Kamuoyunda evden kaçan kızları, kayıpları ve cinayetleri gündeme getirerek araştıran “Müge Anlı ile Tatlı Sert” programıİzmirli bir kuyumcunun hayatını zindan etti.
Yaklaşık dört aydır kayıp olduğu ileri sürülen Aytekin Ceylan’ın ailesi onun bulunması için programa başvurdu. Arkası arkasına dokuz gün yayınlanan programda Ceylan ailesi fertleri ve İzmir Karabağlar ilçesi esnafından birçok isim olay hakkında görüş ve açıklamalarda bulundu. Ancak, tüm açıklamalara ve Ceylan ailesinin beyanlarına rağmen kayıp Aytekin’in izine rastlanmadı. Öldüğü ya da bir cinayete kurban gittiği sanılan Aytekin Ceylan için İzmir Emniyeti de alarmdaydı.
“PROGRAMA KATILIN, MASRAFLAR BİZDEN”
Esnaf olan Aytekin Ceylan’ın ailesi, yakınları ve ilişkide bulunduğu esnaf çevresi, polis tarafından sorgulandı. Ancak somut bir bulguya rastlanmadı. Bu arada ailenin katıldığı programda sık sık kuyumcu Muzaffer Dönmezler’in adıgeçmeye başladı. Kuyumcu Dönmezler, Aytekin Ceylan’a birkaç kez borç para vermiş, bunun karşılığında da teminat olarak gayrimenkul ipoteği almıştı.
Bu para alışverişinin ortaya atılmasıyla Tatlı Sert ekibi İzmir’li kuyumcuyla temasa geçerek programa katılmalarını istedi. Tüm masraflarının kendilerince karşılanacağını belirten ekip, kuyumcuyu programa katılmaya ikna etti. Eşi Gülizar Dönmezler ve İzmir’in tanınmış ve başarılı AvukatlarındanAhmet Bülend Boyacı ilebirlikte İstanbul’da bir otele yerleştirilen işadamı 26 Aralık 2012’de ilk programa katıldı.
“ MUZAFFER, SEN DO-LAN-DI-RI-CI-SIN “
Yine sert tartışmaların yaşandığı bu programda masumiyet karinesi hiçe sayılarak işadamı tefecilik, şantaj ve sahtekarlıkla suçlandı. Bu suçlamalarla şoka giren kuyumcu avukatıyla oteline dönüp , “ Ben bunları hak edecek ne yaptım. Esnaf arkadaşıma borç para vermek suç mu ? Tefecilik yapmadım. Kimseye şantaj da yapmadım. Yetmiş milyonun önünde sahtekar ve güvenilmez biri olarak sunuldum. “ diyerek sabaha kadar uyuyamadı.
Ertesi sabah Dönmezler ve avukatı Ahmet Bülend Boyacı televizyon ekibi tarafından programa getirildi. Program sunucusunun olayı özetlemesiyle birlikte Ceylan ailesi birkaç esnaf yine Aytekin Ceylan konusunu tartışmaya başladı. Tatlı Sert’in hukuk danışmanı Avukat Rahmi Özkan, kuyumcunun elindeki belgeleri Müge Anlı’ya verip yerine dönmesiyle birlikte sert bir ifade takındı. Özkan kuyumcuyu parmağı ile işaret ederek , “ Muzaffer sen DO-LAN-DI-RI-CI-SIN” demesiyle yıkılan kuyumcu sendeleyerek ayağa kalkıp avukatının kolunda programı terk etti.
Eşi ve avukatıyla oteline dönen kuyumcu,” Onurumla oynadılar. Ticari hayatım mahvoldu. Bunu çocuklarıma ben nasıl anlatırım? “ diyerek bunalıma girdi. Çenesi kayan ve konuşamayan kuyumcuyu eşi ve avukatı Taksim İlkyardım Hastanesi Acil servisine kaldırdı. Burada kendisine sakinleştirici iğne yapılarak oteline gönderildi. Avukatı ve eşi “ Tatlı Sert “ ekibini arayarak durumu anlattı.
