Gezi davasından hükümlü Tayfun Kahraman hakkında Anayasa Mahkemesinin (AYM) verdiği "hak ihlali" kararı üzerine İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, savcı mütalaasına uyarak infazın durdurulması, Kahraman’ın tahliye edilmesi ve yeniden yargılama yapılması yönündeki taleplerin reddine karar verdi. Mahkemenin gerekçesinde, "AYM'nin görevi, Yargıtay ve ilk derece mahkemelerince yapılan değerlendirmelerin ve varılan sonuçların hukuka uygunluğunu denetlemek değildir. AYM, Anayasa'ya hem de kanunun emredici hükmüne açıkça aykırı hareket ederek ‘yetki gaspı’nda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi temyiz veya istinaf mercii değildir. Anayasa Mahkemesi 'süpertemyiz' mahkemesi de değildir" ifadeleri kullanıldı. Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve İstanbul Barosu, yaşananlara tepki gösterdi.
"TELAFİSİ İMKANSIZ SONUÇLAR DOĞACAK"
TBB'den yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Daha evvel Anayasa Mahkemesinin (AYM) Ş. Can Atalay’a ilişkin hak ihlali kararını uygulamayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, bu kez 'Gezi Parkı' davası olarak bilinen dosya kapsamında Tayfun Kahraman hakkında verilen karara da uymayarak anayasayı ihlal tutumunda ısrar ettiğini bir kez daha ortaya koymuştur. Ağır Ceza Mahkemesi, kararında 'yargılamaya konu eylemlerin kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması, delillerin değerlendirilmesi ile Yargıtay ve ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararların esas yönünden adil olup olmaması, bireysel başvuru incelemesine konu olamaz' demek suretiyle, bireysel başvuru hakkının esasını tanımadığını ortaya koymuştur. Oysa, bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bireysel başvuru incelemesi kapsamında olduğu gibi, temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda mahkemelerin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci de Anayasa Mahkemesidir.
Anayasa Mahkemesi Tayfun Kahraman dosyasında hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetmiştir. Bunu Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edilmesine dayandırmıştır. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, ihlal kararına uymamak üzere hukuka aykırı bir şekilde öne sürdüğü mazeretler AYM’nin hak ihlali tespitini doğrular nitelikte olup ilgili Mahkemenin adil yargılanma hakkını ihlal eden tutumunu devam ettireceğini ortaya koymaktadır.
Türkiye Barolar Birliği tarafından ilgililer hakkında HSK nezdinde gerekli başvurular yapılacak olup, Anayasal düzenin ve hukuk devletinin güvenliği bakımından Hâkimler ve Savcılar Kurulunun, ivedi olarak ilgili mahkeme hâkimlerine soruşturma başlatıp görevden el çektirme tedbiri uygulaması zorunludur. Aksi halde, Anayasa Mahkemesi etkili bir hukuk yolu olmaktan çıkacak, telafisi imkânsız sonuçlar doğacaktır". TBB Başkanı Erinç Sağkan da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Tayfun Kahraman hakkındaki AYM kararının yerel mahkeme tarafından uygulanmaması Anayasa’nın açıkça yok sayılmasıdır. HSK ivedi olarak ilgili mahkeme hakimlerine soruşturma başlatıp görevden el çektirme tedbiri uygulamalıdır. Aksi halde Anayasa Mahkemesi etkili bir hukuk yolu olmaktan çıkacağı gibi anayasal devlet anlayışı temelinden sarsılacaktır" dedi.
İSTANBUL BAROSU: "ANAYASAL DÜZENİ İLGA GİRİŞİMİ"
İstanbul Barosu da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine sert tepki gösterdi. Baro, bu tutumu “anayasal düzeni ilga girişimi” olarak değerlendirdi.
Baro'dan yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Anayasa Mahkemesi'nin Tayfun Kahraman ile ilgili verdiği ihlal kararına ilk derece mahkemesi tarafından uyulmaması hukuka aykırı olduğu gibi, anayasal düzeni ilga girişimidir. Anayasa Mahkemesi’nin daha evvel başka bir kararında da belirttiği gibi 'Türlü bahaneler ve hukuk tanımaz tutum ve davranışlarla Anayasa’yı koruma ve anayasal kurallara sadakat gösterme yükümlülüğü bulunan mahkemelerin ve kamu gücünü kullanan diğer organların, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesine ve mevcut ihlallerin sürdürülmesine neden olacak şekilde, Anayasa’nın öngördüğü hukuk düzenine karşı koyma anlamına gelen keyfi kararlara hiçbir hukuk sisteminde müsaade edilemez.
İstanbul Barosu olarak bir kez daha tekrar ediyoruz: Mahkemelerin birbirinin kararını 'tanımadığı' bir düzen yaratma çabasını kabul etmiyoruz. Tayfun Kahraman hakkında verilen karar , tıpkı öncesinde birçok kişi için verilen Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gibi, anayasamızın 6, 11 ve 153. maddeleri uyarınca bağlayıcıdır. Aksi davranışlar hukuku, toplumu ve nihayet hepimizin güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Kamuoyuna duyurulur".















































