Bursa'da, Kültür A.Ş. tarafından İbrahim Paşa Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Şiir Kıraathanesi'nin konuğu olan şair Mustafa Özçelik, büyük mutasavvıf Yunus Emre'yi anlattı.
Mustafa Özçelik, Yunus'un insanın kalbine dokunan büyük bir şair olduğunu söyledi. Özçelik, "İnsanı ilgilendiren temel meseleler Yunus'un şiirlerinde var. Yunus sadece aşkı anlatmadı, bize kendimizi tanımayı öğretti, kulluk kimliğimizi hatırlattı" diye konuştu.
dünyada nefretin ve düşmanlığın dilinin konuşulduğunu ifade eden Özçelik, "Yunus Emre'yi samimiyetle anlamamız gereken günlerden geçiyoruz. Kinin, şiddetin açtığı yaraları, sevgi diliyle tedavi edebiliriz. Yunus Emre'nin en çok öne çıkardığı kavram sevgi oldu. Yunus, İslam'ın evrensel dilini kullandı. Sevgisini her şeye herkese yöneltti. Bugün Anadolu'da 15'e yakın yerde ona makam düzülmüştür. Bu, Yunus'a duyulan sevginin tezahürüdür" dedi.
Özçelik, Yunus Emre'nin Anadolu edebiyatının en önemli kurucu isimlerinden olduğunu, Yunus olmadan Türk şiirini anlamanın, anlatmanın ve açıklamanın mümkün olmadığını ve bütün şairlerin onu öncü olarak kabul ettiğine vurgu yaptı.
"Cumhuriyet'in kurulmasından önce Yunus, Türkçe dilinin, Türklüğün büyük bir ismi olarak sunuldu ve şair olarak tarif edildi, bu arızalı bir bakış açısıydı" diyen Özçelik, "Cumhuriyet'in kurulması ile pozitivizmden bunalan aydınlar, bu bunalım içinde Yunus'u mistik olarak anladılar. Daha sonraları Anadolu'nun tarihini İslam öncesinden başlatmak niyetinde olanlar biraz da batıya şirin görünmek maksadıyla karşımıza bir "Hümanist" Yunus portresi çıkardılar. 70'li yıllardan sonra Ortadoğu'dan esen ideolojik İslam rüzgarları ile radikal İslamcıların temel argüman olarak tasavvufa karşı olmayı benimsemeleriyle onların gözünde de Yunus, dindarlığı, Müslümanlığı tartışılan bir portre oldu. Yunus Emre bir İslam şairidir ve bu Anadolu halkının bakış açısıyla da örtüşür" dedi.
Özçelik, "Biz daha çok düşkünlere yardım ederiz oysa ki yükselmek isteyenler vardır. Mesela bir öğrenci doktora yapacaktır, ama imkanı yoktur biz buna yardım imkanı getirmeyiz. Getirseydik, tarihimizi kendi bilginlerimiz anlatırdı. Dünyadaki en önemli Hacı Bektaş uzmanı bir Macar'dır. En önemli Mevlana uzmanı bir Alman'dır. Biz bu zatları onların anlatmalarından öğreniyoruz. Ne kendimize merhamet ediyoruz, ne karşımızdakine. Koşturmaktan eşimizin gözlerine bakmayı, çocuklarımızın yanaklarından öpmeyi ihmal ediyoruz, bunlar merhametsizliktir" dedi.
