Üniversite adaylarının günlerdir merakla beklediği 2025 Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Ön Kılavuzu çok gecikmeli olarak yayımlandı. Kılavuzda devlet üniversitelerinde büyük bir kontenjan düşüklüğünün yaşandığı görüldü.
EN ÇOK HANGİ FAKÜLTELERDE KONTENJANLAR AZALTILDI?
Lisans bölümlerinde 53 bin, ön lisans bölümlerinde ise 137 bin kontenjan azaltıldı. Hukuk fakültelerinde, diş hekimliğinde, hemşirelik programında büyük azalmalar var. Cumhuriyet gazetesinden Figen Atalay'ın haberine göre, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin 2024’te 500 olan kontenjanı 200’e, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin 2024’te 500 olan kontenjanı 250’ye gerilemiş. Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nin 2024 kontenjanı 140 iken 2025 için 80 olmuş. Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği kontenjanı da 130’dan 90’a düşürülmüş. 123 devlet üniversitesinin kontenjanında azaltma yapılmış. Kontenjanı en çok düşürülen Gaziantep Üniversitesi. Bu kurumu sırasıyla Akdeniz, Selçuk, Fırat ve Dicle üniversiteleri izliyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde 376, İTÜ’de 43, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde 675, ODTÜ’de 66, İstanbul Üniversitesi’nde ise 1251 kontenjan azaltılmasına gidilmiş.
İŞLETMEDEN İLETİŞİME BÜYÜK DÜŞÜŞ
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü kontenjanı 115’den 75’e, iktisat bölümü kontenjanı ise 220’den 130’a düşürülmüş. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Bölümü ise bu yıl 300 yerine 150 öğrenci alacak. Aynı üniversitenin iletişim fakültesinin üç bölümünde de büyük kontenjan azaltılması yapılmış. Gazetecilik ile halkla ilişkiler ve tanıtım bölümlerinin kontenjanları 105’den 40’a, radyo, televizyon ve sinema bölümünün kontenjanı ise 95’den 40’a gerilemiş.
"GENİŞ ARALIKTA TERCİH LİSTESİ YAPILMALI"
Eğitim uzmanı psikolojik danışman Cihan Yeşilyurt, “Üniversite adaylarının tercih listelerini oluştururken çok dikkatli olmaları ve geniş bir aralıktan listelerini yapmaları gerekiyor” dedi. Yeşilyurt’un son bilgilere dayanarak adaylara önerileri şöyle:
SAYISAL TERCİH YAPACAKLAR
Sayısal puan türündeki adaylar başarı sıralarının yüzde 50 üstünden tercihleri oluşturmaya başlamalı ve yüzde 100’ün de altına kadar inmeliler. Örneğin 100 bininci sıralamadaki bir aday 50 binlerden tercihlerini oluşturmaya başlamalı ve 200 bine kadar inmeli. Kısa tercih listesi her zaman risk taşır. Adayların bunu bilerek hareket etmelerinde yarar var. Bazı üniversitelerde 40- 50 binlik yükselmeler yaşanabiliyor. O yüzden tercih yapacakların “Benim sıralamam bu bölüme yetiyor, mutlaka yerleşirim” diye düşünmemeleri gerekiyor. Geniş bir tercih aralığı adayları sürprizlere karşı koruyacak ve belki de avantaj sağlayacaktır.
EA, SÖZ VE DİL TERCİHİ YAPACAKLAR
Eşit ağırlık ve sözel puan türündeki adaylar ise aralığı Sayısalcılara göre çok daha geniş bir tercih listesi hazırlamalılar. Örneğin 100 bininci sırada iseler 50 binlerden listesini oluşturmaya başlamalılar ve 200 binlerin de altına kadar inmeliler. Bunun nedeni eşit ağırlık ile sözel puan türünde kontenjanların sayısal alandaki kadar olmaması. Dil puanıyla tercih yapacak adayların da EA ve SÖZ öğrencileri gibi bir aralıktan tercih yapmaları gerek.
"YERLEŞME ŞANSI AZALDI"
Eğitim uzmanı Salim Ünsal, sınav giren aday sayısının geçen yıllara göre düşüklüğü nedeniyle teknik açıdan yerleştirmenin kolay olacağını düşündüklerini belirterek “devlet üniversitelerinde kontenjan azaltılması, doğal olarak yerleşme şansını azaltan bir tablo karşımıza çıkardı. Her 100 öğrenciden 91’i devlet üniversitelerinde okumak istiyor. Öğrencilerin kendi sıralarının epeyce altına inmesi gerekir. Sıralama değişir. Özellikle eşit ağırlık öğrencilerin daha alt sıralarda bölümleri yazmaları yararlı olur” dedi.
"LİSE MEZUNİYETİNDEN FARKSIZ HÂLE GELDİ"
Ünsal, kontenjan azaltılmasının nedenini de şöyle yorumladı: “Üniversite eğitimi algısı düştü, lise seviyesine indi. İstihdama geçişte lise mezuniyetinden farksız hale geldi. Üniversite önündeki yığılmayı engellemenin çözümü olarak hep kontenjanların artırılması görülmüştü. Bunun çözüm olmadığı ortaya çıktı. Kontenjan düşürülmesine devletten başlandı, seneye vakıf üniversitelerinde uygularlar.”
DEVLET ÜNİVERSİTELERİNDE DÜŞÜŞ, VAKIF ÜNİVERSİTELERİNDE ARTIŞ
Toplamda devlet üniversitelerinde 190 bin 579 kontenjan azalırken, vakıf üniversitelerinde 6 bin 97, KKTC üniversitelerinde de 427 kontenjan artış olduğu belirtildi. Milliyet gazetesinden Ozan Ömer Kadüker'in haberine göre, eğitimci Salim Ünsal şu önerilerde bulundu:
"HAYALLER 2. SIRADAKİ BÖLÜME DÜŞTÜ"
“Hayaller birinci sıradaki bölüme değil de, ikinci sıradaki bölüme düştü. Örneğin Ankara Hukuk hedefleyen bir aday için artık hedef küçüldü, Gazi Üniversitesi veya Hacı Bayram Veli Üniversitesi olarak değişti. Diş hekimliğinde Hacettepe, Cerrahpaşa’yı hedefleyen birisi, başka bir şehre yöneldi. Akdeniz’i hedefleyen Isparta’yı, Eskişehir’i hedefleyen, Afyon’u, Konya’ya yerleşemeyen Nevşehir’i tercih edecek. Adaylar şimdi o hayallerin biraz limitini düşürsün.”
"KONTENJANLARIN EKSİLMESİ VAKIF ÜNİVERSİTELERİNE OLUMLU YANSIR"
Bu durumun vakıf üniversitelerine ilgiyi artırıp artırmayacağı konusunda ise Ünsal “Böyle bir kontenjan değişikliği olmasa vakıf üniversiteleri doluluk oranlarında çok düşük bir rakamla karşı karşıya kalacaktı. Kontenjanların devlette eksilmesi vakıf üniversitelerine olumlu yansır. Öğrenci normalde şu ana kadar hiç vakıf düşünmüyorken bu hareketlilikten sonra yani bari açıkta kalmayayım bir vakıf üniversitesine gideyim diyebilir. Bu da vakıf üniversitesine bir tercih sayısını artırır” diye konuştu. Ünsal, ayrıca kontenjan değişikliğinin bu kadar geç açıklanmasının da doğru olmadığını belirtti. Adaylar da bu duruma tepkili. Özellikle geçen yıl sınava girip istediği puanı alamadığı için bu yıl tekrar şansını deneyenler yani mezuna kalanlar, “Geçen yıldan kontenjanların azaltılacağı söylenseydi, belki tercihimizi yapardık, bir yılımız boşa gitmezdi” diyorlar.
"MAÇ ORTASINDA KURALLAR DEĞİŞMEZ"
Abbas Güçlü, Milliyet gazetesindeki "Tercihler, YÖK, ÖSYM sahte diploma, ücretler" başlıklı yazısında üniversite kontenjanlarının azaltılma kararının, sınav ve tercih döneminde azaltılmasını eleştirerek, özellikle eşit ağırlık bölümlerindeki ve hukuk fakültelerindeki düşüşe dikkat çekti:
"Üniversite tercihleri bugün başlıyor, 13 Ağustos’ta sona erecek. Adaylar şokta. Kontenjanlar son dakikada yüzde 18 azaldı ama nedense sadece devlet üniversitelerinde, özellikle de Eşit Ağırlık (EA) puan türlerinde ve hukuk fakültelerinde. Böylesi kararlar son dakikada değil, bir yıl öncesinde alınır ve adaylar da ona göre hareket eder. “Maç ortasında kurallar değişmez” söylemi iktidara ait ama altında çalışan kurumlar nedense bunu sık sık göz ardı ediyor!..
HUKUK FAKÜLTELERİNDE DİKKAT ÇEKEN DÜŞÜŞ
Örneğin geçen yıl pek çok hukuk fakültesine girebilecekken özellikle Ankara, İstanbul Hukuk’a girmek için mezuna kalan öğrencinin yaşadığı şoku anlamak için illa da onun yerinde olmak gerekmez. Rakamlara bakmak yeter de artar: Hukukta geçen yıl 14.801 olan kontenjan sayısı 10 bin 370’e indi. Bazı üniversitelerin hukuk fakültesi kontenjanları yarı yarıya azaldı:
İstanbul Üniversitesi’nde 500’den 250’ye, Ankara Üniversitesi’nde 500’den 200’e, Akdeniz Üniversitesi’nde 200’den 100’e, Anadolu Üniversitesi’nde 300’den 200’e indi...
"NEDEN SADECE DEVLET ÜNİVERSİTELERİYLE SINIRLI?"
Diplomaların artık kâğıt parçası olmanın ötesine bir işe yaramadığı bir dönemde kontenjan düzenlemesine gidilmesi doğru bir karar ama doğru zaman şimdi mi, sadece devletler mi, sadece EA’lar mı? İşte bu tartışılır. Daha da önemlisi kontenjanlar bir gecede yüzde 20 artırılırken neden herkes suskundu! O gün bu kararı alkışlayanlar bugün “mecburuz” noktasına nasıl ve niye geldi? İlle de bir düzenleme yapılacaksa neden sadece devlet üniversiteleriyle sınırlı kaldı? Gelecek yıl sıra onlara da gelecek ise bu neden şimdiden açıklanmıyor?.. Olmayacak yerlere üniversite açılması, umut tacirliği yapılarak kontenjanların şişirilmesi nasıl yanlışsa, bugün bir milyon 21 bin olan kontenjanın bir gecede 837 bine inmesi de bir o kadar yanlıştır! Şimdi o binalar, o öğretim kadroları ne olacak?
"İSTİHDAM ODAKLI İNSAN GÜCÜ PLANLAMASI"
İstihdam odaklı bir insan gücü planlanması üniversiteleri de içine alacak şekilde en kısa zamanda hayata geçirilmelidir. Atıl duruma düşecek olan binalar ve öğretim kadroları, hızla bir değişim süreci çerçevesinde mezuniyet sonrası eğitime yönelmeli ve ihtiyaç duyulan alanlara kısa süreli kurslarla eleman yetiştirmelidir. Yoksa bugünleri de arar noktasına gelebiliriz!.. ".
















































