• BIST 10276.88
  • Altın 2390.367
  • Dolar 32.335
  • Euro 34.7427
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 9 °C
  • İzmir 14 °C

Kabızlık çocuğun gelişimini etkile

Kabızlık, çocukluk döneminde sık rastlanan bir sorun. İki türü var, yapısal bir hastalık nedeniyle ya da alışkanlığın bozulması nedeniyle…
Kabızlık şikâyeti, pediatri polikliniklerine yapılan tüm başvuruların yüzde 3’ünde, pediatrik gastroenteroloji başvurularının ise yüzde 25’inde görülüyor. İngiltere’de yapılan bir çalışma sonucunda, okul çağındaki çocukların yüzde 34’ünün sorunu. Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Melih Tugay’ın psikolojik faktörlerle de direkt bağlantısı olan ve çocuğun büyüme-gelişmesinde önem taşıyan kabızlık konusuyla ilgili görüşleri şöyle…
 
NASIL OLUŞUR? 
 
Yeni doğmuş bir bebek, ilk 24-48 saat içinde kakasını yapmamışsa bu durum çocuk cerrahisini ilgilendiren bir hastalığın belirtisi olabilir. Bu gibi bir durumda, mutlaka çocuk cerrahının hastayı değerlendirmesi ve ona göre teşhisle tedavisini yönlendirmesi gerekir. Onun dışında her gün 
tuvalete çıkan bir çocuk, ateşli hastalık ya da benzeri bir durum sonrasında üst üste kakasını yapmamaya başlayabilir ve bu kronik bir hal alabilir. Bu durumda da mutlaka bir çocuk cerrahına başvurulmalıdır. 
 
HER ZAMAN HASTALIKLARLA  BAĞLANTILI MI?
 
Öncelikle kabızlığın bir hastalığa mı bağlı, yoksa dışkılama alışkanlığının bir şekilde bozulmasına mı bağlı olduğunun anlaşılması gerekir. Eğer altında yatan başka bir hastalık varsa, bu ortaya konduktan sonra kabızlık tedavisi yapılmalıdır. Sadece dışkılama alışkanlığının bozulması nedeniyle kabızlık söz konusuysa, bununla ilgili birtakım önlemler alınmalı ve bazı tedaviler uygulanmalıdır. Günümüzde en çok bu türden, yani alışkanlığın bozulması nedeniyle ortaya çıkan kabızlıklar öne çıkmaktadır. Bu, genellikle herhangi bir hastalıktan sonra ya da evde oluşan önemli bir değişiklik, yeni bir kardeş olması, taşınma, çocuğun okula başlaması gibi durumlar sonucunda ortaya çıkmaktadır. Kısacası, psikolojik faktörlerin önemi yadsınamaz. Böyle bir durumda fazla geciktirmeden bir doktora başvurup bu alışkanlığı hemen eski haline getirmekte fayda vardır. Aksi takdirde, şiddeti giderek artar.
Normalde her gün, en az bir defa kakasını yapan bir çocuk bunu iki günde, üç günde bir hatta günlerce, haftalarca yapmadığı şekle dönüştürebilir. Böyle bir durumda çocuğun iştahı da bozulur. Akabinde bu sorun çocuğun büyümesini, gelişmesini, kilo almasını da etkiler. 
 
TANISI NASIL KONUR?
 
Günümüzde kabızlıkların yapısal bir hastalığa mı bağlı olduğu, yoksa sadece alışkanlığın bozulmasına mı bağlı olduğu birtakım testlerle ve cihazlarla ortaya konmaktadır. Hali hazırda bu testlerin en önemlilerinden biri, anorektal manometri cihazıdır. Bu cihazla fonksiyon bozuklukları saptanmakta, böylece birçok hastalığın ayırıcı tanısı yapılmaktadır. Genellikle kalın bağırsak ve idrar torbası birbiriyle komşu olduğu için, çok ciddi kabızlık olan hastalarda idrar kaçırma sorunu da olabilmektedir.
 
SİNDİRİM SİSTEMİ, İKİNCİ BEYNİMİZ!
 
Kızıma 4 aylık hamileyken Okan Bayülgen’le röportaj yapıyorum. Ama hamile olduğumu bilmiyor! “Çocuk sahibi olmayı düşünüyor musunuz?” dedim. “İleride belki” gibi şeyler söyledi; o sıralar kararı net değildi. Fakat bir konuda netti: “Yahu” dedi… “İnsan ‘Kakanı yiyeyim senin’ diye çocuk sever mi? Bizde insanlar böyle diye diye çocuklarını seviyorlar! Ne iş? Çocuk sahibi olursam böyle olmayacağımdan eminim…”
Yanıtını dinlerken, “Yok canım, böyle de sevilmez tabii” diye geçirmiştim içimden…
Fakat anne olunca, bebeğin-çocuğun kakasının bile bir anne için hayatının önemli konularından biri olduğunu, nasıl da adeta mücevher muamelesi yapıldığını sevgiyle anladım!
Şimdilerde Okan Bayülgen de bir kız çocuğu sahibi, sanırım o da çocuğun kakasının neden bu kadar 
sevildiğini anlamıştır…
İnsan evladın her şeyini seviyor; mesela benim için bebeğimin her altını açışım ayrı bir heyecan ve merak konusuydu. Çünkü kaka, sağlığın yolunda gidip gitmediğinin öyle temel işaretlerinden biri ki…
Bu arada, sindirim sistemimiz günümüzde ikinci beyin olarak adlandırılıyor… Ve yine sindirim sistemimiz, duyu bütünleme otoriteleri tarafından 5 duyumuzdan sonraki duyu organlarından biri (sekizincisi) olarak sayılıyor… 
Öte yandan, hastalıklara duygusal açıdan bakıldığında kabızlık, ‘bırakamama’, ishal ise ‘korku ve kaçışı’ temsil ediyor; aklınızda bulunsun...
 
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim