Başbakan Yardımcısı Bozdağ, TVNET’te katıldığı canlı yayında dershane tartışması ile hükümet-cemaat ilişkileri konusunda önemli açıklamalar yaptı. Bozdağ, “Üslup çok doğru bir üslup değil, kırıcı, incitici, yalanları olan, çarpıtmaları olan, karalamaları olan, iftiraları olan bir tartışma yaşanıyor. Halbuki bizim yapacağımız tartışma Türk eğitim sistemi içerisinde ortaöğrenimde okuyan öğrencilerimizin, yavrularımızın üniversiteye geçişiyle ilgili olan eksiklikler, fazlalıklar nelerdir, bu konuda aksayan yönler nelerdir, bunları biz nasıl tedavi edebiliriz, telafi edebiliriz, daha iyi bir noktaya nasıl getirebiliriz? Biz bunun üzerinden bunu tartışmamız lazım. Ama tartışmanın diline baktığımızda, söylenen şeylere baktığınızda, yalana, dolana, iftiraya baktığınızda, dostları inciten, birbirimizi kıran, üzen pek çok şey, maalesef hiç ummadığımız kişiler, hiç ummadığımız kalemler, hiç ummadığımız ekranlar karşısında söyledi ve hepimiz bundan rahatsız olduk, incindik. Yani şimdi bunun kararı Oslo’da alınmış demek, dershaneler dağa çıkışı önlüyor, işte dershaneler kapatılacak, işte bu noktada dağa çıkışlar artacak. Böyle bir şeyi söylemek, böyle bir şeyi ima etmek çok büyük bir haksızlıktır, çok büyük bir yalandır, çok büyük bir iftiradır. Böyle bir şey olabilir mi? Şimdi siz bir değerlendirme yaparken, gazetenizde veya televizyonunuzda bir şey söylerken, bir ülkenin Başbakanının sanki terör örgütü dağa eleman çıkarmakta zorlanıyor, bundan da ülkenin Başbakanı rahatsız, daha çok eleman çıksın diye dershaneleri kapatacak demek veya böyle bir yorumu söylemek, dillendirmek veya böyle bir şeyi ima yollu dahi ifade etmek çok büyük bir vicdansızlıktır, insafsızlıktır, akla ziyan bir durumdur. Bunu hiç kimsenin aklının ucundan getirmemesi lazım” dedi.
"BÜYÜK BİR VİCDANSIZLIK"
Doğru olmayan bir üslupla doğru bir netice elde edilemeyeceğini vurgulayan Bozdağ şöyle devam etti:
“Onun için üslubumuz, bu tartışmanın seviyesine uygun olursa herkes bundan kazançlı çıkar. Benim gördüğüm bu tartışmalar sırasındaki üslup fevkalade incitici, yaralayıcı, kırıcı ve insanların üzülmesine yol açan bir üsluptur. Baktığınızda bizimle beraber yol yürüyen pek çok grup var. Hep beraber yürüdük biz bu yolu, öyle de söyledik ve öyle de adımlar attık. Bugüne kadar da yaptıklarımız ortada, yapacaklarımız da ortada. Elbette Allah için çalışan insanlara bizim tabanımız her zaman destek olur. Yani, Allah diyen herkese biz de hep destek olduk. İnandık ki Allah diyen herkes bu ülkeye, bu millete iyi iş yapar. Onun için de bugüne kadar AK Parti hükümetleri Allah’ı seven hiçbir insanı inciten en ufacık bir iş yapmamıştır, yapması da düşünülemez. Birisi, AK Parti’nin dershanelerle ilgili attığı adım cemaat karşıtlığının bir gereğidir diye eğer düşünürse, bırak sen buna inanmayı, düşündüğü, böyle bir şüpheye kapıldığı zaman da biz inciniriz. Böyle bir şey yok. Dershane tartışmasıyla cemaat karşıtlığını yan yana getirmek büyük bir insafsızlıktır, büyük bir vicdansızlıktır. Kabul edilemez, akla ziyan bir yaklaşımdır. Doğru bir şey değildir. Bizim demin de söyledim, eğitim sistemimiz içerisindeki bir çarpıklığı ortadan kaldırmak.”
"SANKİ TÜM DERSHANELER HİZMET’E AİT"
Bozdağ, hükümetleri döneminde yapılan bütün işlere bakıldığında dini hassasiyeti olan grupların, kişilerin incinmediği, incitilmediği işler olduğunu kaydederek, “Biz bu noktada çok samimi olarak koyduğumuz, yaptığımız işler var. Dershanelerle ilgili konunun üzerinde şöyle bir hava oluşturuldu; sanki Türkiye’de mevcut olan bütün dershaneler, ‘Hizmet’e ait dershaneler, AK Parti bunları kapatıyormuş gibi bir hava oluşturulmaya çalışılıyor. Halbuki rakamlara bakıldığı zaman, yani hizmette olan dostlarımızın kendilerinin de söylediği rakamlara bakıldığı zaman bunun yaklaşık yüzde 18, hadi diyelim yüzde 20’si. Yüzde 80’i başka başka gruplara, kişilere ait dershaneler. Sanki öyle bir hava oluşturuluyor ki Türkiye’nin her yerindeki dershaneler hizmete ait dershaneler, AK Parti bunu kapatıyor. Bizim dönemimizde hizmete ait dershanelerin sayısı ikiye katlandı, belki daha da fazla arttı” şeklinde konuştu.
