• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 16 °C

Egemen Bağış: “Birleşmiş Milletler insanlığın ihtiyaçlarına artık cevap veremiyor”

Egemen Bağış: “Birleşmiş Milletler insanlığın ihtiyaçlarına artık cevap veremiyor”
Eski AB Bakanı Egemen Bağış karmaşıklık ve öngörülemezlik çağının yaşandığını söyleyerek, "Soğuk Savaş'ın bir ürünü olan Birleşmiş Milletler'in...

Eski AB Bakanı Egemen Bağış karmaşıklık ve öngörülemezlik çağının yaşandığını söyleyerek, "Soğuk Savaş'ın bir ürünü olan Birleşmiş Milletler'in mevcut sisteminin insanlığın ihtiyaçlarına cevap vermede artık yeterli olmadığı bir sır değildir" dedi.

Eski AB Bakanı Egemen Bağış, Yunanistan'ın Selanik şehrinde düzenlenen Selanik Zirvesi'ne konuşmacı olarak katıldı. Konuşmasında Türk dış politikası ve çevre ülkelerle olan ilişkiler hakkında bilgi veren Bağış, karmaşıklık ve öngörülemezlik çağının yaşandığını söyleyerek, "Soğuk Savaş'ın bir ürünü olan Birleşmiş Milletler'in (BM) mevcut sisteminin insanlığın ihtiyaçlarına cevap vermede artık yeterli olmadığı bir sır değildir" dedi. Bağış bu sebeple Türkiye'nin "Dünya beşten büyüktür" fikrini desteklediğini söyleyerek, "BM ve BM Güvenlik Konseyi sisteminin reforme edilmesi için önemle ve acilen çağrıda bulunuyoruz" ifadesini kullandı.

"Coğrafyamız güçlü olmamızı gerektiriyor"

Türkiye'nin Avrupalılar aksine hayli değişken bir coğrafyada, birden fazla zorluğun merkez üssünde olduğuna işaret ederek, "Böyle bir coğrafya, Türkiye'nin güçlü, dayanıklı ve aktif olmasını gerektirmektedir. Bu, aynı zamanda bölgemizdeki barış ve istikrar için de kilit öneme sahiptir. Öte yandan, bu coğrafyanın barış ve istikrar içinde bulunmasının Türkiye'nin refahı için de hayati öneminin bulunduğu aşikârdır. Yani burada karşılıklı bir yarar söz konusudur. İşte bu nedenle, Türkiye, kuruluşundan bu yana "Yurtta Barış, Dünyada Barış" vecizesiyle ilkeli bir dış politika izlemektedir" dedi.

"Türkiye aktif bir dış politika sergiliyor"

Türkiye'nin girişimci ve insani dış politika izlediğini söyleyen Bağış, "Dış politikamız, pasif bir duruş benimsemek yerine, bölgemiz ve ötesinde barış ve istikrarı teşvik etmek için inisiyatif alıp harekete geçmeyi öngörüyor. Bu bağlamda, arabuluculuk çabalarımıza ve çatışmaların barışçıl çözümüne ek olarak, kapsayıcı diyalog ve işbirliği platformları oluşturmak için çok taraflı bölgesel mekanizmalar geliştirdik. Ayrıca, coğrafya, ırk, din veya kültürden bağımsız olarak, insan odaklı bir dış politika izliyoruz. Örneğin, Türkiye'nin Somali'nin güvenlik güçlerinin yapılandırılmasına yardım ettiğini görebilirsiniz; Türkiye'yi Afganistan'da, bu ülkenin güvenliğini ve istikrarını aktif olarak sağlayan NATO'nun bir parçası olarak görebilirsiniz; Türkiye'nin komşu Irak'ın yeniden yapılandırılmasına en fazla katkı sağlayan ülke olarak görebilirsiniz; Türkiye'yi Bangladeş'te Myanmar'dan göçe zorlanmış insanlara yardım sağlarken görebilirsiniz veya Türkiye'yi Haiti'deki deprem mağdurları için sağladığı yardım çabalarıyla görebilirsiniz. Suriye'ye gelince, şu anda Türkiye'de 3,5 milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yapıyoruz. Suriyeli misafirler için ulusal kaynaklarımızdan harcadığımız tutar 33 milyar doları aştı. Çünkü biz, mevcut sınamaları küresel sorunlara dönüşmeden önce köklerinde çözmenin yegâne yolunun bu olduğuna inanıyoruz" açıklamasında bulundu.

