Coşkun Demir, 1948’de Tekirdağ, Mürefte’de gelmiş dünyaya... Müzik çocukluk tutkusu. Bursa’daki lise yıllarının ardından İTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü’nü kazanmış. “Ciddiye alınan 3 meslek vardı. Avukatlık, mühendislik ve doktorluk. Ailemin isteğiyle mühendis oldum ama aklım hep müzikteydi.” Bursa’da lise orkestrasının solisti Tanju Barlas’ın söylediği Cliff Richard ve Elvis Presley şarkılarını hayranlıkla dinlediği günlerden sonra İstanbul Teknik Üniversitesi’nde ‘Arı Dörtlüsü’ ismiyle bir orkestra kuruyor ve ilk solistlik denemeleri böyle başlıyor. Okul bittikten sonra mühendis olarak çalışmaya başlıyor Ankara’da. “Başladığım ilk günden bu işin bana göre olmadığını biliyordum. Sonra babam rahatsızlandı ve İstanbul’a tayin çıkardım.”
Yıl, 1976; İlhan İrem’lerin, Cem Karaca’ların, Erol Evgin’lerin müzik piyasasına çıktığı yıllar. İstanbul’a gelen Demir de “Müzik piyasasına nasıl girebilirim?” diye araştırmalarına başlamış. Ve o yıllarda Selmi Andak’la tanışmış. “O zamanlar isim olmayan kişilere 45’lik plaklar yapmazlardı. 1979’da Altın Mikrofon Yarışması’nda 1.500 kişi arasında en iyi şarkıcı seçildim ve Yavuz Plak’tan bir 45’lik plak teklifi aldım. İlk plağımı Selmi Abi’nin iki şarkısına yaptım. Melih Kibar ve Çiğdem Talu ile bir longplay hazırladık. 1983 yılında da Ali Kocatepe ve Sezen Aksu’yla söylediğimiz Heyemola şarkısı ile Eurovision’da Türkiye’yi temsil ettik.”
Altın Mikrofon’da ödül alan Demir, mühendislik hayatına noktayı koymuş. Ve 1979’dan bu yana sadece müzik yaparak sürdürmüş hayatını. “O zaman böyle büyük paralar dönmezdi. Bir tane dairem var, yine de 35 sene kazandığım parayla gayet iyi yaşadım. Hayatımın en mutlu zamanını geçirdim sevdiğim işi yaparak. Ve en önemlisi de insanları daha çok mutlu ettim şarkılarımla. Benim dünyaya gelme nedenim buymuş.” Bir kez evlenmiş Coşkun Demir. 6 yıl süren evliliğini 2005’te noktalamış. Bir mühendisliği bıraktığı, bir de çocuk sahibi olmadığı için kendini şanslı sayıyor. Tek pişmanlığı ise küçük yaşta konservatuvar eğitimi almamış olması. Coşkun Demir, Karaköy’de Karaköy’üm adlı mekânda cumartesi geceleri sahne alıyor ve ölene kadar bu işi yapmak istediğini söylüyor.
