Şöhretten korktum doktora gittim

15.08.2009 17:09

Popstar yarışmalarının ünlü jüri üyesi Armağan Çağlayan şöhret olmaktan korkmuş ve kendini doktorda bulmuş. Doktorundan talebi ise eski haline geri dönmek.

Ünlü olunca psikiyatra gitmiş, “Doktor” demiş, “Değişirsem beni eski halime çevirebilir misin?” Hâlâ gülüyorum. İşte Armağan Çağlayan böyle biri. Evine gittiğimde ilk uyarısı şu oldu: “Sevimli bir kedi gibi gözükebilir ama suratında tırmık istemiyorsan Zeynep’ten uzak dur!” Haydaa, kimi seveceğiz röportaj
esnasında?

Neden yok oldunuz?
Arada geri çekilmekte fayda var. Nadastayım, daha fazla ürün verebilmek için.
Unutulma korkusu olmadı mı?
Biraz ukalalık olacak ama, yerini başkasının dolduracağı biri değilim. “Unutulurum” kaygısı taşımıyorum. Bir sürü insan jüri üyesi oldu. Eskiden kaseti olmayana kız vermezlerdi, şimdi jüri üyesi olmayana... Kimler unutuldu...
Haftaya, kim şık, kim rüküş göstermeye başlayacaksınız...
Popstar Alaturka 21 Ağustos’ta başlıyor. Ebru Gündeş ve Orhan Gencebay yerine, Gülben Ergen ve Metin Akpınar var. Ekrana çıkacak 13 ismi belirledik. Tartışma çıktı. Herkes kendi istediğini bir şekilde soktu. Bir aday için üç saat tartıştık.
Ebru Gündeş yapımcısıyla aşk ilişkisinin bitmesinin kurbanı mı?
Bilemiyorum, herhalde öyledir.
Metin Akpınar, Orhan Gencebay’ın yerini doldurur mu?
Metin Akpınar’ın çok derin bir müzik bilgisi var. Ben de yarışma sırasında öğrendim bunu.
Sizin müzik bilginiz arttı mı?
Diğer jüri üyelerinin hepsi sanatçı... Şarkıyla ilgili yorum yapmam zaten. O zaman onlar da bana yetişmek için televizyonculuk okusunlar. Öyle bir kompleksim yok.
Yarışmacıları ağlatana kadar eleştirdiğiniz oluyor. Neden bu kadar sivri
dillisiniz?
Doğruyu söylemek sivri dillilik mi? Kimseye hakaret etmiyorum. Diyelim sivri dilliyim... Sivri dilli olmazsan dedikoducu olursun. Ben dümdüz bir insanım. Belki bu yüzden, çok arkadaşım yok.
Yarışmacı Hüseyin’in dua etmesine kızdınız, aynısını Bülent Ersoy da yapıyor.
Bülent Hanım aklı başında bir jüri üyesi, onu yargılama yetkim yok. Nasıl “Ne kadar rüküş giyinmişsin” diyemezsem, “Niye dua okuyorsun” da diyemem. Sınırlarla ilgili bir şey. Dua etmesini eleştirmedim, bunu oy almak için insanların gözüne sokmasını eleştirdim.
13 yıl emek verdiğiniz Med Yapım’dan neden ayrıldınız?
İlk patladığım zamanlar 10 kişiden sekizi beni konuşuyordu. Star olmuştum. Ama Med Yapım’da çalıştığım dönemde TV programından çok para kazanmadım. Bu da manasız oldu. Çünkü sıradan restorana gidemiyorsun,
dolmuşa binemiyorsun, güzel giyinmek zorundasın, Bussiness’ta uçuyorsun... Hepsini de kendi paranla yapıyorsun. Med Yapım’ın genel müdürü Fatih Aksoy
başka bir program için daha jüri üyeliği teklif etti, “Artık bir bedeli olsun” dedim. “O zaman burada da çalışma” dedi, bitti.

ZALİM HOCA!

