Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları:
Başbakan yanlışta ısrar ettikçe batıyor. Yoksulluk sürekli artış gösteriyor. 76 milyonun yüzde 59'u bir başka ifadeyle 44 milyonu yoksulluk çizgisinin altında. 13 milyon ise açlık sınırının altındadır. Bu iktidar döneminde 11 yıllık sürede gelişmişliği ve hayat seviyesinin düzeldiğinin işareti değildi. BU Türkiye kaynaklarının bir başkaları tarafından sömürülerek rant ekonomisi ile akrabalar yandaşlar hanedanlar tarafından nasıl sömürüldüğünün işaretidir.
Bu aynı zamanda Türkiye üzerinde oynanacak olan büyük oyunları da senaryo halinde uygulamak demektir. Açılım denen zırva Türkiye için ihanet yolu olmuştur. Oslo'dan başlayan İmralı'da duraklayan ve Kandil'de sonuçlandırılmak istenen bu ihanet yolu güçlenerek devam etmektedir. Şimdi 2014 yılı özerklik yılı olarak ilan edilmek istenmektedir.
30 Mart’tan sonra bu talepler ayyuka çıkacaktır. Erdoğan’ın TBMM’de gece gündüz sayısal çoğunluk ile çalıştırdığı milletvekilleri çıkan yasalara ne kadar muhalefet edilse de hiç birini dikkate almayın bundan hareketle bazı yasalar çıkarılmıştır. Bunlar Türkiye’yi felakete sürüklemiştir.
Bunların hepsi neden yapılmaktadır. Bu bizi nereye götürecektir. Milli ve manevi değerlerimizin cumhuriyetimizin kazanımlarının ne hale getirildiğini görmekteyiz. Bu kadar risk altındayken bütün komşular ateş içindeyken ve Türkiye yavaş yavaş ısıtılırken Erdoğan 36 etnik unsurda neden ısrar ediyorsun. Bunların tamamını neden sayamıyorsun. Andımız'ı kaldırmak sana ne fayda sağlıyor. Türküm doğruyum çalışkanım demek seni neden rahatsız ediyor. Yaşları 7 ile 12 yaş arasındaki çocuklarımız Türküm doğruyum çalışkanım yerine ne desin? Hırsızım çalarım soyarım mı desin! Bu nasıl bir iştir! Türkiye'nin dağında toprağında ovasında şehirlerimizin parklarında kamu kurumlarının önlerinde Ne mutlu Türküm diyene diye güzel bir söz var. Neden rahatsız oluyorsun. Yerleşim isimlerinin değiştirilmesi için önce alan temizliğine mi girdin. İhanet yoluna mı girdin. Ama bunu herkes bilsin yarın da Aydın'a geliyormuş. Buradan söylüyorum. Bunun hesabını bir gün vereceksin Recep Tayyip Erdoğan.
Ne Mutlu Türküm Diyene sözünü senin ikamet ettiğin evin karşısına yazdırmazsam namerdim diyorum. Sayın Erdoğan yandaşlarına diyor ki bunlar nasıl iktidar olacak ki diyor. Benim diyor evimin önüne bunu yazacaklarmış. Sen nasıl iktidar oldunsa Cenabı Allah'ın büyük bir lütfuyla Milliyetçi Harekete de iktidar nasip olacaktır. Sizin uygulamalarınızın başından itibaren milli devlete üniter yapımıza 1000 yıllık kardeşliğimize zarar veren ne kadar yasa varsa iktidarımızın ilk üç ayında alayı silinecektir. Sayın Erdoğan o günleri de göreceksin. Ya yüce divana gitmek ya da kalkıp Türkiye'de kaçman çok yakındır.
17 Aralık bir dönüm noktasıdır. 41 kişi tutuklandı. Belediye başkanı var Halk Bankası genel müdürü var dört tane bakanın oğlu var... Bunların arasında İran'dan gelme ne idüğü belirsiz bir adam var. Bunların hepsi Türkiye'yi soymak için çeteleşmişler. Bunların tutuklanması tam 74 gün sürdü. Hepsi tahliye edildi. Şimdi kalkmışlar 7 aydan beri yargıtaya gerekçe yazılmadığı için cezaevinde bulunan ve beş yıllık süreden dolayı tahliye edilen insanların çektiği eziyetlerin binde birini çekmediler...
Erdoğan bu yolsuzluk olayı sanki yokmuş ve hepsi iftira imiş ve arkasında da bazı paralel devlet bazı alçaklar bazı haşhaşiler inlerde saklananlar var gibi vesaire vesaire Başbakan'a yakışmayan üsluplarla kendisini kurtarmaya çalışmaktadır. Üslubu kabalaşmış ve ne yapacağını düşünen bir Başbakan var. TOKİ'nin imkanıyla taşımalı mitingler yapıyor.
Bir gün var ki o günü unutmamak lazımdır. O da şudur. Yolsuzluk ve rüşvet olayı 17 Aralık 6.30 ile 7.30 arasında olunca... Saat 8'den sonra bir Baba-oğul konuşması var. Bu çok iğrençtir rezalettir. Allah vere de doğru çıkmaya. Başbakan bu montajdır diyor. Kararlılıkla söylüyorum. Keşke montaj olsa. Böyle bir rezalet Türkiye cumhuriyeti devletinin başbakanına ait olamaz.
