyle konuştu:

"Cumhuriyet coşkusunu, birlikte olmanın heyecanını hep yüreğimizde hissediyoruz. Bu salonun enerjisi, muhabbeti, neşesi aslında CHP açısından nasıl bir yolda yüründüğünü gösteriyor ama maalesef bu ülkenin birer ferdi olarak; bu ülkede yaşadıklarımız, çoklu kriz ortamı her birimizi gerçekten her bir gün bir başka üzüntüyle, çelişkiyle, felaketle, haksızlıkla yüzleştiriyor. Maalesef onlardan bir tanesi de Kocaeli Dilovası’nda iş yerindeki yangında 3’ü çocuk yaşta 6 vatandaşımızı kaybetmemizle yüreklerimizi dağladı. Bu iş yerinin kaçak olduğu, kaçak işçi çalıştırdığı, çocukların emeğini sömürdüğü ortaya çıktı ve bir kez daha bir kara düzenle yüzleştik. 16 yaşındaki Cansu Esatoğlu, 17 yaşındaki Nisa Taşdemir, 17 yaşındaki Tuba Taşdemir emekleri sömürülen çocuk işçilerimizdi. Mahallelerinden defalarca şikayet edilmelerine rağmen işlem yapılmayan ve adeta göz göre göre felaketin beklendiği bir süreç yaşandı o mahallede.

CİMER’e yapılan başvuru şu şekilde: ‘Kocaeli Dilovası ilçesi Mimar Sinan Mahallesi İş Bankası şubesinin yanında, Vahdet Camii’nin bitişiğinde ismi, levhası olmayan parfüm imalat ve dolumu yapılan iş yerinde mahallemizin kadınları ve çocukları, yaklaşık 15 çalışan olup, bunların çoğu sigortasız çalışıp, iş güvenliği hiç olmayıp, ihtiyacı olan kadınların kovulma tehdidiyle çalıştırıldığı, yemek parasının 70 lira olduğu, ‘Yemeği de gidin kendiniz yeyin’ diyerek işçiyi, kadına sömüren bu doymaz iş yeri sahibini yüce devletimize şikayet ediyorum. Gereğinin yapılmasını arz ederim".

Devlet dediğin binalar, bilgisayarlar, mail adreslerinden ibaret cansız bir yapı ama onu yönetmeye milletin yetki verdikleri var. İşte oradan saygıyla arz edilen devletten cevap geliyor: ‘İş sağlığı ve güvenliğine yönelik alınmayan tedbirlerin neler olduğunu, iş yerinin hangi kısmında ve ne zamandan beri alınmadığını, iş yerinin tam unvanını, tam adresini, iletişim bilgilerini belirttiğiniz takdirde başvurunuzu işleme alacağız. Çocuk işçilerin ise yaşları ve kimlik bilgilerini bizimle paylaşmanız gerekmektedir.’ Tarif, adres, tespit, ihbar var ama bunun karşısında harekete geçmeyip denetim için ayak sürüyen ve dünkü felaketi bekleyen birileri var. Kaçak işçi ve çocuk işçi çalıştıran tesisin sahipleri maalesef tanıdık çıktı.

Şirket, pandemide Meclis’e tek başına kolonya ve dezenfektan tedariki yapan, benim Genel Kurul’a Tekirdağ’dan hareketle Meclis Başkanı Sayın Şentop’a, ‘Bu firma bu ihaleyi ne zaman aldı’ dediğimde önce o şirketin onları bedava verdiği söylenen, sonra davet usulü ihaleler çıkan ve yurt dışına sattığı kolonyalarda metanol bulunan, onu içeriye satan; yurt dışından getirdiği hammadde arasında uyuşturucu çıkan, tutuklanan ama sonra bir şekilde beraat eden Ali Osman Akat’ın, Akat ailesinin bir şirketi olduğu ortaya çıktı. Bu çağrılar, bu ihbarlar yapılıyor ama bir türlü gidilmiyor. ‘Bütün Dilovası’nı yıkacağım, sonra ancak burayı yıkacağım’ diyenlerin aslında 14 Nisan 2022’de Meclis’te tartıştığımız, AK Parti’ye yakın, AK Parti’nin koruduğu, ihaleler verdiği, Tekirdağ’da AK Parti siyasetine katkı sağlayan şirketi Kocaeli Dilovası’ndaki o katliamda gördük.

"Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı geldiğinden beri 30 ayda 16 tane Soma katliamı yaşandı Türkiye’de"

Çalışma Bakanı, Haziran 2023’te göreve gelmişti. O günden bugüne 4 bin 836 emekçi öldü. Soma faciası oldu, bütün dünya Soma’ya baktı, bütün Türkiye Soma’yı izledi. Neredeyse 1 ay bütün televizyonlar 3 hafta Soma’da madenin ağzından verdiler akşam ana haberlerini. Bütün gazeteciler oradaydı ve ne diyorduk, ‘Soma’yı unutursak yüreğimiz kurusun.’ İlk gün mahkemenin kapısında kilometrelerce kuyruk vardı. Son gün, öldürdükleri kişi başına 5’er gün yatıp çıktıklarında içeride 180 kişiydik 300 kişilik mahkemede. ‘Soma’yı unutursak yüreğimiz kurusun’ sözünü çok beğenip hashtag yapanlar, altyazıda yazanlar orayı bıraktılar, kaderine terk ettiler. Sadece bu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı geldiğinden beri 30 ayda 16 tane Soma katliamı yaşandı Türkiye’de, 4 bin 836 kişi.

O yüzden öyle toplu olunca, çarpıcı olunca bunların üzerinde çok ciddi konuşmak, büyük büyük laf etmek değil. Esas Erdoğan ikinci kez şeçilip de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen yapı içinde hızlı karar alan... Denetim yok, bir kere oy veriyorsun, 5 sene söz hakkın yok, bakana soru sormak yok. Çağırıp da hesap sormak, tekrar oya sunmak yok sistemde. Kartalkaya’da 78 kişiyi, 36’sı çocuk cayır cayır yakan adam kasıla kasıla geziyor. Burada 16 tane Soma katliamı yaşanmış, bu faciada gidip de bakmamışlar, bugün Meclis’te Plan ve Bütçe Komisyonu’nda oturuyor, ona gensoru veremiyorsun.

Daha bir hafta önce Gebze’de çöken binada 4 yurttaşımızı kaybettik. İlk dakikalarda ‘Metro inşaatıyla alakası yok’ diyen Ulaştırma Bakanı şimdi yavaş yavaş yanlamaya başladı. Gidip ona bunun hesabını soramıyorsun. Böyle bir rejim, düzen olmaz. Türkiye’de her 5 çocuktan bir tanesi çalışıyor. MESEM ile çalışmaya zorlanan çocuk sayısı 2 milyonu geçti. Çalışma Bakanlığı’nın bütçesinde çocuk işçiliğiyle mücadele edilsin diye bir ödenek kalemi var. 2023 yılında buraya 41 milyon para ayrılmıştı. Geçen sene 28 milyona düşürmüşlerdi. Bu sene bin lira koymuşlar. Para koymamışlar, sıfır yazamadıkları için iz ödenek koymuşlar. Bu sene orayla ilgili, 2 yıl önce 41 milyon ayırdıkları çocuk işçiliğiyle mücadeleye bu sene bütçe dahi ayırmamışlar.

Aynı bütçede MESEM üzerinden patronlara verilmek üzere teşvik kalemine ise 6 milyar lira koymuşlar. Bir tarafa bin lira, bir tarafa patronlar için, MESEM’de çocuk çalıştırsınlar diye teşvik kalemine 6 milyar lira koymuşlar. Görevi sürecinde 16 tane Soma katilamı olan, çocuk işçilikle mücadeleye para koymayan, çocuk işçilik sistemine teşvik koyanların, Kartalkaya’nın baş sorumlularının, Gebze’de çöken binanın sorumlularının pişkin pişkin oturup bir gensoruya dahi muhatap olmadıkları düzenin adına AK Parti’nin kara düzeni diyoruz. Mutlaka bu düzenin sonunu getireceğiz".

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu. Özel, şunları kaydetti:

"Önümüzdeki dönemde sadece sorunları değil, çözümleri duyacağınız çok bambaşka bir sürecin içine giriyoruz. Ama 2018'den bu yana kronik hale gelen bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Sayın Erdoğan'ın 'şanla şerefle bitirdik' dediği 23 yıla ilişkin geçen madalyalarını takmıştık. Yoksullukta Avrupa birinciliği madalyası, işsizlikte Avrupa birinciliği madalyası, gelir adaletsizliğinde Avrupa birinciliği madalyası, yüksek faizde Avrupa birinciliği, dünya ikinciliği madalyası, enflasyonda Avrupa birinciliği madalyası. Şimdi altıncı madalyayı kazandılar. Onu da beşi bir yerdenin yanına takmak lazım; Gıda Enflasyonunda Avrupa'da birinci, dünyada beşinci. Dünyada 200'ün üzerinde ülke var, kiminin adını bilmiyorsun, bunların 4'ü hariç gıda enflasyon bizden düşük. Bizi gıda enflasyonunda geçen dört ülke; İran, Güney Sudan, Nikaragua ve Haiti. 

"Defolu gıda dönemi başladı"

Dönem defolu gıda dönemi. Çıkma sebze, meyve 20-30 lira. Normal yufka 120-140 lira, yırtık yufka 60 lira. Tavuk eti 200-250 lira, tavuk boyun 75 lira. Tavuk kesilir taşlık ve boynu atılır. Atılan taşlığı çorba yapsın diye garibana satıyorlar. Normal ekmek 15 lira, bayat ekmek 8 lira. Normal yumurta 8 lira, kırık yumurta 4 lira. İşte AK Parti'nin kara düzeni budur. Bir tarafta bir eli yağda bir eli balda oturanlar, en pahalı restoranlarda en pahalı hesapları ödeyip keyif çatanlar; bir tarafta çorbalık kemik alanlar, tavuk taşlıktan tavuk suyuna çorba yapmaya çalışanlar. AK Parti'nin kara düzeni eninde sonunda sona erer, CHP gelir, AK Parti'nin kara düzeni değişir. 

"Politika faizi geldiği gün 8,5'du bugün 39,5"

Her seçimin bir maliyeti var. Son genel seçimin faturasına baktığımızda enflasyon Erdoğan seçildiğinden beri 29 ayda yüzde 163 arttı. Diyordu ya 'verin yetkiyi, görün etkiyi'. Politika faizi geldiği gün 8,5, bugün 39,5 artış yüzde 365. Açlık sınırı yetkiyi son aldığında 10 bin 362 lira, bugün 28 bin 412 lira, artış yüzde 174. Asgari ücrete yapılan zamma baktığımızda açlık sınırı yüzde 174 artmış, failzer yüzde 365 artmış, ödenemeyen kredi kartına yüzde 95 faiz gelmiş ama geldikleri günden bu yana asgari ücrete yüzde 93 zam yapmış. Eldeki maaşın alım gücünün yarısını çalmışlar. Emekli maaşına yapılan zam yüzde 125 ama açlık sınırı yüzde 174 artmış. Gerçekleşen enflasyona göre zam vereceğine beklentiye göre veriyor. Sadece TÜİK'in hesapladığı enflasyonu verseydi bugün emekli aylığı 20 bin lira, asgari ücret 30 bin lira olacaktı. Tayyip Erdoğan 23 yıl önce geldiğinde en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu, şimdi bir buçuk. 

"Her 2 yeni seçmenden 1'i CHP'ye oy veriyor"

Adalet kriziyle milletin huzurunu bozan, ekonomik krizle milletin ekmeğini küçülten iktidarın bu çoklu kriz ortamında bir de inkar politikalarının hala devam ettiği bir süreçteyiz. Geçen gün gençlere konuşuyor ama şunun farkında, gençlerde her 2 yeni seçmenden 1'i CHP'ye oy veriyor. AK Parti'nin oyu o seçmen grubunda yüzde 16-18. Geçen gün şöyle bir cümle kurdu; '25 yıl geriye gidelim bakalım bizim dönemimize kadar Türkiye'de toplu iğne üretiliyor muydu bir düşünün'. Tayyip Bey böyle büyük laflar edince millet doğru sanıyor. Hemen gidip kontrol ettim. Bu lafı 1952 yılında Adnan Menderes söylemiş. 1951'de İstanbul'da toplu iğne fabrikası açılmış. CHP'liler de rahmetli Menderes'e cevap vermişler; 'o fabrikanın temeli bizim dönemimizde atıldı'. 'Cumhuriyet artık uçak fabrikası yapan, silah üreten, şeker fabrikalarını açmış, Sümerbak'ları yapmış CHP'den iktidarı devr aldınız, toplu iğneyi üretecek alete memleketi biz getirdik' demişler. Sayın Erdoğan'ın doğmasına daha 4 yıl var. Bunun üzerinden 74 sene sonra 'toplu iğneyi biz ürettik' diyor. 

"Dileyen dilediği kadar çocuk sahibi olacak"

Sayın Erdoğan'la fikir olarak aynı tespitte buluştuğum ama sorumluluk olarak ayrıştığım bir nokta var; doğurganlık hızının yarattığı tehlike. Şu anda doğum artıl hızı 1.7 maalesef bu da AK Parti'nin kara düzeninin sonucu. Millet yoksululluktan, geecek kaygısından dolayı öyle bir frene bastı ki 22 bin lira asgari ücret verip 'niye çocuk sahibi olmuyorsun' diyorsun. Nasıl olsun? O yoksulluğun içine bir çocuk doğurmaya ya da ikinciyi düşünmeye cesaret edeniyor. Sayın Erdoğan'a soruyorum; iktidara geldiğinizde Türkiye'deki hane halkı büyüklüğü 4'tü, şimdi 3 çıkıyor. Yani siz Türkiye'yi iki çocuklu alıp tek çocuklu hale getirdiniz. Kabahat vatandaşta mı; yoksulluğu, güvencesizliği dayatan bu iktidarın kara düzeninde mi? Millet kırık yumurta, yırtık yufka alıyor sonra da neden yeterince çocuk yapmıyorsun? Güya Aile Yılı'ndayız. Aile kurumunu zayıflatan bu kara düzenin kendisidir. Emekli Yılı'nda emeklilerin canını okudu, bu sene Aile Yılı'ndayız, doğum artış hızı 1,7'ye düşmüş. Hane halkı büyüklüğü 3 kişiye düşmüş ve aile kurumunu zayıflatan şeyin kendisi AK Parti'nin dayattığı açlık, yoksulluk, güvencesizlik ve gelecek kaygısıdır.  Biz kadına birey olarak değer veriyoruz. Kadının sadece aileye sıkıştırılmasına itiraz ediyoruz ancak aile kurumunu, ailenin güçlenmesini her isteyenin istediği gibi aile kurabilmesini destekliyoruz. Gençler ne zaman istiyorlarsa devletin de desteğiyle evlenecekler, aile kuracaklar, çocuk sahibi olacaklar. Ben karışmayacağım, kim ne kadar isterse gönlünce çocuk sahibi olacak, devlet de sizinle birlikte o çocuğun arkasında kapı gibi duracak".

"EKREM İMAMOĞLU'NU CUMHURBAŞKANI YAPACAĞIZ"

"Adayımızı 23 Mart'ta ilan ettik, sonuna kadar arkasındayız" diyen Özel, şunları söyledi:

"Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı yapacağız. Ekrem Başkan’ın yerine hiçbirimiz Cumhurbaşkanı adaylığı yapamayız. Onun yerine cumhurbaşkanlığı adaylığı 2 milyon üyemize emanettir. 15.5 milyon kişinin aday gösterdiği cumhurbaşkanı adayımız, onu aday gösterenlere, herkes adayına sahip çıkacak arkadaş. 23 Mart'ta gittin, sandık başına geçtin, Ekrem başkana vazifeyi verdin, sahip çıkacaksın adayına. Çünkü onu içeride tutuyorlar. O dışarı çıkana kadar onu aday gösteren herkes benim cumhurbaşkanı adayımdır, anlaştık mı?

"ŞİMDİ MEMLEKETLERİNİZE GİDİN, BU SEÇİMİ KAZANIN"

Özel, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu kara düzen gidecek yerine yepyeni, adil, çalışanın hakkını alacağı, gelecekten güvence duyulacak yepyeni bir düzen kurulacak. Bakan evlatlarının devri gidecek vatan evlatlarının devri başlayacak. Kimse korkmasın. Çok kötülük yapanlar ama eninde sonunda kötüler kazanamaz. Kötüler kaybeder ,iyiler kazanır. Gece kazanamaz güneş doğar, gündüz kazanır. Siyasette havlu atmış korkaklara karşı bu milletiyle birlikte CHP kazanır. Cesurlar kazanır. Şimdi memleketlerinize gidin, güle güle gidin ve bu seçimi kazanın".

 

Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim