• BIST 11341.9
  • Altın 5972.467
  • Dolar 42.7981
  • Euro 50.141
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 8 °C
  • İzmir 11 °C

İdris Arslan Yeşil'le tanıdık çıktı!

Danıştay saldırganı Alparslan Arslan'ın babası İdris Arslan'ın kamuoyunda Yeşil olarak bilinen Mahmut Yıldırım'la tanıştıkları ortaya çıktı.
Ergenekon Terör Örgütü davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin; Alparslan Arslan'ın, Danıştay saldırısından bir gün önce kız kardeşi Elif Arslan'a gönderdiği kritik mesajların atıldığı sim kartın 28 telefonda kullanıldığını, sim kartı kullananların bir kısmının dava sanıkları olduğunu açıklaması, kamuoyunda geniş yankı buldu. Vakit, söz konusu sim kartın sahibi Alparslan Arslan'ın babası İdris Arslan'la konuştu.

“KIZIMIN SİM KARTINI KİMSEYE VERMEDİM”

İdris Arslan, 16 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay binasının önüne gelen ve keşif yapan, silahlı iki kişi tarafından Danıştay binasının kapısına zorlanan oğlu Alparslan Arslan'ın, “Tarkan işinize yarar mı?”, “İçeride mi, dışarıda mı?”, “Bilmiyorum yolcuyu görmeli miydim?” şeklinde mesajlar gönderdiği sim kartın kendi üzerine kayıtlı olduğunu, kızı Elif Arslan'ın kullandığı sim kartı başkasına vermediğini söyledi.

Mahkemenin, GSM şirketinin raporuna dayanarak, söz konusu sim kartın 28 telefon cihazında kullandığını açıkladığına dikkat çeken İdris Arslan, “Turkcell'in raporu çok önemli. Keşke Ankara'daki mahkeme telefona el koysaydı. Elif'i çağırmadılar, cep telefonu ve sim kartına el koymadılar, ifadesi dahi alınmadı. Olay araştırılmadan, incelenmeden kapatıldı” dedi.

Arslan, İstanbul Barosu'nun atadığı avukat Oğuz Kayıran'ın duruşmalara gelmediğini, oğlunun savunmasını dahi yapmadığını söyledi. Arslan, kamuoyunda Yeşil olarak bilinen Mahmut Yıldırım ile aynı okulda okuduklarını ve aynı pansiyonda kaldığını kaydetti.

İdris Arslan, Yeşil ile tanışıklığı, GSM şirketinin sim kart raporu ve davanın gidişatını gazetemize şöyle değerlendirdi: “Yeşil'le aynı okulda ve pansiyonda kaldım”

- Faili meçhullerle anılan Yeşil'i (Mahmut Yıldırım) tanıdığınızı açıkladınız.. Nasıl tanıştınız?
- İki yıl önce yaz mevsimiydi. Memlekette, Kığı'daydım. Bir gazeteci beni aradı, “Mahmut Yıldırım ile akraba mısınız? Doğru mu?” diye sordu. Gazeteciye, “Mahmut Yıldırım'la akraba değiliz. Mahmut Yıldırım, Bingöl'ün Solhan ilçesinden, ben ise Bingöl'ün Kığı ilçesindenim. Soyisimlerimiz farklı, kesinlikle akraba değiliz” dedim. Böyle kapandı.

Tanık olarak dinlendiğim duruşmada, hakim Yeşil'i sordu. Yeşil'le tanışıyoruz. Yeşil'le biz 1968 yılında Elazığ İmam Hatip Okulu'nda birlikte okuduk. Yeşil, benden bir ya da iki sene öndeydi. Yaşça benden büyüktü. Aynı pansiyonda kalıyorduk. Hemşerim olması nedeniyle daha muhabbetimiz vardı. Mahmut, temiz giyimli, mavi gözlü, yakışıklı, o zaman yeni yeni gençliğe adım atacak yaşlardaydı.

Aradan yıllar geçti, 1987 yılında merhum Alparslan Türkeş'in, Elazığ İstasyon Meydanı'nda mitingi vardı. 1980 ihtilali, mahkemeler. Yanlış hatırlamıyorsam, o miting Alparslan Türkeş'in cezaevinden sonraki ilk mitingiydi. İstasyon Meydanı'nda Mahmut Yıldırım'la karşılaştık, birbirimizi sorduk. Nerede olduğunu sordum, “Elazığ Ferrokrom fabrikasında çalışıyorum” dedi. Daha sonra gördüğümü hatırlamıyorum. Yeşil olduktan sonra hiç görmedim. Bütün tanışmamız bundan ibaret.

“YEŞİL İNŞALLAH YAŞIYOR”

- Ergenekon davasının gizli tanığı Kıskaç, Mahmut Yıldırım'ın, Elazığ'daki maden işletmesinden emekli olduğunu, JİTEM'in yıldız timlerinin Elazığ Kovancılar'da Almanlara ait Ferrokrom işletmelerindeki bir fabrikaya yerleştiklerini söylemişti. Mahmut Yıldırım'la arkadaşlık boyutunuz nasıldı?
- 1968 nire, 1987 nire. Aradan çok yıllar geçmiş. Aynı pansiyonda kaldık. Belki birlikte top oynamışızdır. O kadar...

- Mahmut Yıldırım, faili meçhullerle anılıyor. Yaşayıp yaşamadığı tartışılıyor...
- İnşallah yaşıyor. Onun da ailesi ve çocukları vardır. Anne ve babası hayattalar mı, var mı biliyorum.

- Alparslan Arslan, Danıştay saldırısından bir gün önce Danıştay önünde keşif yaparken kritik mesajlar göndermiş. Oğlunuz söz konusu mesajları kızınız Elif Arslan'a gönderdiğini açıklamıştı. Mahkeme, Elif Arslan'ın sim kartının 28 telefon cihazına takıldığını, sim kartı kullananların bir kısmının dava sanıkları olduğunu açıkladı.
- Bu çok ilginç. Hakim Bey de sordu. Anlayamadığımı söyledim, bilmiyorum. Çok ilginç şey. Bilmediğim bir şey.

“KIZIMIN HATTINI NEDEN BAŞKASINA VEREYİM?”

- Elif Arslan'ın kullandığı sim kart şahsınıza ait. Bu hattı kimseye verdiniz mi?
Hayır, hayır... Kesinlikle. Neden hattı başkasına vereyim? Teknoloji bu. Her gün yenilikler oluyor. Bilmiyorum.

- Sim kart, 28 telefon cihazında çıkıyor...
- Çok ilginç. Mahkeme araştırsın, bunu çözsün. Benim çözebileceğim bir şey değil. Hakim bey “O telefona nasıl sahip çıkmazsınız?” diye sordu. Nasıl telefona sahip çıkabilirim ki? Sahip çıtım telefona... Ben araştıracak, inceleyecek durumda değilim ki? Telefon benim imkanlarım dışındaki olay bir şey.

“ANKARA ARAŞTIRMADAN, İNCELEMEDEN KAPATTI”

- Telefon ve sim kart nerede?
- Elif, çöpe attığını söyledi telefonu... Keşke telefona el konulsaydı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi olay üzerinde durmadı. Alparslan “Ben yaptım” deyince, “Fail yakalandı. Başka delillere gerek yok” düşüncesiyle araştırmadan, incelemeden kapattılar.

“TURKCELL'İN RAPORU ÇOK ÖNEMLİ”

- Mahkemede; üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu, Elif Arslan'a, telefonunun 2006 yılının Ocak ayında Malatya, Nisan ayında Adıyaman ve Kayseri'de sinyal verdiğini, yine bu telefona ilişkin Mersin ve Adana'dan da sinyal alındığını belirterek, kızınızın Elazığ'dan ayrılıp ayrılmadığını sordu. Elif Arslan da saldırıdan önce Elazığ'dan hiç çıkmadığını söyledi…
- Benim kızlar Hilal ve Ayşe'nin, o tarihlerde Diyarbakır'a, Adıyaman'a, Şanlıurfa'ya, Malatya'ya, İzmir'e gittiklerini biliyoruz.

- Kızlarınızın telefonu var, neden Elif'in telefonunu alsınlar?
- İnan ki onu da bilemiyorum. Acaba Elif'in telefonunu mu yanlarına aldılar? Yoksa başka bir şey mi var? Onu da tam olarak bilmek mümkün değil. Turkcell'in raporu çok önemli. Bu hat gerçekten kopyalanabilen bir hat mıdır? Kopyalandı, bu şekilde mi kullanıldı? Mümkün mü? Bilemiyorum. Bunu uzmanlara sormak lazım. Benim bilmediğim konularda yorumda bulunmam mümkün değil.

“ELİF'İN İFADESİ BİLE ALINMADI”

- Ankara'daki mahkeme Elif Arslan'ın kullandığı telefona el koysa, belki gerçekler o gün ortaya çıkacaktı...
- Bu Ankara'da hiç gündeme gelmedi. Elif'i çağırmadılar, ifadesi dahi alınmadı. Olay araştırılmadan, incelenmeden kapatıldı. Sanki üstü örtüldü. Allah'tan Yargıtay'dan döndü, ona şükrediyorum. Yargıtay'dan dönmeseydi, ne olacaktı halimiz?

“BARONUN ATADIĞI AVUKAT, OĞLUMUN SAVUNMASINI DAHİ YAPMADI”

- İstanbul Barosu tarafından atanan Oğuz Kayıran, oğlunuzun avukatlığını yapıyor. Ancak duruşmalarda bulunmuyor...
- Ortada yok. Oğlumun savunmasını bile yapmadı. Oğuz Bey'i duruşmalarda 1-2 defa gördüm. 1 numaralı isim Alparslan Arslan... Alparslan'ın avukatı yok. Savunma yapmadı. Cumhuriyet gazetesinin avukatları müdahil. Alparslan ve Osman Yıldırım'a çapraz sorgusunda tek soru sormadılar. Danıştay da davaya müdahil. Danıştay avukatları da, Alparslan ve Osman Yıldırım'a soru sormadılar. İşlerine gelmiyor. Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların araştırılması istenmiyor. Dava müdahil olmadan gidiyor.

“OĞLUM, KIZLARIMIN BAŞINI ÖRTMELERI IÇIN BASKIDA BULUNMADI”

İdris Arslan, Danıştay saldırısından önce kızları Hilal ve Ayşe'nin başörtülü olduklarını, küçük kızı Elif'in ise lise öğrencisi olduğu gerekçesiyle başının açık olduğunu açıkladı. Hilal Arslan ve Ayşe Arslan'ın 28 Şubat döneminden önce başörtülü olduğu, 28 Şubat döneminde ise peruk takmak zorunda kaldığına dikkat çeken İdris Arslan, “Kızım Hilal ilahiyat fakültesi öğrencisiydi. Ayşe de mezun olmuştu. Hilal ve Ayşe sürekli başörtülü oldu. Elif ise, Danıştay saldırısının önce yeni yeni başörtüsü takmaya başlamıştı. Kızlarımın hepsi başörtülüdür. Oğlum Alparslan Arslan, kızlarımın başlarını örtmesi için baskıda bulunmadı” dedi.

İdris Arslan, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesinin bombalanması olayının mağdurlarının Danıştay ve Cumhuriyet gazetesi olduğunu, davaya müdahil olduklarını ancak davanın Ergenekon'la birleşmesinin ardından müdahil avukatlarının duruşmalarda, davanın 1 numaralı sanığı oğlu ve Osman Yıldırım'a tek soru sormadığına dikkat çekti.

ANKARA'DAKİ MAHKEMENİN ÖRT-BAS ETTİĞİ OLAYLAR ARAŞTIRILIYOR

Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan, 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay 2. Daire üyelerine yönelik saldırı gerçekleştirdi, saldırıda üye Mustafa Yücel Özbilgin ölürken, Daire Başkanı Mustafa Birden'in de aralarında bulunduğu 4 kişi yaralandı. Alparslan Arslan'ın, Danıştay'a gerçekleştirdiği saldırının ardından AK Parti Hükümeti hedef alındı, hükümetin istifası istendi. Kocatepe Camii'nde kılınan Mustafa Yücel Özbilgin'in cenaze namazına katılan bakanlar tartaklandı. Danıştay davasına bakan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi; Danıştay ve hemen yakınında bulunan Sıhhıye Orduevi'nin kamera kayıtlarını incelemedi, sanıkların Ergenekon Terör Örgütü üyeleriyle bağlantısını görmezden geldi ve saldırının Ergenekon'la ilgisi olmadığına hükmetti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 16 Aralık 2008 tarihinde, Danıştay'a saldırı ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılmasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle Ergenekon davasıyla birleştirilmesi için kararı bozdu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi de, Danıştay davasının Ergenekon davasıyla birleşmesine karar verdi ve kararın gerekçesinde ‘sanıklar ve suçlar yönünden şahsî, fiilî ve hukukî irtibat bulunduğu' vurgulandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ört-bas ettiği olayları araştırıyor ve delillere ulaşıyor. Mahkeme, gazetemizin üzerine yıkılmak istenen, hükümetin hedef alındığı saldırının, Ergenekon Terör Örgütü adlı çete tarafından işlendiğini gözler önüne seriyor. Kaynak: vakit

Güncel haberler için AksiyonHaber'i takip edin.

www.AksiyonHaber.com

İSTANBULHABER AJANSI
 

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim