• BIST 10247.75
  • Altın 2395.162
  • Dolar 32.2695
  • Euro 34.6233
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 9 °C
  • İzmir 19 °C

Psikoterapist Özdemir: Ölüm çocuklara somut örnekler ve kavramlar anlatılmalı

Psikoterapist Özdemir: Ölüm çocuklara somut örnekler ve kavramlar anlatılmalı
Bireysel ve Aile Terapi Derneği Başkanı Psikoterapist ve Yazar Emine Özdemir, ölümün sadece yetişkinleri değil çocukları da etkileyen önemli bir durum...

Bireysel ve Aile Terapi Derneği Başkanı Psikoterapist ve Yazar Emine Özdemir, ölümün sadece yetişkinleri değil çocukları da etkileyen önemli bir durum olduğunu belirtti. Özdemir, "Çocukların 6 yaşından sonra somut işlem denilen bilişsel dönemi yöntemle anlatılmalı. Çocuklar yaşadıklarını, bu dönemde soyut kavramları algılayamazlar. Bu yüzden ölümle ilgili açıklamaların somut örnekler ve kavramlar aracılığıyla yapılması gerekir." dedi.

Çocukların genellikle 4-5 yaşlarında ölüm hakkında sınırlı bir bilgiye sahip olduklarını, ancak 5 yaşına kadar ölüm durumunun kalıcı olmadığını, ölen kişinin yeniden gelebileceğini düşündüklerini, ifade eden Bireysel ve Aile Terapi Derneği Başkanı Psikoterapist ve Yazar Emine Özdemir, "Çocuklara ölüm haberini çocuğa duygusal olarak yakın bir ailesi üyesinin (anne, baba veya birinci derece aile üyelerinden biri) vermesi gerekir. Ölüm haberinin; sessiz, sakin bir yerde, çocuğa olabildiğince şefkatli davranarak ve çocuğun yaş düzeyini göz önünde bulundurarak söylenmesi önemlidir. Ölüm, bir bitkinin veya hayvanın yaşamının sonlanmasından yola çıkarak açıklanabilir. Yeryüzündeki bütün canlıların yaşamlarının bir sonu olduğu, bu durumun insanlar içinde geçerli olduğu anlatılabilir. Örneğin, "Br gün bütün canlıların yaşamı sona erer, bu durum insanlar için de geçerlidir. Ölen kimse onun ismi söylenerek yaşamı da artık sona erdi ve bundan sonra bizimle olmayacak. Biz bundan sonra onun resimlerine bakıp onun hakkında sohbet edeceğiz, onu hatırlamaya ve sevmeye devam edeceğiz" denilebilir. Çocuklara ölümü bir şeyle özdeşim kuracak şekilde anlatmaktan kaçınmak gerekir. Örneğin; ölümü büyümekle, uyumakla, yaşlanmakla, yolculuğa çıkmakla veya Allah'ın sevdiği biri olmakla anlattığımızda çocuk bu eylem veya durumlara karşı fobi geliştirebilir. Uyumaktan, büyümekten, seyahate çıkmaktan veya iyi bir kul olmaktan korkabilir."

'ÖLEN KİŞİNİN GERİ GELECEĞİ SÖYLENMEMELİ'

Ölüm olayından sonra evde yaşanacak süreç hakkında çocuğu bilgilendirmek gerektiğinin altını çizen Psikoterapist ve Yazar Emine Özdemir, "Çocuklar, ölen kişinin nerede olduğunu sorduğunda geri geleceğini düşündürecek şeyler söylenmemelidir. "O, artık bizimle olmayacak ama ben senin yanındayım" denilebilir. Gelecek ziyaretçilerden, kısa bir zaman sonra yeniden önceki yaşantıya dönüleceğinden bahsedilmesi belirsizliği önleme adına önemlidir. Çocuklar, ölüm olayından sonra başka yakınlarının veya kendilerinin başına kötü bir şey gelmesinden endişe duyarlar. "Acaba başka ölen olacak mı?', "Benimle kim ilgilenecek?" gibi endişeler duyabilirler. Bu yüzden yakınlarına karşı daha bağımlı davranışlar sergileyebilirler. Bu davranışları onların güven ve yakınlık arama ihtiyacından kaynaklanır. Bu süreç boyunca çocuğa daha yakın davranmak ve onun yanında olduğunuzu hissettirmek büyük önem taşımaktadır. Çocukla fiziksel temas, sarılmak sıkça yapılması gereken davranışlardır. Güven ve sakinlik duygusu için gereklidir."

Çocuklarla konuşmak, onları dinlemek, onların duygu ve düşüncelerini ifade etmesine imkan sağlamak, çocukların yaşadığı süreci atlatmalarını, yardımcı olacağını belirten Özdemir, "Eğer çocuk ölüm hakkında konuşurken susturulur ve ona müdahale edilirse; tüm duygularını ve düşüncelerini bastırır. Bu durum daha sonra daha büyük bir sorunla karşılamasına yol açar. Çocuklar, duygularını kelimelerle ifade etmekte zorlanabilirler. Bu yüzden yardıma ihtiyaçları olabilir. Duygularını ifade etmelerine yardımcı olmak adına, ölen kişi için resim yapmak, mektup yazmak, dua etmek, ağaç dikmek gibi etkinler yapılabilir. Ölüm, çocuklara ne kadar iyi anlatılırsa anlatılsın bir yakının özellikle de ebeveynlerinden birinin kaybı, çocuklar için dayanılması güç bir durumdur. Tıpkı yetişkinlerdeki gibi çocuklarda da bir yas süreci görülebilir. Bu yas süreci esnasında çocuklarda alt ıslatma, yeme sorunları, kekemelik, tırnak yeme, saldırganlık, hırçınlık gibi uyum ve davranış bozuklukları ile korku, kaygı, içe kapanma, kabus görme gibi sorunlarla karşılaşmak mümkün. Bu sorunların 2-3 haftayı geçmesi durumunda bir uzmandan destek almak sorunun sağlıklı bir şekilde atlatılması için önemlidir." diyerek ailelere uyarılarda bulundu.Cihan

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim