• BIST 8718.11
  • Altın 2246.536
  • Dolar 32.3335
  • Euro 35.1875
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 2 °C
  • İzmir 7 °C

‘AKmonoksit’ zehirlenmesi...

Adnan İslamoğulları

Evet.. ‘AKmonoksit’ 11 yıl önce bulunan bir zehirli gazın adı. 
Soluduğunuzu anlamıyorsunuz.. Ciğerlerinize zarar vermiyor. 
Fizikî bir tahribâtı yok, fiziksel semptomları da.
Tam tersine çok faydalı. Bağışıklık sistemini güçlendiriyor, sindirim sistemi beton mikseri kadar güçlü bir öğütücüye dönüşüyor.
Bâzı insânî zaafları(!) da dumûra uğratıyor bu ‘AKmonoksit’ denilen zehirli gaz.
Olur olmaz vicdânî rahatsızlıkları ortadan kaldırıyor, içinden maraz çıkan merhameti yok ediyor, dinin ve insanlığın en büyük değeri olan adâlet duygusu yüzünden karşılaştığınız teolojik problemleri aşmak bir çocuk oyuncağına dönüşüyor ‘AKmonoksit’ ile.
Söylenen yalanlara inanmak mı istiyorsunuz?
‘AKmonoksit’ ânında tesirini gösteriyor ve her türlü yalana inandırıyor sizi.
Adamın birisi meselâ, “Sıfırlayın oğlum”  diyor, oğlu da, “Sıfırladık babacım, ama otuz milyon kaldı” diyor. 
O adam çıkıyor ve büyük bir cesâret ve yüzsüzlükle ‘yetim hakkı’ndan bahsederek, “Montaj bunlar” diyor. Siz başlıyorsunuz düşünmeye,  “Eğer montaj ise, -sıfırlayın- kelimesini hangi başka görüşmede telâffuz etti acaba?” diye. Fakat imdâdınıza hemen ‘AKmonoksit’ geliyor, geçiyorsunuz televizyonun karşısına ve dinliyorsunuz o adamı, çekiyorsunuz ‘AKmonoksit’i ve rahatlıyorsunuz, kafanız güzelleşiyor hemen ardından da “Yok canım yapmamıştır, hem bunları yapsa bu kadar yatırımı nasıl yapacak, bu kadar duble yolu nasıl yapacak, Marmaray’ı nasıl yapacak” diyorsunuz kendi kendinize. 
Hükümetin Bakanı bir gazeteciyle telefonda görüşüyor, “Al sana makara ver bana bakara” oyunu oynuyor. Sizin namazlarınızda okuduğunuz âyetler çirkin bir diyaloğun şaklabanlık malzemesi oluyor. “Açıyorum Google’u seçiyorum bir âyet ve sallıyorum her Cuma” diyor ve karşılıklı şen kahkahalara boğuluyor hükümetin Bakanı ve gazeteci. 
Gazeteci bu rezilliğin ortaya saçılmasından sonra, “Konuşma gerçektir, özür dilerim incittiğim insanlardan” diyor ve toz oluyor. 
Sizi alıyor bir düşünce, “Hükümetin Bakanı nasıl olur da böyle bir rezilliğin ortağı olur!” diye kafanız karışmaya başlıyor. Fakat ‘AKmonoksit’ kafa karışıklığına da bire bir.
O Bakan hemen “Kahrolası paraleller aşkımı süpürmüşler” modunda “Montaj” diyor. Sonra o adam çıkıyor ve  “Biz o arkadaşımızı o kaseti montajlayanlardan daha eski ve iyi tanırız” diyerek makaracı-bakaracı Bakanına sâhipleniyor. ‘AKmonoksit’ icap eden etkiyi hemen gösteriyor ve siz bir gazeteci parçasının itirâfına değil, o adamın ‘AKmonoksit’ inin şifâsına inanıyorsunuz, mesele halloluyor.
Daha da iknâ olmayanlar için ‘AKmonoksit’ yayan daha mâhir, işinin ehli ‘AKmonoksitörler’ var. Gazetedeki köşelerinde “Ammenin menfaati’çün...” diye başlayan fetvâlar yayınlıyorlar. Bununla da kalmıyor, Din-Diyânet işlerinden sorumlu Reis Bey de sükût edince bunca haksızlık karşısında, siz, “Tamam” diyorsunuz, bu ‘AKmonoksit’ gerçekten her derde devâ, her sadra şifâ imiş ve rahatlıyorsunuz, “Ne bakarası, ne makarası canım, bunlar gelişmemizi çekemeyenlerin işi, İstanbul’a dünyanın en büyük  3. havalimanını yapmak isteyen hükümetimizi kıskanan ve bundan korkan Almanya’nın işi hepsi” diyor ve derin bir uykuya yol alıyorsunuz.  
Gün geliyor, bir mâden ocağında büyük bir fâcianın feryatları doluyor kulaklarınıza, vicdânınıza.
Karşısında oturduğunuz ekrandan yüzlerce kömür karası cenâze geçiyor.
“İhmâlin bu kadarı fazla artık, muhakkak sorumlular hesap vermeli, istifa etmeli” gibi çok zararlı düşünceler geçiyor aklınızdan. Hatırlıyorsunuz hemen, daha çok kısa bir zaman önce hükümetin Bakanının o mâden hakkında nasıl güçlü referanslar verdiğini, öfkelenmeye başlıyorsunuz.
O adam çıkıyor gene sahneye ve  “O mâden bütün tetkiklerden geçmiştir” diyor.
Siz de  “O zaman bu kadar kömür karası cenâze neden çıkıyor?” diye sormak istiyorsunuz bir ân!
Ama o adam o mâdenden sızan ve insanları kömür karası cesetlere dönüştüren karbonmonoksitten daha etkili bir gaz yayıyor, ‘AKmonoksit’.
‘AKmonoksit’ solumayan bir düşman grup, protesto etmeye teşebbüs ediyor.
O adam, “Bu ahlâksızlara uymayın, milletimiz 30 Mart’ta onlara gereken cevabı vermiştir” diyor. “Erkeksen gel yüzüme karşı yuh çek” diyor 1500 korumanın arkasından, markete giriyor çokoprens almak için, bir göstericiyi tokatlıyor, dışarıda müşâviri polislerin yere yıktığı bir başka göstericiyi tekmeliyor.
İyiden iyiye rahatsız oluyorsunuz, tam “Pes artık!” demek üzeresiniz ki, hükümetin bir başka Bakanı “Göstericiyi tekmeleyen arkadaşın 7 günlük raporu var, ayağı incinmiş” diyor, gazeteleri “O göstericiler dışarıdan gelmiş, mâdende bir tane bile yakınları yok, bunlar hepsi gezici  zaten, öyle geziyorlar bunlar, nerede gösteri var oraya gidiyorlar, dışarıdan besleniyorlar” diyor.
Bakıyorsunuz ekranlara sarıklı, cüppeli, sakallı ‘AKmonoksit’ yayıcılar mâden kazasının olduğu yerde teskin ediyorlar insanları, “Hükümete isyan etmeyin, onlar şehit oldu” diyorlar.   
Şimdi “Gel de inanma” diyorsunuz. “Bu kadar sakal, bu kadar sarık, bu kadar cüppe ile yalan mı söyleyecekler yani!” diyerek bir Fâtiha okuyor ve dalıyorsunuz huzurlu bir uykuya.
‘AKmonoksit’: Her derde devâ, her sadra şifâ.
Çekiyorsunuz, rahatlıyorsunuz, ne vicdan, ne merhamet ve ne de adâlet bırakıyor sizde!

Yorumlar
ali
28 Temmuz 2014 Pazartesi 20:47
20:47
helal olsun olayı özetlemiş.solunum yapıp dışarı atmak lazım bu gazı.oksijen lazım yetti be.
78.175.60.251
Yazarın Diğer Yazıları
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim