CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, Zaman'a yapılan baskın ve kadınlara polisin sert müdahalesine tepki gösterdi.
Başkent Amsterdam'da CHP Hollanda Birliği tarafından dün düzenlenen Dünya Kadınlar Günü toplantısı sonrasında açıklamada bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, CHP olarak gerçek bir demokrasinin, birinci sınıf demokrasinin Türkiye'de var olması için mücadele ettiklerini söyledi.
"MAĞDURUN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Altıok, şöyle devam etti: "Toplumun farklı kesimleri 13 yıllık AKP iktidarı boyunca şiddet ve baskı ile karşı karşıya kaldılar. Ve bu şiddet her geçen gün muhalif kesimlere ve muhalif medyaya artarak devam ediyor. Burada ihtiyaç aslında bağımsız yargıyı, ifade özgürlüğünü, düşünce özgürlüğünü ve yaşama hakkının eşitliğini korumak için toplumun tüm kesimlerinin birbirlerinin mağduriyetine kulak tıkamadığı, kendi başına gelmeden önce, başkasının haksızlığa uğradığı zamanda o ittifakı, o birlikteliği, o dile getirilişi ve karşı duruşu gösterdiği dayanışma ile ancak mümkün olabilir. Biz kimseyi ayırmadan mağdur olan tüm yurttaşlarımızın hakları için, o gerçek demokrasiyi ve elimizden alınan hakları kazanım için mücadele ediyoruz. Mağdur olan herkesin yanında olmaya devam edeceğiz."
Zaman'a kayyım tarafından çıkartılan dünkü sayısını da değerlendiren Altıok "Bu baskılar sonunda çıkan gazete manşeti çok yanlış. Ne yazık ki Türkiye'de basın özgürlüğünün en dibe vurduğu günlerden geçiyoruz. Tutuklu gazeteci sayısı ile dünya rekoru ele almış bir ortama sürüklendik. Elbette ki her türlü ifade özgürlüğü ve düşünce özgürlüğü şiddet içermediği ve şiddet çağrısı yapmadığı sürece her türlü basın ve düşünce özgürlüğü serbest olmalı. Bizde bunun için bağımsız yargı ve demokrasinin işlevliği çerçevesinde adaletin yerini bulması için sözümüzü söylemeye devam edeceğiz." dedi.
"DAVUTOĞLU'NUN SÖYLEMLERİNİ GÜLÜNÇ BULUYORUM"
Başbakan Davutoğlu'nun Zaman'a olan baskının siyasi değil, hukuki olduğu yönündeki açıklamasını yorumlayan Altıok "Can Dündar ve Erdem Gül'ün tahliyesinin ardından hukuku tanımadığını söylemişlerdi. Bu tür söylemi yapan Başbakan Davutoğlu'nu sadece gülünç bulurum. Avrupa Birliği artık basına yönelik baskılar sonrasında üzerlerine düşeni yapmak zorunda ve mecburiyetindeler. Bu baskıyı her AB vatandaşına anlatmak ve bu baskı sonrası kamuoyu bilincinin oluşmasını sağlamak konusunda destek vermeliler. Görüşlerini ve fikirlerini Türkiye'nin içinde bulunduğu antidemokratik uygulamaları ve basına yönelik uygulamalarının demokrasinin ne kadar gerisinde olduğunu dile getirme farkındalığını sağlamalılar." ifadelerini kullandı.Cihan