"Türkiye Balkanların istikrarı için çalışıyor"

Türkiye'nin yüzyıllar içinde Balkanların doğal bir parçası haline geldiğini söyleyen Egemen Bağış, "Ayrıca, Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesi, NATO, OECD, AGİT'in uzun zamandır üyesi ve AB'ye aday ülke olan Türkiye, Batı'nın ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır. Balkanlara ilişkin vizyonumuz, Batılı ortaklarımızın vizyonuyla tam bir uyum içindedir. Tüm Balkan ülkelerinin Avrupa-Atlantik kurumlarıyla entegrasyonunu tam ve aktif olarak destekliyoruz. Bu bağlamda, Prespa Anlaşması'nı isim sorununun çözümünde önemli bir adım olarak görüyoruz. Sırbistan-Kosova ilişkilerinin normalleşmesinin Balkanlar'ın istikrarı açısından kilit önem taşıdığına inanarak, Belgrad-Priştine Diyaloğuna tam destek veriyoruz. Yine, Bosna-Hersek'in birliği, toprak bütünlüğü ve istikrarını ve AB ve NATO ile bütünleşmesini kuvvetle destekliyoruz. Buna rağmen, çeşitli çevreler ve en önemlisi, bazı ortaklarımız, Türkiye'yi Balkanlar'da sözde "istikrarsızlaştırıcı unsur" olarak tanımlamak için çok çaba sarf ediyorlar. Bu gayretler, başka amaçlara veya çıkarlara hizmet etmiyorsa, asılsız ve mantıksızdır" ifadelerini kullandı.

"Suriye'de barış için her türlü çabayı sarf ediyoruz"

Türkiye'nin refah ve demokratik bir Suriye ve Irak görmekten diğer tüm ülkelerden daha mutlu olacağını ifade eden Bağış, "Türkiye, Suriye'deki devam eden çatışma ve Irak'taki parçalanma nedeniyle çok mustarip oldu. Bu ülkelerdeki krizden kaynaklanan tehditler, ulusal güvenliğimize doğrudan tehdit oluşturmaktadır. İşte bu yüzden Suriye'de daha fazla kan dökülmesini engellemek için ortak çabalara öncülük etmek ve güney bölgelerimizde uzun vadeli barış ve istikrarı sağlayacak siyasi bir çözüm bulmak için her türlü çabayı sarf ediyoruz. Bu bağlamda, İdlib'e ilişkin Soçi Anlaşması'nın yeni bir devasa göç akışı da dâhil olmak üzere trajedileri önleyen gerçek bir başarı olduğunu düşünüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

"Kıbrıs'ta kalıcı bir çözüme inanıyoruz"

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Kıbrıs meselesi, karşı karşıya bulunduğu sınamaların merkezinde yer aldığını söyleyen Bağış, "Türkiye, soruna adil, uygulanabilir ve kalıcı bir çözüm bulmak için ortak çabalara katkıda bulunmak maksadıyla güçlü bir irade ve kararlılıkla Crans Montana toplantılarına iştirak etti. Türkiye'nin ve Kıbrıslı Türklerin sergilediği olumlu yaklaşım ve kararlılık, uluslararası toplumun neredeyse tamamı tarafından kabul edildi. Ne yazık ki Crans Montana toplantıları, 2008 yılında başlatılan müzakere sürecinin sonuçsuz bir şekilde nihayete ermesiyle kapandı. Türkiye, Kıbrıs'ta diyalog ve diplomasi yoluyla, müzakere edilmiş bir çözümle Kıbrıs'ta adil, uygulanabilir ve kalıcı bir çözüm sağlanabileceğine inanmaya devam ediyor. Bu yüzden, Türkiye ve Yunanistan'ın bu yönde çalışmaya devam etmesi gerektiğini savunuyoruz. Bu aynı zamanda adanın hidrokarbon kaynaklarının istifadesi konusu için de geçerlidir. Kıbrıslı Türkleri adada dışlamak ve izole etmek amacıyla tek taraflı faaliyetlerde ısrar etmek, bölgemizle ilgili uzun vadeli olumlu beklentiler açısından olumlu sonuçlar doğurmayacaktır" diye konuştu.

"Yunanistan ile ortak bir tarihimiz var"

Türkiye ve Yunanistan'ın, bölgede kilit rol oynayan iki komşu ülke olduğuna değinen Bağış, "Ortak bir tarihimiz var, ama daha önemlisi ortak bir geleceğimiz var. Bir gecede çözülemeyecek uzun süredir devam eden ve önemli sorunların olduğu doğrudur. Yine de umutsuzluğa yer vermemeliyiz. Diyalog yoluyla sorunların çözümüne odaklanmaya ihtiyacımız var. Üst düzey karşılıklı siyasi temaslar yoluyla, diyalog kanallarının açık tutulmasına devam etmeliyiz. Bu bağlamda, 65 yıllık bir aradan sonra ilk kez Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Aralık 2017 tarihinde Yunanistan'a gerçekleştirilen Resmi ziyaret, ilişkilerimizde önemli bir kilometre taşıydı. Bu ziyaretle ulaşılan ivmeyi korumak önemlidir" tespitinde bulundu.

Bağış, soru cevap kısmında Türkiye'nin doğu ve batı arasında olduğu kadar kuzey ve güney arasında bir köprü olduğunu ve Akdeniz'deki enerji kaynaklarının dünya piyasalarına açılabilmesi için Türkiye'nin önemini anlattı.

Kaynak: Haber Kaynağı
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim