• BIST 10247.75
  • Altın 2393.909
  • Dolar 32.2484
  • Euro 34.6675
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 22 °C

“Cüzzam Tedavi Edilebilir Bir Hastalıktır”

“Cüzzam Tedavi Edilebilir Bir Hastalıktır”
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.

Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Turan, Dünya Cüzzam Haftası kapsamında Cüzzam hastalığı ve tedavi yöntemlerine ilişkin önemli bilgiler verdi.

Halk arasında miskin hastalığı olarak adlandırılan Cüzzam hastalığına(Lepra) Mycobacterium leprae adı verilen bir bakterinin neden olduğunu belirterek sözlerine başlayan Doç. Dr. Hakan Turan, hastalığın başlangıcını çok sinsi ve yavaş şeklinde nitelendirdi.

Hastalığın kuluçka süresinin yani bakteri vücuda girdikten sonra hastalık oluşuncaya kadar geçen sürenin oldukça uzun olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Turan, "Ortalama bu süre 24-30 ay olarak kabul edilir. Ancak bu süre, cüzzam hastalığının çeşidine göre 20 yıla kadar uzayabilir. Bakteri vücuda girdikten sonra bakteri ile buna maruz kalmış kişinin bağışıklık sistemi arasında uzunca süren bir mücadele başlar. Bu mücadele neticesinde bakteri ile temas etmiş kişilerin yüzde 90'ı herhangi bir hastalık belirtisi oluşmadan iyileşir. Yaklaşık yüzde 10'luk bir kesimde ise hastalık bulguları oluşur" dedi.

Doç. Dr. Hakan Turan, Cüzzam hastalığının belirtileriyle ilgili, "Cüzzam, deri ve sinirleri tutmakla beraber göz, kas, kemik gibi diğer organları da tutabilmektedir. Bu tutumlara bağlı olarak deride beyaz veya bakır kırmızısı şeklinde renk değişiklikleri; yine deriden kabarık, sert, açık kahverengi yumrular oluşabilir. Bu lezyonlarda dokunma, sıcak-soğuk duyusu, ağrı duyusunun da kaybolmuş olması önemli bir özelliktir. Bu yumrular, yüz bölgesine yerleştiğinde "aslan yüzü" görüntüsü oluşturabilir. Bunun dışında sinirlerde kalınlaşmaların olması diğer bir belirtidir. Hastalığın geç dönemlerinde körlüğe kadar giden göz belirtileri, semer burun görüntüsü, kaşların dış kenarlarının dökülmesi, burun kıkırdağının tahrip olması, elde pençeleşme, parmaklarda kısalma olması, ayak tabanında yara açılması, düşük ayak gibi belirti ve bulgular da olabilmektedir" ifadelerini kullandı.

Cüzzam hastalığına yol açan bakterinin başlıca kaynağının hasta insanlar olduğunu söyleyen Turan, Cüzzamın, hastalığa karşı duyarlı kişiler ile hastayla yakın veya uzun süre temas içinde olan kişilerde oluştuğunu belirterek, kötü beslenme ve hijyenin iyi olmaması durumlarının hastalık oluşumunu kolaylaştırdığını sözlerine ekledi.

Cüzzamlı hastalarda bakterinin burun içerisine ve deri lezyonlarına yerleştiğini dile getiren Doç. Dr. Hakan Turan, bu nedenle hastalığın genellikle solunum yolundan saçılan damlacıklarla bulaştığını, bazen açık hale gelmiş cüzzam yaralarına temasla da bulaşabileceğini ifade etti.

Cüzzam hastalığının tedavi yöntemlerine ilişkin önemli bilgiler de paylaşan Doç. Dr. Turan, "Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Ülkemizde hastalığın tedavisi devlet tarafından ücretsiz olarak yapılmaktadır. Hastalıkta çoklu ilaç kullanımı tercih edilmektedir. Klinik ve laboratuvar bulgulara göre 6-24 ay boyunca tedaviye devam edilmektedir. Sinir hasarının neden olduğu bulguları tedavi etmek ve hastaları psikolojik ve sosyal yönden desteklemek oldukça önemlidir. Bakterinin kaynağı hasta insanlar olduğundan bu kaynağı kurutmak için mutlaka her hasta uygun şekilde tedavi edilmelidir. Ayrıca geç dönemde ortaya çıkan doku ve organlarda oluşan hasarın da önüne geçmek için tedavi şarttır." şeklinde konuştu.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 4 milyon Cüzzam hastası olduğunu söyleyen Doç. Dr. Hakan Turan, ülkemizde 4 bin civarında hasta bulunduğunu belirterek Düzce'de ise kayıtlı Cüzzam hastası olmadığını sözlerine ekledi.

Cüzzam hastalığının tedavisinin bilinmediği yıllarda bu hastalar için özel karantinalar uygulandığını ifade eden Doç. Dr. Hakan Turan, "Ancak belirttiğimiz gibi günümüzde Cüzzam artık tedavi edilebilir bir hastalıktır. İlk tedavileri gerçekleştirilen hastaların uygun şekilde sosyal hayatlarına devam etmelerinde sakınca yoktur. Toplum olarak bu sürece hepimizin destek olması gerekmektedir." sözleriyle açıklamalarına son verdi.

Kaynak: Haber Kaynağı
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim