12 Mart cuntasının içine sızmayı başarıp darbe hazırlığını üstlerine rapor eden eski MİT mensubu Mahir Kaynak, dönemin Başbakanı Demirel için, "Olanların hepsinden haberi vardı. Bilgileri zaman zaman bizzat benden istiyordu" dedi.
12 Mart 1971 muhtırası, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin silah kullanmadan, fiili olarak darbe yapmadan imza attığı ve mevcut hükümetin düşmesiyle sonuçlanan bir olay olarak Türkiye'nin darbeler tarihindeki yerini aldı. Tek başına iktidarda bulunan Adalet Partisi'nin genel başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel muhtıra ile birlikte aynı gün istifa etti.
Muhtıra günlerinin önemli bir ismi MİT görevlisi Mahir Kaynak, 12 Mart muhtırası hakkında değerlendirmelerde bulundu. Muhtıra öncesinde TSK'daki cuntaların içine sızmayı başaran MİT görevlisi Mahir Kaynak, MİT'in dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'e haber vermediği yönündeki eleştirileri reddediyor. Muhtıra ve öncesindeki süreçle ilgili olarak Yeni Şafak'a bilgi veren Kaynak, Demirel'in muhtıra öncesinde süreçten haberdar olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Süleyman Demirel'in 1966 yılının kasım ayından beri darbe girişimlerinden haberi vardı. Ben 1966 aralık ayında girdim ve ancak aynı yılın kasım ayından itibaren bilgisi vardı. Bilgiler onlara iletiliyordu, darbe teşebbüsü olduğu iletiliyordu. Bu bilgiler ayrıca Cumhurbaşkanı'na ve Genelkurmay Başkanı'na da iletiliyordu."
'GÖZLERİNDEN ÖPÜYORUM...'
Eski MİT mensubu Kaynak, cunta toplantılarının içine sızarak çalıştığı dönemde Demirel'in konuyla ilgili bilgi almak için kendisine zaman zaman haber gönderdiğini de belirtti. Kaynak, "Süleyman Bey bazen haber gönderirdi bana. 'Gözlerinden öpüyorum şu-şu bilgiyi de öğrensin' derdi. Haberi benden alıyorlardı. Rapor halinde değil ama normal kağıda yazıp gönderiyordum bilgileri" dedi.
MUHTIRA ORTAK BİR ANLAŞMADIR
Türkiye'de 1970'lerin başında gelişen olaylar nedeniyle orduda darbe eğilimi oluştuğuna dikkat çeken Kaynak, "O dönemde TSK'da iki güç vardı. Biri darbe yapmak isteyenler, diğeri darbeyi engellemek isteyenler. Hava Kuvvetleri (Orgeneral Muhsin Batur) ve Kara Kuvvetleri (Faruk Gürler) darbecilerden ve darbeden yanaydı; Genelkurmay Başkanı (Orgeneral Memduh Tağmaç) ise darbeyi engellemekten yana olanların tarafındaydı. Sonunda iki güç birbirini tasfiye etmenin zararlı olacağını anladı. 12 Mart aslında bu anlamda bir ortak anlaşmadır. İki tarafın da verdiği tavizler vardı. Tavizlerden birinde darbeciler darbeden vazgeçti. Öbürleri de onlarla ilgili iddiaları ortadan kaldırdı. Bu bir pazarlıktı. O dönemde gözaltına alınanlar daha sonra milletvekili oldular" ifadelerini kullandı. Kaynak, 9 Mart'taki darbe yerine 12 Mart'ta muhtıra konusunda generaller arasında anlaşma olduğunu belirtti.
MEĞER DARBEYİ BEN UYDURMUŞUM
Mahir Kaynak, cuntacıların içine sızmayı başarmasıyla birlikte 9 Mart'ta yapılması planlanan darbeyi ortaya çıkarttığını, daha sonra bu sürecin mahkemeye taşındığını belirtti. Kaynak, "O dönemde bazı sanıklar darbe teşebbüsü ile yargılandılar, mahkeme edildiler ama mahkemede çıkan karar olarak mahri kaynak bunu uydurmuştur denildi. Mahkemenin kararı olarak çıktı. Dönemin MİT Müsteşarı Fuat Doğu'yu tasfiye ettiler. Olayın üstünü örtmek için onu yurtdışına gönderdiler, görevden uzaklaştırdılar. Lizbon'a büyükelçi yaptılar" dedi.
SOL'DAN TAM DESTEK GELDİ
Eski MİT'çi Mahir Kaynak, 12 Mart muhtırası sürecinde Süleyman Demirel ya da yönetim kademesinin bilmesine rağmen cuntacı generallerin neden emekli edilemediği yönündeki soruya şu yanıtı verdi: "O dönemde darbeyi engellemeyi solu engellemek olarak yaydılar. 'Darbeyi engellenirse sol düşünce engellenir' dediler. Ama öyle değildi. Bütün solcular onları destekliyordu. Eğer emeklilik türü ya da başka bir girişim olsa, engellemeler olurdu. Ülke içinde bu engellemeler nedeniyle gerginlik doğardı. Sol cenah, Demirel'in gitmesi için cuntacıları destekliyordu. CHP de destekçiler arasındaydı."
İSTANBUL HABER AJANSI















































