Ege Üniversitesinde 2015 yılında PKK sempatizanları tarafından bıçaklanarak öldürülen üniversite öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun annesi Özlem Erdem, toplumsal birlik ve barış vurgusu yapan duygusal bir açıklama yayımladı. Erdem, terörsüz, huzurlu ve umut dolu bir Türkiye isteğini dile getirerek, “Yeter ki bu topraklar artık kana bulanmasın, hiçbir ev daha ocaksız kalmasın” dedi.
İşte Özlem Erdem'in o açıklaması:
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 85 milyonun ortak evidir. Bu devletin gerçek sahibi, canını vatan için feda eden şehitlerimiz ve bedeninden bir parça bırakan gazilerimizdir. Eğer bir gün bu topraklarda terör tamamen biterse, o zaferin mimarı da yine şehitlerimiz ve gazilerimiz olacaktır.
Ben bir şehit annesiyim...
Her yeni günle birlikte yeniden yanıyorum. Ama yine de, her gece yastığa başımı koyduğumda yalnızca bir dileğim var:
Başka Fıratlar toprağa düşmesin.
Evlatlarımız, torunlarıyla birlikte huzur içinde bir hayat yaşasınlar.
Şehit evlatlarımız geri gelmeyecek. Ne yapsalar, ne söyleseler, ne olursa olsun...
Ama artık bu ülke şehit vermesin istiyorum.
Bu topraklarda gözyaşı değil, umut filizlensin.
Evlatlarımız türkülerle büyüsün, ağıtlarla değil.
Kurtuluş Savaşı’nda biz hep birlikte, omuz omuza mücadele ettik.
O gün nasıl bir olduysak, bugün de bu toprakların her karışında aynı inançla, aynı yürekle bir arada olmalıyız.
Son zamanlarda bazı kardeşlerimiz ve gençlerimiz, anlık duygularla birbirine kırıcı sözler söylüyor, birbirini incitiyor.
Oysa ki sanatçımız Ali KINIK’ın seslendirdiği “Kardeşlik Türküsü” bize birliğin, beraberliğin, el ele olmanın ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatıyor.
Ne yazık ki, bu güzel şarkı bile ayrımcılığa malzeme edilmeye çalışıldı.
Belki haklılar, belki haksız...
Ama inanıyorum ki hepsinin kalbi aynı sevdayla, bu vatan sevgisiyle çarpıyor.
Çünkü bizim şarkılarımız da, türkülerimiz de, acılarımız da birdir.
Artık bu ülke tek yürek olmalı.
Birbirimizi ötekileştirmeden, kırmadan, incitmeden ve saygı içerisinde...
Terörsüz, huzurlu, barış dolu bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz.
Ve biz, bir daha bu acıları yaşamak istemiyoruz.
Yeter ki bu topraklar artık kana bulanmasın.
Yeter ki hiçbir ev daha ocaksız kalmasın."