Ünlü olmak sizi değiştirdi mi?
İlk ünlü olduğumda psikiyatra gidip, “Benim egomda saçma sapan bir şey olursa düzeltebilir miyiz” diye sormuştum. Çok gülmüştü.
Cevap?
“Tabii ki.” Yedi sene gittim, sonra çözdüm problemleri. Ünlü olmak, insanın egosuna bir şeyler yapıyor. Çok korktum. Hayatını şizoid olarak kuruyorsan, ekran arkasındaki insan önündekine hizmet etmek için yaşıyorsa, normal değilsin demektir. Şöhret, bana iyi gelen bir şey değil.
O zaman neden avukatlığa devam etmediniz? Yapmayacaksanız, o zor
bölümde neden okudunuz?
Türkiye’de avukatlık evrak takipçiliği demek. Filmlerdeki gibi değil yani. Yazılı savunma sistemi var; çok saçma geldi.
İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde bir dönem ders verdiniz. Duyduğuma- göre, öğrencilerinizin dörtte üçü sınıfta kalmış. Çok zalimmişsiniz.
İletişimci olmak istiyorlarsa her şeyi takip edeceklerdi; etmediler. Ben bırakmadım, kendileri kaldılar. Dörtte üçünü mü bırakmışım? Çokmuş. Ama zor dersti.
Yapmadığınız bir oyunculuk kaldı herhalde...
Denemek istiyorum en azından.

İKONCANLARI AĞLATIRDIM

Hereke’de büyüdünüz. Kasaba kültürü size ne kattı?
Kasabada büyümek, orta sınıf ahlakından fazlasını katıyor insana. Hereke’de büyümeseydim buralara gelebilir miydim, bilmiyorum. Bir sürü ünlü kasaba kökenli. Aristokrasiden gelip de ünlü olan çok yok. İkoncanlar hariç. Bu arada, onların ne işe yaradığını da hiç anlamıyorum.
Madem konu açıldı, ikoncanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
İlgi çekmek istiyorlar. Arka sayfa güzelleri... Yoksa İvana Sert’in, Eda Taşpınar’ın ne giydiği kimsenin umurunda değil. Mayoları falan çok komik, çok da zevksiz. Sen giyer misin Allahaşkına! Öyle Popstar’a çıksalar, onları ağlatırım herhalde.

ARMAĞAN’DAN ÜNLÜLERE ARMAĞAN

Deniz Seki
Ceza davasına gittiğim gün savcıdan izin almaya çalıştım, vermedi. Benim
avukatlığım zamanında her ay duruşma olurdu; Deniz yedi aydır içeride. Belki beraat edecek? AİHM’e gidiyor bildiğim kadarıyla. Üzülüyorum onun için. Biz onunla aynı programda patladık. Daha doğrusu ben patladım, o ününe ün kattı.

Ebru Şallı
İnsan onun yaptığı pilatesi yaparsa sakatlanır. Yanlış yapıyor. Bilmeyen
insanlara da yaptırıyor. Pilates hocalarına sorun; bence çok tehlikeli yaptığı.

Bülent Ersoy
Şahsına münhasır biri. Günü gününe uymaz. Kuralları o belirler. Canı isterse görüşür, istemezse görüşmez. “Yardıma ihtiyacım var” dersen kendini paralar. Bu piyasada bulunması en zor şey. Ben onu buldum, mutluyum. Sahne dışında şarkı söylediğini duymadım; ev dahil.

Cemil İpekçi
“Muhafazakar eşcinselim” diye açıklama yapmasını normal karşılıyorum.
Doğru bulmuş, yapmış. Kişinin özgürlüklerine yaklaşım olarak bakarsan, cesurca.

Yıldız Tilbe
Gerçekten aykırı bir tip. Programdan önce dört tane elbise alırsın; birinin
üstünü birinin altını keser, birbirine diker, öbüründen atlet yapar. Dört elbiseden bir elbise çıkarır.

KELİME OYUNU

Deniz Akkaya: Çılgın
Hülya Avşar: Disiplin
Gülben Ergen: Hırs
Ebru Gündeş: Çok yemek
Bülent Ersoy: Abartı
Orhan Gencebay: Meydan Larousse
Pakize Suda: İzmir
Mustafa Denizli: Ciddi
Demet Akalın: Hemşeri
Kıvanç Tatlıtuğ: Yeni trend
Yağmur Atacan: Şişman
Ebru Şallı: Anoreksia
Eda Taşpınar: Rüküş
İvana Sert: Daha rüküş
Deniz Berdan: Yeni mi çıktı?

iSTANBUL HABER AJANSI