Cumhuriyet Gönüllüleri tarafından ‘Türkiye’de Demokrasi ve Özgürlükler’ adlı sempozyum düzenlendi. Sempozyuma katılan yazarımız Uğur Dündar, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel ve ilahiyatçı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk büyük ilgi gördü. Hamburg Üniversitesi’ndeki toplantıda konuşan Dündar, Türkiye’de demokrasinin TOMAkrasi sistemine dönüştüğünü söyledi.
Böyle zulüm görmedim
Türkiye’nin, ‘basını özgür olmayan ülkeler’ kategorisinde yer aldığını vurgulayan Dündar, “1963’ten beri yani yarım asırdır gazetecilik yapıyorum. Hiçbir dönemde bu kadar ağır zulümler yaşanmadı” dedi. 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutlamak isteyen kalabalığa Taksim Meydanı’nın kapatılmasını eleştiren Dündar, “Taksim’de 39 bin polis vardı. Diktatörlüklerin en büyük özelliği kendilerinin organize etmediği kalabalıklardan korkmasıdır. Bunun adı
tomakrasidir” diye konuştu.
Salonda adım atacak yer kalmadı
Hamburg’daki sempozyumda konuşan Uğur Dündar’a gurbetçi vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Salon tıklım tıklım doldu. Vatandaşlar Dündar’ın fotoğrafını çekmek için birbirleriyle yarıştı.
Dündar, gazeteci Ayşenur Arslan’ın da panele davet edildiğini ancak kendisine Almanya tarafından vize verilmediğine dikkat çekerek, “Ayşenur Arslan, eşi zor bulunur bir arkadışımızdır. Bugün buraya maalesef gelemedi. Banka hesabında hareketlilik olmadığı için vize alamadı. Aylardır çalıştığı yerlerden parasını alamıyor. Bu aynı zamanda Türkiye’de medyanın kalemini de kıran iktidardan kaynaklanmaktadır” dedi.
Acun gibi yapmadık
Türkiye’de özgür basının olmadığından yakınan Dündar, sözlerini şöyle sürdürdü: “İyi ki Sözcü diye bir gazete var. Gazete sahibi Sözcü’yü yayınlamak ve gazetecilik dışında hiçbir başka iş yapmadığı için iktidara karşı dimdik ayakta. Eskiden beni hiçbir TV’ye korkuları yüzünden çağırmıyorlardı. Şimdi Halk TV var. Hiçbir ücret de almıyorum. Düşüncelerimizi özgürce yazabiliyor, konuşabiliyoruz bu kurumlarda. Her şey para değil. Eğer yalakalık, yağcılık yapsaydık şimdi Acun gibi TV’ler satın alırdık.”