• BIST 9915.62
  • Altın 2440.177
  • Dolar 32.4575
  • Euro 34.7559
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 22 °C
  • İzmir 21 °C

Erdem Başçı'dan enflasyon açıklaması

Erdem Başçı'dan enflasyon açıklaması
İç belirsizliğin uzun süre yüksek seyretmesi durumunda döviz kurundaki değer kayıplarının enflasyon üzerinde ek baskı oluşturma riski bulunuyor.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, "İç belirsizliğin uzun süre yüksek seyretmesi durumunda döviz kurundaki değer kayıplarının enflasyon üzerinde ek baskı oluşturma riski bulunuyor. Öte yandan böyle bir durumda toplam talep koşullarının enflasyonu düşürücü bir etkisi olacaktır. Dolayısı ile son dönemde yaşadığımız süreç, para politikasının göreli olarak daha esnek bir duruşa sahip olmasını gerekli kılıyor" dedi.

Başçı, Enflasyon Raporu tanıtımına yönelik toplantıda yaptığı sunumda, cari açığın finansmanının ağırlıklı olarak banka ve özel kesimin borçlanmalarıyla yapıldığını belirtti.

Nicel genişlemeden çıkış stratejisinin açıklandığı ilk dönemde finansal varlıklardaki yeniden fiyatlamanın büyük kısmının yaşanmış olması nedeniyle çıkış uygulamasında daha sınırlı fiyatlama hareketleri gözlemlediklerine işaret eden Başçı, "Ocak ayında başlayan süreçte daha sınırlı bir fiyat hareketi gözlendi. Özellikle Amerikan kıymetlerinde bunu gözledik.

Bu gelişme küresel para politikalarına dair belirsizlik algılamalarının kısmen hafiflediğini gösterse de önümüzdeki dönemde küresel ekonominin toparlanma hızına dair risklerin sürmesi nicel genişlemeden çıkış süreci ile para politikasının sözle yönlendirme gibi diğer bileşenlerine dair belirsizlikleri canlı tutuyor" diye konuştu. Bu gelişmelerin yurt içi belirsizliklerle birleştiğinde son dönemde finansal piyasalarda önemli bir oynaklık artışına neden olduğunu anlatan Başçı, enflasyon ve para politikasının görünümünde önemli güncellemeler yapmak durumunda kaldıklarını da kaydetti.

"Bankalar arası piyasada faiz tam olarak 7,75 seviyesinde oluştu"

Ekim Enflasyon Raporu döneminden bu yana enflasyon görünümünü etkileyen gelişmeler ve para politikası uygulamalarına da değinen Başçı, 2013 yılının son çeyreğinde, ağırlıklı olarak gıda enflasyonunun beklenenden yüksek seyretmesi ve döviz kurundaki oynaklığa bağlı olarak enflasyonun ekim ayındaki tahminlerinin üzerinde gerçekleştiğini anımsattı. Başçı, enflasyondaki bu seyrin fiyatlama davranışlarını bozmaması amacıyla para politikasındaki temkinli duruşu güçlendirdiklerini, bu kapsamda 1 ay vadeli repo ihalelerine son vererek ortalama fonlama faizinin yüzde 6,75 seviyesinin üzerinde seyretmesini sağladıklarını anlattı.

BIST bankalar arası para piyasasındaki gecelik faiz oranları yüzde 7,75 düzeyine yakın oluşacak şekilde bir likidite politikası izlediklerini belirten Başçı, "Dolayısıyla bankalar arası piyasada faiz tam olarak 7,75 seviyesinde oluştu" ifadesini kullandı.

Son Enflasyon Raporu'ndan bu yana TCMB olarak piyasaya döviz satım ihaleleri yoluyla döviz likiditesi sağlamaya devam ettiklerini ifade eden Başçı, yapılan döviz satım ihalelerini sterilize etmemeleri neticesinde finansal sistemin likidite ihtiyacının arttığını, bunun yanında sağladıkları ortalama fonlamanın vadesini de kısalttıklarını söyledi.

"Risk primi göreli olarak arttı"

Tüketici kredilerinin büyüme oranı üzerindeki etkisini hemen görmeye başladıklarını vurgulayan Başçı, "Şu anda tüketici kredilerinin büyüme hızı ticari kredilerin büyüme hızına göre daha yavaşladı. Ticari krediler kısa vadeli, tüketici kredileri uzun vadeli. Bankacılık sektöründe fonlamanın kısa vadeye kayması ve fonlama ihtiyacının artması böyle bir sonuç doğurdu" şeklinde konuştu.

Yakın dönemde yaşanan iç gelişmeler sonrasında Türkiye'nin benzer diğer ülkelerden bir miktar ayrıştığına işaret eden Başçı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bahsi geçen dönemde, benzer ekonomik koşullardaki ülkelere kıyasla Türkiye'nin hem döviz kuru, ABD doları karşısında daha çok değer kaybetti hem de risk primi göreli olarak arttı. İç belirsizliğin uzun süre yüksek seyretmesi durumunda döviz kurundaki değer kayıplarının enflasyon üzerinde ek baskı oluşturma riski bulunuyor. Öte yandan böyle bir durumda toplam talep koşullarının enflasyonu düşürücü bir etkisi olacaktır. Dolayısıyla son dönemde yaşadığımız süreç para politikasının göreli olarak daha esnek bir duruşa sahip olmasını gerekli kılıyor. Bu şartlar altında en son yaptığımız Para Politikası Kurulu toplantısında gerekli görüldüğünde devreye sokulabilecek esnek bir mekanizmanın tasarlanmasının daha uygun olacağı değerlendirmesinde bulunduk.

Bu doğrultuda, ek parasal sıkılaştırma uygulanmasını gerekli gördüğümüz günlerde, bankalar arası piyasadaki faizlerin yüzde 7,75 (marjinal fonlama oranı) yerine yüzde 9 civarında oluşmasını sağlamayı kararlaştırdık. Diğer bir ifadeyle önceki döneme göre daha esnek bir politika çerçevesi tasarlayarak olası risklerdeki gerçekleşmelere daha hızlı tepki verme imkanına sahip olduk. Son 3 aylık dönemde, para politikasındaki temkinli duruşumuz, Fed'in nicel genişleme hızını azaltması ve iç belirsizliklerin de etkisiyle faiz oranları tüm vadelerde artış gösterdi. Bunun yanında nominal faiz oranlarının enflasyon oranlarına göre daha fazla artması sonucunda 2 yıllık reel faiz oranlarında da artış gözlemledik."

"Getiri eğrisinin eğimi yataylaştı"

Getiri eğrisinin eğimine de değinen Başçı, bu eğride son dönemde yataylaşma olduğunu söyledi.

Başçı, "Kısa vadeli faizlerin uzun vadeli faizlerin üzerinde olması para politikasında güçlü bir sıkı duruş olduğu anlamına gelmektedir. Şu anda kısa vadeli faizlerle uzun vadeli faizler birbirine oldukça yakın seyrediyor. Faiz koridoru sistemi bu eğimi kısa süre içinde etkileyebilmemize olanak tanıdığından geçmişte oldukça güçlü ve etkili bir araç olarak işlev görmüştü" değerlendirmesinde bulundu.

www.istanbulhaber.com

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim