• BIST 10081
  • Altın 2945.964
  • Dolar 34.757
  • Euro 36.7352
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 9 °C
  • İzmir 16 °C

Enerji Bakanlığı’nda tuhaf işler

Servet Avcı

Doğrusu şahsen herhangi bir istifa beklentim yok... Olmayacağını da daha önce yazmıştım... Zaten sağ olsunlar, Enerji Bakanımızın günlerdir uykusuz kaldığını ve iki gün arka arkaya aynı gömleği giydiğini yazarak, bizlere Soma’da hükûmetin ne büyük fedakârlık yaptığını sık sık hatırlatıyorlar!.. 
Oysa ortada büyük bir garabet var ve Türkiye basını henüz bunun farkında değil... Hani bir yandan yaralar sarılacak, diğer yandan kimin suçu varsa hesabı sorulacak ya? Nasıl olacak bu iş? Ya da bu hesabı kim soracak?
Daha bu ayın başında 2 Mayıs tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan atamalardan birisi çok ilginç... Çünkü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nde açık bulunan yönetim kurulu üyeliğine Mustafa Hacı Eminoğlu atanıyor... Bu atamayı ilginç kılan, daha doğrusu ‘sıradan’ olmaktan çıkaran adı geçen şahsın aynı zamanda bakanlığın eski adıyla Teftiş Kurulu, yeni adıyla Denetim Hizmetleri Başkanı olması... 
Yani arkadaş hem icranın içinde, hem yargının başı!.. Enerji Bakanı Taner Yıldız’a sormak lâzım, bu uygulama ne kadar etik ve mevzuatın neresinde var? Meselâ üç yüzden fazla madencinin can verdiği bir büyük felaket soruşturulacak ama ‘denetleyen’le ‘denetlenen’ arasında bu tipten garip bir ilişki olacak!.. 
Felâketten önce yönetim kurulu üyeliğine atanan bu şahsı tanımayız, etmeyiz... Belki de son derece ehil ve adil birisidir... Öyle bile olsa yapılan skandaldır... Şimdi bu unvanlara sahip şahsın görevlendireceği müfettişler ne kadar etki altında kalmadan inceleme yapacaklar? Bir anlamda mahkemeye benzetmek gerekirse ‘yargılayan’ ve ‘yargılanan’ arasında var olan bu hiyerarşik bağın soruşturmanın selâmetine gölge düşürmeyeceğini kim garanti edecek?
Yönetim kurulu üyelikleri, önceki iktidarlardan beri ülkede tartışma konusu... Genellikle ‘siyasî arpalık’ olarak değerlendiriliyor kamuoyunda... Ahbap-çavuş ilişkisiyle yapılan atamalar bunlar... Bu iktidar döneminde bu özelliği çok daha fazla pekişti... Sözünü ettiğimiz atamayla anlaşılıyor ki konunun ne kadar hukukî, ne kadar etik olduğu umursanmıyor bile...
Enerji Bakanlığı, bünyesinde barındırdığı bu çelişkiyle Soma soruşturmasını asla yürütemez, yürüttüğü soruşturmanın sonunda hazırlayacağı raporla asla inandırıcı olamaz, kamu vicdanını tatmin edemez... Savcılardan Ömer Türken’in daha önce AKP’den Bilecik il başkan adayı olmasına rağmen Soma için görevlendirilmiş bulunması toplumdaki adalet beklentisine nasıl bir darbe vurmuşsa, Enerji Bakanlığı bünyesindeki bu çarpıklık ondan daha aşağı bir durum olamaz...
Yüzlerce insan öldü, bütün Türkiye yaralandı... Bu acı ortadayken, icranın başındakiler için inceden inceye uydurmaya çalışılan fedakârlık hikâyeleri bu skandalı örtememeli... Sadece Bakan değil, bu garabetin altında imzaları bulunan diğer iki devlet büyüğü de bu hesabı vermeli... 
Kömür madeni patlamış... Sadece ağır insan yanığı kokuları değil, ağır ihmal kokuları ortalığa yayılmış... Milyonlar açıklama, adalet ve hesap beklerken tabloya bakalım... Buradan etki altında kalmadan, ne bağımsız soruşturma, ne adalet çıkar değil mi?
Zaten Enerji Bakanlığı’nda ‘teftiş’ kurumu bir ‘fazlalık’ gibi görüldüğünden olsa gerek, Eti Maden İşletmeleri’nin teftiş kurulu 16 Kasım 2012’de kaldırılmıştı... Daha sonra, 2013’te mahkeme kararıyla yeniden açmak zorunda kalınmıştı... Açıldı da ne oldu, iki yıldır taşradaki işletme müdürlükleri ve merkezdeki daire başkanlıklarıyla ilgili ‘olağan denetim’ yapılmıyor...
‘Denetim’ müessesesinin neredeyse bütün devlet yönetme anlayışında devreden çıkarılmaya çalışıldığı bu dönemde Enerji Bakanlığı’ndaki bu garip tasarruflarıyla daha fazla dikkat çekiyor... Bu anlamda bakanlık bünyesinde hem icracı hem de denetçi unvanlarının aynı kişiler üzerinde toplanabilmesi ne tuhaftır ki, şaşırtıcı gelmiyor insana...
Taner Yıldız, bu skandalı daha fazla taşıyabilir mi, ne tür tedbirler alabilir, hep birlikte göreceğiz... Ama çekilen bunca acıdan sonra hepsi biliyor olmalılar, “Bu bir Türkiye klâsiğidir”  deyip geçilecek, umursanmayacak günler artık geride kaldı... Toplumsal hassasiyetin nefesi enselerinde... 

Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim