• BIST 10312.72
  • Altın 2453.016
  • Dolar 32.2206
  • Euro 34.7527
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 25 °C
  • İzmir 27 °C

Darbe filminde Hakan Fidan'a teşekkür

Darbe filminde Hakan Fidan'a teşekkür
Yapımcılığını TFT Film’in, yönetmenliğini Yasin Uslu’nun üstlendiği, gazeteci, yazar Avni Özgürel’in senaryosunu kaleme aldığı "Darbe" filmini izleyen Cumhuriyet yazarı Murat Sabuncu, filmin sonunda MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a teşekkür edildiğini yazdı.

Murat Sabuncu, yazısında “Filmde Fidan; kuru fasulyeye kaşık sallayan, suyuna ekmek banan, fakir çocukları okutan bir halk adamı olarak da gösteriliyor” ifadelerine yer verdi.

Murat Sabuncu’nun Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (1Ağustos 2015) nüshasında, “Darbe: Bir MİT güzellemesi” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Adı “darbe”... Bu bir “film”... Aslında MIT merkezli “halkla ilişkiler” çalışması ya da “bir dönemin MİT ağzından belgeseli” diyebileceğimiz görsel propaganda. Niye böyle söylüyorum? İki sebepten. Birincisi filmin sonundaki “teşekkür kısmı”... “MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a, Basın Müşaviri Nuh Yılmaz’a teşekkür ederiz” diye akıyor jenerik... İkincisi filmin yapımcısı isim; Avni Özgürel. Devletle ilişkisi “yakın olduğu” bilinen gazeteci. T24’ten Hazal Özvarış’ın sorularına “ajan değilim, olsam söylerdim” diyen isim. Aynı söyleşide “pek çok gazetecinin istihbarat tarafından nasıl kullanıldığından”, bunun karşılığında “3-5 bin lira aylık” aldıkları bilgisine de sahip olduğunu anlatıyor. Ya “istihbarat devşirilen gazetecileri nasıl kullanıyor?”... Özgürel yanıtlıyor:

“Köpürtün” deniyor, o kadar. Kötü resimler, dehşet tabloları, kara haber... İnsanların moralini bozuyorsun. “İşte Yeni Türkiye” başlığı altında bir fotoğraf, nasıl denk gelmişse Beyoğlu’nda tüm kadınlar başörtülü, tüm adamlar da sakallı. İstesen bir araya getiremezsin.

Dönelim tekrar filme. Öncelikle bir hakkın teslimi. 7 Şubat krizini merkez alan bir önceki KOZ filminin amatörlüğünde değil karşımızdaki. Oyunculuklardan metne “ikna edici”.

Ağabey-kardeş, biri asker biri PKK’li aynı çatışmada karşı karşıya geliyor. Asker olan PKK’li olanı öldürüyor, ardından intihar ediyor. Buna şahit olan komutan akan kanın durması için çalışıyor.

Hakan Fidan’ın helikopterle İmralı’ya gidişi, orada Abdullah Öcalan ile görüşmesi de gösterilmiş. Gözü taranarak giriyor Fidan, Öcalan’ın yanına ve ilk şunu duyuyor: Hoş geldin müsteşar.

İlginç bir detay. Filmde iki kişinin yüzü gösterilmiyor. Biri Öcalan diğeri Tayyip Erdoğan. Sadece sesleri var, bir sahnede de Öcalan arkadan helikopteri beklerken görülüyor.

Bu arada “cemaatçi polisler”in ele geçirdiği ifade edilen terörle mücadele şubesi polisleri, Fidan’ın değil, aslında Erdoğan’ın peşinde. Uluslararası örgütlerle işbirliği yapıp Erdoğan-Fidan görüşmesini dinliyorlar, ancak “yabancı örgüt o dinlemeyi bir cafe’de tam cemaatçilere verecekken” çantayı kapkaççılara kaptırıyor. İnsanın içinden “örgüte gel” diye bağırası geliyor.

Ardından “Oslo görüşmelerinin” sızdırılması, Fidan’ın “ifadeye çağrılması”, Erdoğan’ın ameliyatının ertelenmesi, “0002 plakalı makam aracını” Fidan’a tahsisi...

Bu kısımda “derin bilgilerin” olduğu iki sahne var. Fidan tüm MİT birimlerine “tesislerimize gireni vurun” talimatı veriyor. Bir de Oslo sızdığında Murat Karayılan’ın MİT’e ulaşarak “biz sızdırmadık” diye haber verdiği anlatılıyor. (Karayılan bunu gazetecilere “Oslo’yu cemaat sızdırdı” diye anlatmıştı.) Filmde bir diğer ilginç nokta Mezopotamya Kültür Merkezi’nin (Kürtlerin kültürel ve sanatsal anlamdaki önemli buluşma noktalarından biri) bir yöneticisinin MIT ajanı olduğuna dair sahne.

Filmde Fidan; kuru fasulyeye kaşık sallayan, suyuna ekmek banan, fakir çocukları okutan bir halk adamı olarak da gösteriliyor. Tabi burada akla gelen bir diğer soru. Fidan’ı yeniden “öne çıkarmanın- parlatmanın” sebebi ne?

Bitirirken iki önemli not. Bu film bir “devam”ı hak ediyor. Hakan Fidan’ın Erdoğan ile fikir birliğine varmadan “yoruldum” diyerek teşkilattan ayrılması. Milletvekili adayı olup, Erdoğan ile görüşerek tekrar örgüte dönmesi. Ayrılış sebebi olarak “barış konusunda” Erdoğan ile ayrı düştüğü yolundaki iddialar. Dolmabahçe mutabakatından dönüş süreci ve geçici hükümetin bugünlerde günlerdir süren Kuzey Irak bombalaması sırasında kendisinin ne yaptığı? Ve tabii “cemaat bu kadar güçlü ve yayılmış ise” istihbarat örgütünün bundan nasıl haberdar olmadığı...

Ikinci not ilgilisine. İstihbarat örgütleri sadece medyayı değil sinema endüstrisini de propaganda için kullanır. Bunu en iyi ABD’de CIA yapar. CIA’nın basın kuruluşlarıyla yakın işbirliği sayesinde “bazı istihbarat başarısızlık hikâyeleri”nin “istihbarat faaliyeti başarısı” hikâyesine dönüştüğü örnekler vardır. Meraklısı Julie lévesque’un globalresearch. ca’da yazdığı metni (Türkçesi tasep. org) okuyabilir. Darbe filmi Türkiye’de istihbarat örgütünün film endüstrisini belki ilk kez bu çapta kullanması açısından tarihe not düşecektir.

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim