Hayatta dürüst, saygılı, sabırlı, sakin ve anlayışlıyım. Bu özelliklerimi seviyorum ama belki de bu özelliklerimden ötürü bazı şeyleri çok içime atıyorum, sanırım biraz inatçı bir yapım olduğu için de kendimi fazla yıpratıyorum. Şarjım da, deşarjım da kendimde diyebilirim.
Survivor sizin için nasıl bir deneyimdi?
Survivor’ın çok güzel bir macera olacağını düşünüyordum. Giderken birtakım fikirlerim vardı tabii ama bazıları oldu, bazıları olmadı. Mesela kendi adıma bu kadar uzun süreceğini tahmin etmiyordum. Kazanmayı istiyordum ama bunu bir beklenti haline getirmemiştim. İnsanların yıllardır duyduğu bir Derya Büyükuncu vardı ama Survivor’da beni en mutlu eden şey insanların beni gerçekten tanıması oldu. En büyük kazancım Türk halkı oldu ve bu benim için paha biçilemez bir şey. 30 yıl hiçbir karşılık beklemeden sadece bunun için çalışan bir sporcuyum ben ve nihayet gerçek anlamda bunu elde ettim.
Bir teklif gelecek olsa tekrar Survivor’a gider misiniz?
Yakın zamanda gitmeyeceğim kesin. O psikolojiye bu kadar yakın zamanda tekrar giremezsiniz çünkü. Orada oyunlardan çok, insanlar seni zorluyor. Herhalde öyle bir teklif gelecek olsa ciddi ciddi, enine boyuna tartıp düşünür, sonra karar veririm.
Sizin hakkınızda pek bilinmeyen bir şeyi bizimle paylaşabilir misiniz?
Yıllardan bu yana Chicago Bulls ve dolayısıyla da sağlam bir Michael Jordan fanıyım. Neredeyse 10 yaşından beri onu ve hayatını merakla izler, takip ederim. Kitaplarını okudum, hayat felsefesini seviyorum. 1996’da Chicago Bulls, biraz da Jordan’ın sayesinde şampiyon olduktan sonra sağ omzuma Jordan’ın iki bacağı açık, tek elle smaç yaparkenki meşhur siluetini dövme olarak yaptırdım.
Eşinize âşık olduğunuzu nasıl anladınız?
Zehra’yla ilk tanıştığımızda gözlerin çok güzel deyip duruyordum ama o zamanlar arkadaş olarak görüyordum onu. Tanıdıkça ve birlikte zaman geçirdikçe onun için heyecan duymaya başladım.
İSTANBUL HABER AJANSI
