• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 11 °C
  • İzmir 14 °C

Kıbrıs’ta çözümün rengi Tatar’la değişiyor

Kıbrıs’ta çözümün rengi Tatar’la değişiyor
Doğu Akdeniz gerilimi gölgesinde KKTC’nin yeni Cumhurbaşkanı olan Ersin Tatar’ın zaferi, 52 yıldır süren müzakerelerde bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Hem KKTC hem de Türk yetkililer artık federasyondan ziyade iki devletli bir çözüm istedikleri sinyali veriyor.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) Ulusal Birlik Partisi (UBP) adayı Ersin Tatar’ın oyların yüzde 51,69’unu alarak cumhurbaşkanı seçilmiş olması, birçok uzmana ve Kıbrıs basınına göre, uzun yıllardır devam eden Kıbrıs müzakerelerinde köklü değişimlere yol açacak.

Seçim zaferi dünya basınında Kıbrıs meselesinde bir dönüm noktası olarak değerlendirilen Tatar, Kıbrıs’ta federasyon modelinin bir umut olmaktan çıktığını, egemen eşitlik temelinde kurulacak, komşu iki devlet modelinin görüşülmesini savunuyor. Türk yetkililer ve uzmanlar da federasyon söyleminden uzaklaşan ve iki devletli çözüm sistemini destekleyen açıklamalar yapmaya başladı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin konuya ilişkin tutumunu belli ederek “Federasyon için artık biz ucu açık, sonuç alınmayacak bir maceraya giremeyiz. Sonuç alıcı bir müzakereyi gerçekleştirmemiz gerekir” demiş ve diğer seçeneklerin de öncelikli ele alınması gerektiğini söylemişti. Öte yandan 46 yıldır kapalı olan “Hayalet Şehir” Maraş’ın bir kısmının kullanıma açılması da uzmanlara göre Türk ve KKTC taraflarının 52 yıldır süren müzakerelerde tavrının değiştiğine ilişkin bir sinyal olarak değerlendiriliyor.

Deniz Hukuku ve Kıbrıs konularında kitapları da bulunan saygın hukuk profesörü Haluk Kabaalioğlu, dün Hürriyet Daily News’e verdiği demeçte “İki devlet formülünün artık ada için tek seçenek olduğunu, konfederasyon seçeneğinin bu çözümün ardından düşünülebileceğini” belirtiyor. Kabaalioğlu yeni nesillerin Kıbrıs’ın tarihini bilmediğini belirterek GKRY’nin eski lideri Glafk os Clerides’in bile “My Deposition” adlı anılarının yer aldığı kitapta “KKTC lideri Rauf Denktaş’la birçok kez anlaşmaya varıldığını ancak Rum kesiminin bu çözümleri her zaman reddettiğini” söylediğini hatırlatıyor.

Kabaalioğlu 2017’de Crans Montana görüşmelerinde Kıbrıs Türkleri’nin çok çaba sarfettiğini ancak Annan Planı da dahil son 50 yıldır tüm çözüm önerilerinin reddedildiğini vurgulayarak, “Artık iki toplumlu bir federasyon fikri tamamen ölmüştür. Nihayetinde geriye kalan tek seçeneğin iki devlet formülü olduğu daha da netleşiyor” ifadelerini kullanıyor.

Doğu Akdeniz gazı ve Kıbrıs meselesi iç içe

Doğu Akdeniz’de doğalgaz keşfi yapılması ise uluslararası toplum tarafından henüz tanınmayan KKTC’nin doğal zenginlikler üzerindeki haklarını meselenin önemli bir parçası haline getirmiş oldu. KKTC ada etrafındaki ruhsat sahalarında hidrokarbon arama faaliyetleri için Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na lisans vermişti. Yeni Cumhurbaşkanı Tatar, Başbakan koltuğundayken Associated Press’e verdiği demeçte “Kıbrıslı Rumlar ülkenin karasularını ve sondaj haklarını bizimle paylaşmayı kabul ederse, petrol ve doğalgaz arayışından kaynaklanan gerginlikler azalacaktır” demişti. Tarat bu konuda anlaşılması uzlaşının Kıbrıs sorunun çözümünde ve Rum-Türk dostluğunun sağlanmasında “katalizör” görevi göreceği değerlendirmesini yapmıştı.

Gelişmelere paralel dün Oruç Reis’in hidrokarbon arama faaliyetlerini 27 Ekim’e uzatan Navtex sonrası, Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis, GKRY Cumhurbaşkanı Nicos Anastasiades ve Mısır Devlet Başkanı Abdel Fattah El-Sisi ile yaptığı zirve sonrası Ankara’yı “bariz şekilde uluslararası hukuku ihlal etmekle” suçladı. Üç liderin ortak yayınladığı ve benzer bir dil kullanılan bildiriye Türk Dışişleri’nden yanıt gecikmedi. Açıklamada "Kıbrıs Rum Kesimi'nde düzenlenen Mısır-Yunanistan- GKRY zirvesi sonunda yayımlanan ve bu üçlünün önceki toplantılarından da artık alışılageldiği üzere, ülkemize karşı mesnetsiz itham ve iddialar içeren bildiriyi bütünüyle reddediyoruz." ifadesi kullanıldı.

Rakamlarla KKTC ekonomisi

Tipik bir ada ekonomisine sahip olan KKTC, yeterli doğal kaynaklara sahip olmaması nedeniyle ihtiyaçlarının büyük bir bölümünü diğer ülkelerden - başlıca da Türkiye’den - karşılıyor ve 1,5 milyar dolardan fazla dış ticaret açığı veriyor. Kıbrıs Türk Ticaret Odası verilerine göre 2019 yılında KKTC’nin GSYH’si yüzde 0,2 büyüyerek 21,39 milyar dolar oldu. 2018 yılında 1,82 milyar dolar olan toplam ithalat, 2019 yılında yüzde 12,7 düşüşle yaklaşık 1,59 milyar dolara geriledi. 170 milyon dolarla yakıt KKTC’nin en büyük ithalat kalemiyken, taşıt 118 milyon dolarla ikinci büyük ithalat kalemi. Konfeksiyon, inşaat demiri, alkollü içki, ilaç, hayvan yemi ve telefon cihazları da ülkenin önemli ithalat kalemleri. 2018 yılında 100,9 milyon dolar olan ihracat ise, 2019 yılında başta süt ürünleri üretimindeki düşüşe bağlı olarak yüzde 14,2 düşüşle 86,6 milyon dolara geriledi. Yaklaşık 40 milyon dolarlık süt ürünleri ihracatı, KKTC’nin en büyük ihracat kalemi.

Çözüme en yaklaşılan nokta Annan Planı'ydı

Birleşmiş Milletler nezdinde 52 yıldır devam etmekte olan Kıbrıs müzakerelerinde çözüme en yaklaşılan nokta Annan Planı’ydı. 2002 yılında dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın tarafların anlaşamadığı noktaları tamamlayarak kendi adını verdiği nihai belgeye “Kıbrıs Sorununa Kapsamlı Çözüm Temeli” adı verilmişti. Plana göre yeni ortaklık iki kesimli olacak, iki taraf birbirinin ayrı kimliği ve bütünlüğünü tanıyacak, kurucu devletler kendi alanlarında yetkilerine egemence kullanacak ve federal hükümet tarafların yetki ve işlevlerine karışamayacağı gibi hususlar da planda olacaktı. 24 Nisan 2004’te gerçekleşen referandumda Kıbrıs Türk tarafı yüzde 64,91 ile plana evet derken, Rum halkının yüzde 75,83’ü bu plana hayır dedi. Referandumun hemen sonrasında ise 1 Mayıs 2004’te Güney Kıbrıs Rum Kesimi, adadaki diğer ortak KKTC yok sayılarak “Kıbrıs Cumhuriyeti” altında AB’ye tam üye yapıldı.

Altın pasaport skandalında Rum liderden “İstifa ederim” çıkışı

Doğu Akdeniz gerilimi ve Kıbrıs’taki seçimlere paralel, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde (GKRY) başka bir skandal patlak verdi. Geçtiğimiz günlerde Al Jazeera televizyonu Güney Kıbrıslı bazı yetkilileri yasa dışı faaliyetlerde bulunan bazı yabancılara “altın pasaport” programı kapsamında pasaport vermeye çalışırken görüntüledi. Al Jazeera haberinin ardından GKRY geçen hafta yatırımcılar için başlatılan programı askıya aldıklarını açıkladı. GKRY lideri Nikos Anastasiadis, GKRY Meclis Başkanı, AKEL partisinden bir vekil ve bir avukatın sabıkalı bir yabancıya pasaport sattığını gösteren skandal videoya ilişkin dün ilk kez konuştu ve “Konuyla ilgisi kanıtlanırsa istifa edeceğini” duyurdu. Rum liderin açıklamasıyla aynı gün, Avrupa Komisyonu da Malta’yla birlikte Güney Kıbrıs hakkında vatandaşlık sattıkları altın pasaport şeması nedeniyle yasal işlem başlattığını duyurdu. Program kapsamında Malta’ya 1 milyon Euro, Güney Kıbrıs’a 2 milyon Euro yatırım yapan varlıklı yabancılara vatandaşlık veriliyordu ancak Komisyonun 2019 tarihli bir raporunda şemanın suistimale açık olduğu ve para aklama ve organize suç faaliyetlerine yönelik risk oluşturduğu belirtilmişti. Komisyondan dün yapılan açıklamada, “iki AB üyesinin ülkeyle ‘gerçek bir bağı olmaksızın’ AB vatandaşlığı veriliyor olması nedeniyle” bu kararın alındığı belirtildi. Altın pasaport için ikamet şartı aranmıyordu. AB Değerler ve Şeffaflık Komiseri Vera Jourova, konuya ilişkin açıklamasında “AB’nin rüşvet ve kara para aklamayla mücadelesinde zayıf bir halka olamaz” ifadelerini kullandı. Komisyon benzer bir programı olan Bulgaristan’a da konuyla ilgili endişelerin dile getirildiği bir mektup gönderildiğini bildirdi.

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim