KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Fırat Haber Ajansı'na (ANF) verdiği mülakatta, PKK'nın geri çekilme ve fesih kararlarıyla "üzerine düşeni yaptığını" ve sürecin devamı için topun artık Ankara'da olduğunu ifade etti. Bayık en kritik beklentinin Abdullah Öcalan'ın yasal güvencelerle "özgür yaşar ve çalışır" koşullara kavuşması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarıyla gündeme gelen "umut hakkı"nın uygulanması olduğunu söyledi. Öcalan'ın muhataplık konumu sağlanmazsa çözüm iradesinin sorgulanacağını belirten Bayık yürütülen politikaların salt silah bırakmayı öngörmekten öte, Kürt sorununun demokratik çözümünü hedeflemesi gerektiğini söyledi.
Bu hedefe ulaşmak için, "özgürlük ve demokratik entegrasyon yasaları"nın çıkarılması talep eden Bayık, "Böylece Kürt kimliği, dili, kültürü ve özyönetimi yasal güvence altına alınmalı ve silahlı mücadeleyi sonlandıranların ve feshedilen PKK yönetiminin özgürce siyaset yapma imkanına kavuşması sağlanmalıdır" dedi. Bayık aksi durumda atılan adımların "suya yazılmış yazı olmaktan öteye geçmeyeceğini" kaydetti.
"ÜMMET ANLAYIŞI BİRLEŞTİRDİ, ULUS DEVLET DAĞITTI"
Bayık, Kürt-Türk ilişkisinin tarihsel kökenlerini değerlendirirken, cumhuriyet öncesi dönemin ideolojik yapısı olan "ümmet anlayışını" olumlu bir referans olarak sundu. Bayık, ümmet anlayışının, Selçuklu ve Osmanlı imparatorlukları döneminde etnik ve dinsel topluluklara karşı bir soykırım, yok etme veya asimilasyon politikası izlenmemesini sağladığını iddia etti. Bayık, 1071 Malazgirt Savaşı'nı örnek göstererek, ümmet anlayışının Kürtlerle Türklerin "Bizans'a karşı ortak durmasını" sağladığını söyledi.
19. yüzyıldan itibaren Ortadoğu'da yükselen "milliyetçilik ve ulus-devlet zihniyetinin" bu tarihsel kardeşliği parçaladığını savunan Bayık, "Osmanlıda olmayan Kürt soykırım politikası Türkiye Cumhuriyeti'nde uygulanmıştır. Bu, açıkça Batı’nın modernist anlayışının sonucudur. Türkiye halkının tarihsel, toplumsal ve siyasal değerleriyle uyuşmayan bir politikadır" dedi. Öcalan'ın geçmişi ve geleceği bu bağlamda tutarlı bir şekilde yorumlayarak geçmişteki Kürt-Türk kardeşliğini güncellemeyi hedeflediğini kaydeden Cemil Bayık, Kürtler ve Türklerin 1923 sonrasında birbirlerinden uzaklaştıklarını belirtti. Bayık, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında sorunların çözümünün, asimilasyon ve erimeyi reddeden, Kürtlerin hukuki olarak tanındığı, demokratik entegrasyonla sağlanacağını belirtti.
















































