CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Türkiye'nin sorununun başkanlık rejimi değil, parlamenter demokrasinin daha işler hale getirilmesi olduğunu söyledi.
Anayasa değişikliğinin bir kişinin keyfine göre değil, temel hak ve özgürlükleri genişletmek, demokrasiyi güçlendirmek ekseninde ele alınması gerektiğini ifade eden Tezcan, bugünün Türkiye'sinde gerçekleri yazan gazetecilerin tutsak hale getirildiğini vurguladı.
Güneydoğu'daki operasyonlara da dikkat çeken Tezcan, "Bu hendeklerle de, çatışmayla da olmaz. Devletle hesaplaşılmaz, bunu biliyoruz ama devlet de hukukun üstünlüğüne saygı göstermelidir." dedi.
Bülent Tezcan, CHP Nevşehir İl Kongresi Ticaret Borsası Konferans Salonu'nda yapılan kongre öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Tezcan, il kongrelerinin 27 Aralık 2015 Pazar günü itibariyle tamamlanacağını, 16-17 Ocak 2016 tarihleri arasında da kurultayı yapacaklarını bildirdi. 2010 yılından bu yana partide yenilenme adına reform süreci başlattıklarını kaydeden Tezcan, "Bu kapsamda siyaset tarzı, örgütlenme anlayışı, toplumla bütünleşme, çalışma tarzı çerçevesinde Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun liderliğinde çok önemli bir dönüşüm yaşıyoruz."ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin, Güneydoğu'da çok ciddi bir çatışmanın içerisinde bulunduğunu hatırlatan Tezcan, "Kuşkusuz terörün her türlüsüne karşıyız. Ülkeyi bölmek, parçalamak isteyen her türlü girişimin karşısındayız. Ancak bunu yaparken hukuk sınırları içerisinde kalmak, hukukun üstünlüğünden taviz vermemek gibi bir görevimiz vardır. Devlet bütün vatandaşlarını, hukuku, özgürlükleri korumakla yükümlüdür." diye konuştu.
'DEMOKRASİLER, HESAP VERME REJİMİDİR'
Birilerinin "Doğu'da, Güneydoğu'da silahları kimlerin yığdığı, kimlerin gözü önünde yığıldığı sorularının cevabını vermesi gerektiğini ifade eden Tezcan, şöyle konuştu: "Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendi Cumhurbaşkanlığı'nı kurtarmak ve güvence altına almak sevdasına kalkıp bölgede PKK terör örgütünün insan, silah tahkimatı yapmasına göz yumdular. Valilere çözüm sürecinde "çatışmayın, saldırmayın, müdahale etmeyin" dediğini açıkça kendisi söyledi. Çözüm süreci denen süreç, terör örgütünün tahkimat süreci haline dönüştürüldüğünü biz başından beri söyledik. "Bu süreç pazarlıkla yürümez" demiştik. Terörün sona erdirilmesi, hendeklerin kapatılması için güvenlik güçlerinin müdahale etmesi gereklidir, buna kimse karşı çıkamaz. Ancak demokrasiler hesap verme rejimidir. Silahlar gömülürken hükümet neredeydi, nerdeyse ordu gibi tahkimat yapılırken hükümet neredeydi? Onlar, günü kurtarma telaşı içerisindeydi. Cumhurbaşkanlığı seçimi olsun, istediğimizi alalım gibi sorumsuz bir tutum içerisinde oldukları ortaya çıktı. Türkiye'nin önümüzdeki süreçte mutlaka toplumsal barışı tesis etmesi gerekiyor. Bu hendeklerle de, çatışmayla da olmaz. Devletle hesaplaşılmaz, bunu biliyoruz ama devlet de hukukun üstünlüğüne saygı göstermelidir. Vatandaş için bölgeyi yaşanmaz hale getirmemelidir. Öğretmenleri çeker, okulları kapatır, insanları evinden 20-25 gün dışarı çıkamaz halde mahkum ederseniz orada devletin varlığı konusunda ciddi endişeler uyanır."
