3. dalgada gözaltına alınan polislerin avukatlarından Murat Erdoğan'ın açıklamasından satır başları:
1 Eylül sabah saatlerinde operasyonları gerçekleştiren müvekkillerimiz gözaltına alınmış adliyeye sevkedilmiştir. Emniyet ifadeleri tamamlandı. 17 kişi sorgu aşamasında sevki yapıldı 16 kişinin gelmesi beklenmekte.
Dosyanın içeriği ve soruşturma usulleri gerekse aylardan beri siyasi iktidar tarafından dile getirilen ithamlardan anlaşılmıştır ki bu soruşturma 22 Temmuz zincirinin bir halkasıdır ve siyasi intikam ve rövanştır.
Sanki büyük ve gizli bir örgüt varmış gibi bir izlenim uyandırılarak halkımız kandırılmaya çalışılıyor. Hukuki hiçbir delil bulunmamaktadır. Örgüt ile ilgili hiçbir ifade ve isnat da yok. Paralel yapıyla ilgili hiçbir ifade de yok soruşturma dosyasında. Önceden yapılan açık usulsüzlükler aynen devam ediyor, delilsiz isnadlar, kaç ismail olayları halihazırda devam etmektedir.
Yargının siyasallaştığını ve siyasi iktidarın talimatıyla hareket edildiğini üzülerek müşahade etmekteyiz. Eski terörle mücadele mensuplarını Selam Tevhid dosyasının hemen ertesi gün kapatılmış olması, bu operasyon sırasında da 25 Aralık hakkında takipsizlik verilmesi bu dosyalarla ilgili yaşanan siyasi telaşın ne kadar büyük olduğunu gözler önüne sermektedir.
25 Aralık'ta karar veren savcının halen devam eden soruşturma dosyasını yürütmektedir. Hukuki olarak bunda bir problem olmayabilir. Ancak etik olarak tarafını görüşünü ve yürüttüğü soruşturma çerçevesindeki gerçekleştireceği eylemleri ilan eden bir savcının müvekkilimizle ilgili dosyasyı yürütmemesi gerekmektedir. Objektifliğini yitirdiğini düşündüğümüz sayın savcının bu dosyayı adil bir neticeye ulaştırmayacğaını düşünmekteyiz.
25 Aralık tarihli yoluslzuk operasyonunun tamamlanması siayset tarafından engellenmiştir. O tarihten bu yana da tarihte eşi benzeri görülmemiş hukuksuzluklar gerçekleşmiştir. Bu operasyonu yapanlar şahsen cezalandırılıp, yasadışı bir örgüt gibi göserilmeli kamuoyu da buna inandırılmalıdır yönündeki gayretleri müşahade etmeye devam etmekteyiz.
Müvekkillerimize karşı yapılan bu soruşturma hukuki değil siyasi bir soruşturmadı. Birilerinin 17-25 Aralık'ı yapan emniyet mensuplarından intikam ve rövanşs soruşturmasıdır. Bir linç operasyonudur. Teknik anlamda adli bir soruşturma olduğunu konusunda da tereddütlerimiz vardır. Kirli ilişkileri örtbas etme girişimi ve algı operasyonudur. Siyasetçilerce birilerine verilmiş sözleri yerine getirme hamlesidir.
Tesellimiz bir yönüyle bu soruşturmaların üstü kapatılmaya çalışılan dosyaların tekrar ortaya çıkmasına vesile olmasıdır.
Sulh ceza hakimlikleri yargılama ve soruşturma yapamaz. İsnad edilen suçlardan sonra kurulan bu mahkemeler doğal hakim ve adil yargılama ilkesinin ihlalidir. Bu mahkemeler AB kriterlerine göre de meşru değillerdir. Kuruldukları tarihten önceki suçlar açısından AİHM'in beşinci maddesine göre mahkeme niteliğine dahi haiz değillerdir.
Müvekkillerimiz mahkeme kararlarını uygulamışlardır. Cumhuriyet savcılarının emirlerini yerine getirmişlerdir. Suç ve suçlunun peşinde olmuşlardır. Devletin ve milletin malının yağmalanmasının önünde olmuşlardır. Milletin cebine giren eli çekip çıkarmışlardır. Kanuna aykırı hiçbir eylemleri olmamıştır. İllegal bir yapılanma içinde asla olmamışlardır. Müvekkiller haram lokma yememiş milletin ve devletin tek kuruşu dahi haksız olarak kursaklarından geçirmemişlerdir.