Bunun üzerine otele bir ekip gönderen program yapımcıları şoka giren Dönmezler’i program danışmanlarından Prof. Dr. Arif Verimli’nin muayenehanesine götürdü.
ÇILDIRDI, ÇENESİ KİLİTLENDİ, KONUŞMA YETENEĞİNİ KAYBETTİ.
Eşi, avukatı ve Tatlı Sert ekibiyle muayenehaneye getirilen kuyumcu,ProfVerimli’yi karşısında görünce çıldırdı. Birden avukatı ve eşinin şaşkın bakışları arasında kaçarak caddeye fırladı. Burada yoldan geçen araçları durdurmaya çalışan kuyumcu, kendisini engellemeye çalışan eşi ile birlikte bir taksiye binip uzaklaştı. Çapa Tıp Fakültesi Psikiyatri Servisine eşi tarafından getirilen işadamı gözetim altına alınarak ilaçlarla sakinleştirildi.
Eşi Gülizar Dönmezler, avukatlarını hastaneye yardıma çağırdı. Doktorlarla görüşen Ahmet Bülend Boyacı müvekkilini tavsiye üzerine Yedikule SurpPırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Psikiyatri Kliniğine götürdü.
Yapılan ilk muayenesinde çenesi kayan, konuşma yeteneğini yitiren ve akli melekeleri yerinde olmayan Dönmezler’eAnksiyete Bozukluğu ve Majör depresyon teşhisleri konularak hastaneye yatışı sağlandı. Bir televizyon programında suçlanan ve hayatı kayan işadamı on günlük yoğun ilaç tedavisi ve terapi sonrasında kendisine gelebildi. Tedavisinin uzun süre devam edeceğini açıklayan doktorları “ Erken müdahale ile konuşma yeteneğine kavuştu. Ancak bu ağır depresyon sonucu akli dengesini kaybedebilirdi. Eski sağlığına kavuşması uzun zaman alacaktır. “ dediler.
“BIRAKIN BAŞKALARINI, ÇOCUKLARIMA ANLATAMIYORUM”
Kayıp esnaf arkadaşının bulunmasına yönelik bilgisine başvurulacağını sanarak katıldığı programda tefecilik, dolandırıcılık ve sahtekarlık suçlamasıyla bir anda sanık sandalyesine oturtulan ve akli dengesini yitiren işadamı ile doktorlarının gözetiminde görüştük.
“Eşim ve avukatım hastaneye zamanında yetiştirmeselerdi ben bugün akli dengemi yitirmiş olacaktım. Bir hayatın böyle sorumsuzca yok edilmesi hangi televizyonculukla hangi gazetecilikle bağdaşır. Ticari hayatımı bir anda bitirdiler. İki oğlumun yüzüne bile bakamıyorum. Dükkanımı açtığımda geçmiş olsuna gelen dostlarım bile “ ya sen tefecilik mi yapıyorsun?. Bizden bile saklamışsın” diyorlar. Akrabalarım, “ demek ki servetini çalışarak değil, dolandırarak yapmışsın” diyebildiler. Oysa ailemden kalan çok sayıda arazim var. Gecemi gündüzüme katıp işimi büyüttüm. Yetmiş milyonun önünde hiçbir kanıta dayanmadan sokaktaki birkaç insanın beyanıyla Avukat Rahmi Özkan,kendini savcı ve hakim yerine koyarak beni mahkum etti. “diyerek sözlerini şöyle sürdürdü.
“KEŞKE BANA KATİL DESELERDİ “
“Ben 8-9 gün kadar programı televizyondan izledim. Esnaf komşum Aytekin Ceylan’a ipotek karşılığı birkaç kez para verdim. Ailesi bunu tvde gündeme getirince adım geçmeye başladı. Ama katılmayı hiç düşünmedim.
Ancak yapımcılar. “Gelin programa katılın yol paranızı ve masraflarınızı karşılarız. Kendinizi aklayın, burada sizin için kötü şeyler söylüyorlar. Kendinizi savunursunuz. “dediler. Ben de bunun üzerine kendilerine güvenerek geldim. Ancak öyle oldu ki bir anda ekip hakim savcı avukat durumunda ben de sanık konumuna konuldum. Bir anda mahkum oldum.Oraya kendimi aklamaya evraklarımla ve avukatımla birlikte gittim.Programda “İşte pazarlık yapan kişi bu … Şantajcı, İzmir polisini, cinayet bürosunu davet ediyorum. Artık yapılacak ne varsa yapılsın. Bu kişi ortada kalmasın. Biz bunu üçüncü kişi olarak görüyoruz cinayet zanlısı olarak deyince… Evet, bunların hepsi yayınlandı. Ben o programdan sonra çok kötü oldum. Keşke bana deselerdi “ Katil sensin “ Bunu açıklamak kolaydı. Ama o lafları ben hak etmedim. “
“DAVA AÇACAĞIM HERŞEY ORTAYA ÇIKACAK “
Programdaki konuşma biçimlerini ve hakaretleri hak etmediğini bu söylemler karşısında ticari hayatı da dahil aile hayatının sıkıntıya girdiğini belirten kuyumcu Muzaffer Dönmezler; “ Biz eşimle birlikte çalışıyoruz. O benim her şeyimi bilir. Ama bu durumu iş yaptığım insanlara ve çocuklarıma nasıl açıklarım. Benim bu işte mutlaka kamuoyu önünde aklanmam lazım… Bana televizyonda milyonlarca insanın önünde “dolandırıcısın” dediler. Mahkemede bunun hesabını soracağım ama üstüme atılan çamurdan nasıl temizleneceğim. Beni kim aklayacak. İşte bu yüzden sinirlerim iflas etti. Allah kimsenin başına vermesin “ diye konuştu.
İlaç tedavisiyle birlikte bireysel psikoterapi tedavilerinin devam ettiğini de belirtenkuyumcu Dönmezler, “ Er geç bu olay aydınlanacak. Avukatım dava açıyor. Haklarımı sonuna kadar savunacak. Ama ben sağlığımı kaybettim .Oyuna getirildim.Halen youtube’da bulunan yayın bandlarını izleyenler televizyoncuların, avukat, hakim ve savcı rolü ile beni nasıl mahkum ettiklerini görüp bana hak verecekler “ dedi.
ÜNLÜ AVUKAT A.BÜLEND BOYACI: “ HİÇ KİMSE KENDİNİ YARGIÇ YERİNE KOYAMAZ”
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Muzaffer Dönmezler’in avukatı Ahmet Bülend Boyacı da şunları söyledi:
“Hiç kimse kendisini yargıç yerine koyamaz. Yargılamak başka iddia etmek başkadır. Elbette biz programa konu olan olayın aydınlanması için çaba sarfettik. Ancak Program esnasında müvekkile yönelen sözler ve özellikle kişilik haklarına yönelik beyanlar müvekkili derinden rencide etmiştir. Özellikle 'dolandırıcı' sözcüğünün kullanılması müvekkilimi çok sarsmış ve hatta tedavi süreci gerektirecek ölçüde üzmüştür. Bu durum ise hastane kayıtları ve doktor raporları ile sabittir. Müvekkil halen tedavi görmektedir.
Mesleği kuyumcu olan ve yıllardır aynı muhitte insanların güvenine mashar olmuş olan müvekkilim bu sözlerden son derece rahatsız olmuştur. Güven esaslı bir meslek icra eden müvekkilim bu ithamı kaldıramamıştır. Müvekkilin talimatları doğrultusunda gerekli hukuki işlemleri başlatacağız. Tabii ki tedavi sürecinin bitmesini beklemek gerekebilir. Olayı tüm boyutları ile değerlendiriyoruz.”















