'BAŞKANLIK SORUNU YOK'
Türkiye'nin sorununun başkanlık rejimi olmadığını, demokrasi sorununun parlamenter demokrasinin daha işler hale getirilmesi ile çözüleceğini belirten Tezcan, şunları kaydetti: "Sorunun kaynağı, sorundan şikayet ediyor. Bugünkü Cumhurbaşkanı bütün yetkileri elinde toplamak istiyor. Kendi yetkilerinin anayasal sınırlarını tanımayan, bunun dışına çıkan, anayasayı ihlal eden bir Cumhurbaşkanı ile karşı karşıyayız. Anayasayı ihlal eden Cumhurbaşkanı dönüyor, Anayasa'dan şikayet ediyor. İki başlılıktan şikayet ediyorsan bunu ortadan kaldırmanın yolu kolaydır. Anayasal sınırlar içerisine çekilirsin, yetkilerinin dışına taşmazsın, sorumluluk Başbakan'dadır, hükümettedir. Sen de tarafsız olursun, sorun biter."
'ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ BİR KİŞİNİN KEYFİ İÇİN DEĞİL, TOPLUMUN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN GÜNDEME GELMELİ
Anayasa değişikliğinin temel hak ve özgürlükleri genişletmek, demokrasiyi güçlendirmek ekseninde ele alınması gerektiğini vurgulayan Tezcan, "Bir kişinin keyfini, arzularını, isteklerini, iktidar ihtiyacını gidermek için değil, toplumun özgürlük ihtiyacını gidermek için gündeme gelmelidir. Bu yönde gelecek bütün değişikliklerde var olduğumuzu, destek vereceğimizi söyledik. Anayasanın ilk dört maddesini tartışma konusu yapmayız, bir de başkanlık teklifiyle bize gelmesinler." dedi.
GERÇEĞİ YAZAN GAZETECİLERİN TUTSAK EDİLDİĞİ TÜRKİYE..
Gazetecilerin hapishanelerde tutsak alındığı bir Türkiye'de yaşadıklarını belirten Tezcan, şunları kaydetti: "Suç işleyenlerin serbest dolaştığı, suç işleyenlere övgü dizen gazetecilerin baş tacı yapıldığı, havuz medyasından zengin, yalancı bir medya imparatorluğunun teşvik edildiği ama gerçeği yazan gazetecilerin tutsak edildiği bir Türkiye yaşıyoruz. Gazetecinin tutsak olduğu bir Türkiye özgürleşemez. Düşünce özgürlüğünün olmadığı bir Türkiye özgürleşemez. 90 yıllık Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde Cumhurbaşkanı'na hakaretten bu kadar vatandaşın yargılandığı bir dönem olmamıştır. İran, Irak, Suriye, Rusya karşımızdadır. Bölgede Türkiye artık yoktur. En yakın müttefiki Obama bile "çek askerlerini Irak'tan" demeye başladı. Bir ülkenin dış politikası 5 yılda bu hale nasıl getirilir."
IŞİD İLE TELEFON GÖRÜŞMELERİ ORTAYA ÇIKTI
"İki gündür gazetelerde "İŞİD'i kimin beslediği belli" diye manşet atılıyor." diyen Tezcan, "Hangi hücrelere bu iktidarın desteğiyle nasıl örgütlendiği belli. Rabia işaretleri yaparak sokaklarda Türkiye'yi hangi hale getirdikleri belli. Şimdi telefon konuşmaları meydana çıktı. Bölgedeki askerle, komutanla, güvenlik görevlileriyle İŞİD'ciler telefonda "Sınırdan beni getir, ötekini geçir, şunu şuraya koy, araba yolla, ambulans gönder" diye konuşuyor. Şimdi ne oldu? O örgüt Diyarbakır'da bomba patlatıp 33 vatandaşı öldürmedi mi, Ankara'da bomba patlatıp 103 vatandaşımızı öldürmedi mi?" diye sordu.
Tezcan, CHP'nin misyon ve vizyonunun ise modernleşme, zenginleşme ve özgürleşme olduğunu kaydetti.
