Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kapatılmak istenen imam hatiplerin milletin desteği ile yeninden küllerinden inşa edildiğini söyledi. Erdoğan, "Kapısına kilit vurulmak öğrencilerinin geleceği karartılmak istenen imam hatipler bu ülkeye; cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili, belediye başkanı, bürokrat yetiştiren seçkin eğitim kurumlarına dönüştü." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sinan Erdem Spor Salonu'nda Önder İmam Hatip Gençlik Buluşması'na katıldı. Kendisinin ve 4 çocuğunun da imam hatipli olduğunu söyleyen Erdoğan, "Türkiyede bir dönem; inancından, tarihinden, kültüründen, bize ait tüm değerlerden uzak bir nesil yetiştirme projesi uygulandı. Bunun için eğitim sistemimiz altüst edildi. Bunun çilesini sizler çok çektiniz. Medyadan spora kadar, her alanda bilinçli çalışmalar yürütüldü. Bugün hatırlandığında nice haksızlıklar hukuksuzluklar yapıldı. İmam hatiplinin ayak bileklerine zincirler takıldı, zihnine zincirler vuruldu. Kat sayı uygulaması dediler, bununla beraber önünü kestiler. Bilmiyorlardı ki milletin bağrında yetişen bu tohumların boy vermesinin önüne geçilemez. Nitekim milletimiz eline geçen her fırsatta bu okullara destek oldu. İmam hatipleri adeta küllerinden yeniden inşa etti. Kapısına kilit vurulmak öğrencilerinin geleceği karartılmak istenen imam hatipler bu ülkeye; cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili, belediye başkanı bürokrat yetiştiren seçkin eğitim kurumlarına dönüştü." diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Daha yakın zamanda 28 Şubat döneminde boğulmak istenen, öğrenci sayıları 600 binden 60 bine indirilen imam hatip nesli günümüzde kolejlerle yarışıyor. Bu okullara mecbur kalan veya mecbur bırakılan değil kendisine iyi bir gelecek hazırlamak ve bunu inancına, kültürüne, tarihine, medeniyetine sahip çıkarak yapmak isteyen gençlerimiz gidiyor. Sayısı 60 bine düşen imam okulları öğrenci sayısı bu yıl itibariyle 1 milyon 207 bine ulaştı. Peki, bu okulları kapatmak için her yola başvuranlara ne oldu derseniz? Onlar tedavülden kaldırılıp tarihin tozlu raflarına havale edildiler. İmam hatip gençliği ise işte burada hamd olsun dimdik ayakta.
Benin imam hatip neslinden bir isteğim var. İtikatınızdan şüphem yok. İbadetinizde muamelatınızda ahlak anlayışınızda örnek bir nesil olarak sizleri görüyorum. Böyle olmalısınız. Eğer böyle olmazsanız o zaman anneleriniz babalarınız biz büyükleriniz de buna çok ama çok üzülürüz. Dünyanın her yerinde Müslümanlar ciddi sıkıntılarla krizlerle baskılarla karşı karşıyayız. Asıl acı olanı da bu zulümlerin çoğu Müslümanların kendi kendilerine yapmalarıdır.
Dünyada bütün oyunlar halkı Müslüman olan ülkelerde oynanıyor. Bakıyorsunuz Allahu Ekber diyerek öldüren Müslüman. Aynı şekilde Allahu Ekber diyerek ölende Müslüman. Böyle bir durum olabilir mi? Canlı bomba eyleminde kendini patlatan sözde Müslüman, o patlamada ölenler yine Müslüman. Bu yürek paralayıcı manzara bize şu 3 önemli tehlike ve fitneye karşı dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor.
Biri mezhepçilik fitnesi, şuanda İslam dünyası içerisinde bizi ciddi manada yaralıyor. Şia mezhep olmaktan çıkmış adeta din gibi değerlendiriliyor. Aynı şekilde Sünnilik bazı yerlerde bakıyorsunuz adeta din gibi değerlendiriliyor. Samimi Sünni bir Müslüman, asla Sünniliği zaten din olarak görmez. Ama inanıyorum ki samimi Şii bir Müslüman da, Şiiliği din olarak görmez. Fakat bu çatışma niye? Bizim bu mezheplerin üstünde bir dinimiz var, İslam. İslam'dan başka bir şey tanımıyoruz. Müslüman olduğumuza göre Suriye'de 500 bini aşkın Müslümanı öldüren, devlet terörü estiren bir Esed'e sahip olan acaba ne adına sahip oluyor? Ben buna cevap arıyorum. Allah'ın varlığına ve birliğine inanmak, Hz. Muhammed'in (asv) O'nun kulu ve resulü olduğunu kabul etmek bizim imanımızın gereğidir. Bizim Şiilik diye bir dinimiz var mı? Bizim Sünnilik diye hatta şu tarikat bu cemaat diye bir dinimiz var mı? Elbette hayır. Öyleyse bu kinin, öfkenin, düşmanlığın sebebi ne? Niçin mezhep aidiyetimiz Müslüman kimliğimizin önüne geçiyor."
