• BIST 10247.75
  • Altın 2400.636
  • Dolar 32.257
  • Euro 34.6756
  • İstanbul 20 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 27 °C

'Soykırım travması kalıtımla genç kuşaklara geçiyor'

'Soykırım travması kalıtımla genç kuşaklara geçiyor'
Soykırımdan kurtulanlarla yapılan bir çalışma, ebeveynlerin yaşadığı travmanın genler yoluyla çocuklara da geçtiğini ortaya koydu.

Travmadan kaynaklı genetik değişimin saptanmasıyla, insan deneyimlerinin sonraki kuşakları kalıtım yoluyla da etkileyebileceği tezi, şu ana kadarki en açık kanıtını bulmuş oldu.
New York'daki Mount Sinai (Sina Dağı) hastanesinin Rachel Yehuda başkanlığındaki ekibi, bu sonuca, İkinci Dünya Savaşı döneminde Nazi toplama kamplarına konmuş, işkenceye uğramış veya tanık olmuş ya da saklanmak zorunda kalmış 32 yahudi erkek ve kadın üzerinde yürüttükleri genetik çalaşmalar neticesinde varmışlar.
Araştırma ekibi sadece toplama kamplarına atılan ve işkenceye uğrayanlar değil, onların çocuklarının genlerini de incelemeye almış ve bunları, aynı tarihsel dönemi Avrupa dışında geçirmiş Yahudi ailelerin çocuklarının genleriyle karşılaştırmış.

Rachel Yehuda, Avrupa Yahudilerinin çocukların genlerinde, diğer gruptan farklı olarak strese bağlı bozukluk ihtimalini artıran özellikler belirlendiğini söylüyor ve "Bunu ebeveynlerinin soykırım deneyiminden başka bir şekilde açıklamak mümkün değil" diyor.
'Epigenetik kalıtım' kavramı, sigara tiryakiliği, kötü beslenme ve stres gibi çevresel etkenlerin genler yoluyla çocuklara hatta belki de torunlara bile geçebileceği fikrini ifade ediyor.
New York'daki ekibin çalışması bunun şu ana kadar saptanabilen en açık örneğini oluşturuyor.
Nasıl olabiliyor?
Ama bu fikir aynı zamanda tartışmalı.
Şu anki bilimsel kabuller, sperm ve yumurtadaki genlerin, kuşaktan kuşağa biyolojik bilgi aktarımının tek yolu olduğu yönünde.
Aslında genlerimiz aynı zamanda sürekli olarak çevre etkenleriyle de, DNA'mıza ilişen kimyasal eklentiler yoluyla değişime uğruyor, etkileniyor.
Yakınlarda yapılan bazı çalışmalar DNA'ya eklemlenen bu çevre etkilerinin bazılarının kuşaktan kuşağa da geçebildiğine yani şu anda bizlerin içinde bulunduğu çevrenin çocuklarımızın sağlığı üzerinde etkili olabileceğine işaret ediyor.

Bu epigenetik eklentilerin döllenme sırasında nasıl olup da silinmediği ve kuşaktan kuşağa geçişinin nasıl olabildiği henüz tam olarak anlaşılabilmiş değil.
Bu alanda daha önce de sonuçları daha az iddialı bazı araştırmalar yapılmıştı.
Örneğin İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru hamile kalan Hollandalı bir kadının kızlarının, genetik olarak ortalamanın üzerinde şizofreni riski taşıdıkları belirlenmişti.
Ergenlik öncesi sigara içen erkekler üzerinde yapılan bir başka çalışma, bu erkeklerden doğan erkek çocukların sigaraya daha geç başlayanlara göre, daha kilolu doğrukları sonucunu vermişti.
Travma anısı da çocuklara geçebilir mi?
Araştırmacılar şu ana kadar yapılan çalışmalarda hayvanlarda, kuşaktan kuşağa belli korkuların geçtiğini ispatladılar.
Örneğin Atlanta'daki Emory Üniversitesinde bir grup bilim insanı erkek fareleri kiraz çiçeği kokusuyla küçük elektrik şoku etkisini eşleştirerek eğittiler.
Zaman içinde bu fareler ne zaman kiraz çiçeği kokusu alsa elektrik şoku almış gibi titrer oldular.

 

Bu farelerden doğan yavrular ise, daha önce hiç bir zaman kiraz çiçeği koklamadıkları halde bir süre sonra bu kokuyu aldıklarında korkuyla tepki verdiler.
Bu şekilde eğitilmemiş farelerden doğan yavrularda ise bu tepki görülmedi.
Bu durumda bu eğitimi almış farelerin spermindeki genlere bu çevre etkisinin eklemlendiği ve yavruların daha duyarlı olmasını sağladığı anlaşılıyor.

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim