Tutuklanan ve Beylikdüzü Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Murat Çalık yeniden hastaneye sevk edildi. Cezaevinde sağlık durumunun kötüye gitmesinin ardından 23 Haziran’da İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilen ve tedavisinin ardından dün yeniden İzmir'de bulunan Buca Cezaevine gönderilen Mehmet Murat Çalık hastaneye sevk edildi. Çalık'ın avukatları Fatih Selami Mahmutoğlu, Cihan Ünal ve Melih Koçhan'ın konu ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"YAŞAM HAKKI EN TEMEL İNSAN HAKKIDIR"
Tutuklu bulunan müvekkilimiz, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık hakkında, T.C. Sağlık Bakanlığı İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından hazırlanan 7 Temmuz 2025 tarihli sağlık kurulu raporu, kamu vicdanında büyük bir endişe yaratmıştır. Bu resmi ve kapsamlı tıbbi rapor açıkça göstermektedir ki, müvekkilin mevcut sağlık durumu cezaevi şartlarında kalmaya uygun değildir ve yeni-den kan kanseri geçirme riski çok yüksektir. Raporda yer alan bilgilere göre müvekkilin kemik iliğinden alınan parçada, kan kanserine (lösemiye) işaret eden hücrelerin sınır değerde olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca müvekkilin bağışıklık sistemi ciddi şekilde zayıflamıştır. Vücudu mikroplara karşı savun-masız hale gelmiştir. Özellikle beyaz kan hücrelerinde düşüklük görülmüş, bu da enfeksiyonlara yakalanma ve ağır ateşli hastalıklar geçirme riskini artırmaktadır. Bunun yanı sıra, müvekkilde ciddi kilo kaybı ve yetersiz beslenmeye bağlı güçsüzlük mevcuttur. Bütün bu belirtiler birlikte değerlendirildiğinde, uzman doktorlar cezaevi koşullarının hayati tehlike doğurabileceği uyarısında bulunmuştur. Tüm bu hayati riskler göz önüne alınarak, tarafımızca hazırlanan ve 8 Temmuz 2025 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan dilekçede, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 103/1 ve 103/2 maddeleri gereği acil tahliye talebinde bulunulmuştur. Dilekçeye, tam teşekküllü bir devlet hastanesinin resmi sağlık kurulu raporu da eklenmiştir. Bu rapor, yalnızca savunmanın değil, Adli Tıp Kurumu'nun da dikkate almak zorunda olduğu bir bilimsel belgedir. Unutulmamalıdır ki, yaşam hakkı, anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış en temel insan hakkıdır. Bu hakkın ihlal edilmesi, telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açabilir. Yetkili tüm makamları, gecikmeksizin sorumluluk almaya; bu bilimsel ve vicdani çağrıyı dikkate alarak müvekkilimizin derhal tahliyesi için gerekli adımları atmaya davet ediyoruz.

















































