• BIST 9915.62
  • Altın 2440.177
  • Dolar 32.4575
  • Euro 34.7559
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 14 °C

Cuma Namazı Mesaisi Çalışması

Cuma Namazı Mesaisi Çalışması
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Cuma günleri öğle tatilinin ibadet hürriyetini engellemeyecek şekilde kullanılabilmesi için Başbakanlık Genelgesi Taslağı...

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Cuma günleri öğle tatilinin ibadet hürriyetini engellemeyecek şekilde kullanılabilmesi için Başbakanlık Genelgesi Taslağı hazırladık. Bu hepimizin hayatımız boyunca karşı karşıya kaldığı bir zorluktu, bir güçlüktü" açıklamasına Samsun Barosu Avukatı Mustafa Remzi Toprak destek vererek, "Atatürk Cuma gününü resmi tatil ilan etmişti ancak İsmet İnönü tatili kaldırdı" dedi.

Avukat Mustafa Remzi Toprak, hafta sonu tatili ile ilgili yasal düzenlemenin tarihi geçmişine dair açıklamada bulunarak, Mustafa Kemal Atatürk tarafından çıkartılan hafta sonu tatili yasasında da Cuma gününün resmi zorunlu tatil olduğunu hatırlattı. Cuma gününün resmi tatil olması kararının ilk önce Türkiye İktisat Kongresi'nde alındığını ifade eden Avukat Toprak, "İzmir'de yapılan İzmir İktisat Kongresi olarak bilinen Türkiye İktisat Kongresi, Mustafa Kemal'in emir ve talimatı ile İktisat Vekili Mahmut Esat Bozkurt'un organizasyonunda yapılmıştır. Anadolu Ajansı bahsi geçen kongrenin "Hükümetin Delaleti" ile toplandığını duyurmuştur. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal kongre ile ilgili "memleketin hayat ve halas-ı hakikisine" dair kararlar alındığını belirtmiştir. Kongrede alınan kararlardan biri de Cuma gününün hafta tatili olması kararıdır. İzmir İktisat Kongresi kararları, Batılılar'ın Lozan görüşmelerinin durmasına neden olan kabul edilemez dayatmaları, kültürel, ideolojik, siyasi ve askeri yönden ileri sürdükleri kabul edilmesi halinde hayatiyetimizin mutlak olarak son bulacağı emperyalist taleplerine karşılık bir muhtıra, bir deklarasyon olarak yayınlanmış, kongrede alınan kararlarla vazgeçemeyeceğimiz bazı düsturlar ortaya konulmuştur. Lozan görüşmeleri kongrede alınan kararların ilanından sonra tekrar başlamıştır. Dolayısıyla Atatürk döneminde çıkartılan "Cuma tatili" yasası rastgele, yanlışlıkla, birilerinin aradan bir yasa tasarısı vermesiyle tatil olmamış, Türkiye çapında temsilcilerin bulunduğu ve dünyaya ilan edilen bir kongrede alınmış, TBMM tarafından aynen yasalaştırılmıştır. Kaldı ki Atatürk inkılapları adı altında okutulan inkılaplar arasında Cuma gününün resmi tatil yapılmasının neden okutulmadığı da bir muammadır. Cuma gününün resmi tatil olması kararı kongrede Cumhuriyetin ilanından önce alınmış fakat Cumhuriyet ilan edilmesinden 2 ay sonra Cuma günü resmi tatil ilan edilmiş, böylece Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan bir dizi inkılaptan en başta gelen inkılap olmuştur. İzmir Kongresi'nde sanayi, çiftçi ve tüccar grupları arasında oy birliği ile kabul edilen 13. maddede "Haftada bir gün istirahat müddetinin verilmesi ve hafta tatilinin Cuma günü kabulü" ibaresi mevcuttur. İzmir İktisat Kongresi'nde alınan birçok karar ya uzun müddet yasalaşmamış ya da hiç yasalaşmamış olmasına rağmen hafta tatili ile ilgili yasa TBMM'de 1 yıl içinde kanunlaşmış, haftanın Cuma gününün tatil yapılması yasal bir zorunluluğa dönüştürülmüştür" diye konuştu.

Avukat Mustafa Remzi Toprak şu bilgileri verdi:

"TBMM tarafından 02.01.1924 tarih ve 394 sayılı "Hafta Tatili Hakkında Kanun" adıyla çıkartılan yasada Cuma günü zorunlu resmi tatil" ilan edilmiştir. Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanı olduğu 11 yıllık döneminde ta ki ölümüne 3 yıl kalana kadar Cuma günleri resmi tatil olarak uygulanmıştır. Bu yasanın üzerinden 11 yıl geçtikten sonra 1935'de ani bir karar ve aniden çıkartılan bir yasa ile Pazar günü resmi tatil olmuştur. 27.05.1935'te İsmet İnönü hükümeti ani bir kararla TBMM'den yasa çıkarttırmış, Mustafa Kemal tarafından çıkartılan yasadaki "Cuma" kelimelerinin "Pazar" olarak değiştirilmesine karar verilmiştir. Resim tatil gününün belirlenmesi gibi ciddi ve hayati öneme sahip bir konu daha önce ciddi bir kongrede tartışılıp karar verilip TBMM tarafından yasallaştırılmışken, bu sefer aniden Cuma kelimelerini Pazar olarak değiştirelim deyip bu yönde yasa çıkartılıp uygulanmaya başlanması şeklinde bir usul takibi manidardır. Kaldı ki tek parti iktidarının olduğu, muhalefetin olmadığı, birkaç lehe konuşma ile müzakere edildiği dikkate alındığında bu uygulamanın ne kadar millet iradesi ile örtüştüğü de tartışılır" diye konuştu.

Avukat Toprak açıklamasını şöyle tamamladı:

"Bugün Atatürkçülük adına Cuma tatili ile ilgili aksi yönde açıklama yapanlar, doğrusu Türkiye'de Cuma gününü Atatürk'ün resmi tatil yaptığını, İsmet İnönü'nün 11 yıl sonra Cuma kelimelerini Pazar olarak değiştirmek suretiyle çıkarttırdığı bir yasa ile Cuma'nın yerine Pazar'ı tatil yaptığını tartışmamaktadır. Ya da Atatürk ilke ve inkılaplarına fanatik bir bağlılık ortaya koyup bu ilkelerin arkasına saklanarak konuşmaya çalışanlar neden bu inkılabı görmezden gelip, bu inkılabın karşısında dururlar anlamak mümkün değildir. Tatil günü ile ilgili Yahudiler'in haftalık tatil günü haftalık ibadetlerini yaptıkları "Şabbat Günü" denilen Cumartesi günü olduğu, Hristiyanların haftalık tatil gününün Tanrı'nın o gün dinlendiği inancından yola çıkarak "Rabbin Günü" olarak nitelendirdikleri Pazar günü olduğu, Müslümanların ise her hafta birlikte camide (toplanma yeri) cem olarak (toplanarak), hutbe dinleme ve namaz kılma günü olan Cuma gününü ve bu güne hazırlık günü sayılan Perşembe gününü tatil olarak kabul ettikleri tüm dünyaca kabul edilen bir realitedir. Hafta tatili meselesinin ibadetlere dair bu kısmı ayrı bir konudur. Meseleye dini inançlar yönünden yaklaşılacak olursa yüzde 98'i Müslüman olan Türkiye'de tercihin yüzde 2'ye göre yapılması ayrı bir tartışma konusudur. Türkiye'de kimin neyi niye savunduğunu bilmediği bir ortam vardır. Laiklik adına Cuma tatili konusuna karşı çıkanlarını Atatürk'ün üzerinde önemle durduğu ilk uygulamayı görmezden gelirler. Halbuki çıkartılacak yasalarda öncelikle toplum yapısı, bireylerin inanç ve ihtiyaçları ile milli manevi değerler dikkate alınmalı, toplumda kavga ve çatışma çıkartan, bireylerin iç dünyaları ile barışmayan, uygulandığında bireyleri mutlu etmeyen, fiilen uygulanmayan, bireyler ceza ile tehdit edilse bile uygulanamayan veya uygulandığında sosyal hayatta telafi edilemeyecek kalıcı hasarlara yol açan düzenlemeler yapılmamasına özen gösterilmelidir."

Kaynak: Haber Kaynağı
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim