• BIST 9050.24
  • Altın 2297.773
  • Dolar 32.3261
  • Euro 35.0684
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 26 °C

Antarktika’dan getirilen bitki türleri Niğde’de koruma altında

Antarktika’dan getirilen bitki türleri Niğde’de koruma altında
Antarktika'dan getirilen bitkiler, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesinde çoğaltılarak inceleniyor.

Antarktika'dan getirilen bitkiler, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesinde çoğaltılarak inceleniyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, İstanbul Teknik Üniversitesi Kutup Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi koordinesinde gerçekleşen 3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi ekibinde yer alan Prof. Dr. Sedat Serçe, Antarktika'daki bitki türlerini örnekledi. Yüzde 99'unun buzullarla çevrili olduğu, dünyanın en kurak yeri olan Antarktika'da sadece iki tür bitki zor koşullara rağmen yaşam buluyor. Kıtanın 7 değişik bölgesinden örneklenen ve Niğde'de koruma altına alınan bu bitki türleri, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi laboratuarlarında incelenerek çoğaltılıyor. Zor koşullara karşı dayanıklılığı incelenen Antarktik saç çimi ve Antarktik inci çayından elde edilecek verilerle Türkiye'de bulunan bitki türlerinin de zor koşullara karşı daha dayanıklı hale getirilmesi hedefleniyor. Bitkilerin genom büyüklüklerinin tespiti, Anadolu'da bulunan yakın türleri ile farklılıklarının ortaya konulmasının amaçlandığı çalışmada bitkilerin genel yapılarının Anadolu'da bulunan akrabalarıyla ne kadar benzer, ne kadar farklı olduğu da tespit edilecek.

Seferdeki görevinin Antarktika'daki bitki türlerini örneklemek olduğunu belirten Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Serçe, "3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi kapsamında örneklediğimiz bitkileri hem tohum, hem bitki hem de normal doku şeklinde getirdik ve şuanda üniversitemizde bunları koruma altında muhafaza ediyoruz. Örneklerimiz gerçekten çok kıymetli, çünkü Antarktika çok geniş bir kıta ve Türkiye'nin yaklaşık 17 kat büyüklüğünde fakat bunun yüzde 99'u buzlarla çevrili. Sadece Antarktika yarımadası dediğimiz Güney Amerika'ya uzanan bölmede bazen yaz aylarında karla kaplı olmayan alanlar oluyor. Bitki popülasyonunu da oradaki koşullar her ne kadar ekstremde olsa karla kaplı olmayan bu alanlarda yaşayabiliyorlar. Biz bitki popülasyonlarının bulunduğu bu büyük bölgeyi örnekleme imkanımız oldu. Zaten tüm Antarktika'da sadece iki bitki var, biz her iki bitki türünü de Antarktika'nın bitkilerinin bulunduğu alanın 7 değişik bölgesinden örnekleyerek ülkemize getirmiş olduk" dedi.

Prof. Dr. Serçe, "Bulmayı ümit ettiğimiz şey bu bitkilerin nasıl olup da Antarktika gibi çok ekstrem koşullarda hayatlarını sürdürebildikleri. Öncelikle sıcaklık çok düşük sıcaklıklara kadar gerileyebiliyor, gün uzunluğu çok büyük bir şekilde değişim gösteriyor. Antarktik çemberin içinde 24 saat gece, 24 saat gün uzunluğu olduğu oluyor. Başka bir konu da bu bitkilerin sürekli tuzlu su, denize çok yakın yaşadıkları için sürekli denizden gelen tuz stresine de maruz kalıyorlar. Kısacık bir alanda sıcaklık, gün uzunluğu, tuz stresi, ona bağlı olarak kuraklık gibi önemli stres koşullarıyla karşı karşıya kalıyorlar ama bu her iki bitki türleri de o kıtada yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Biz bunun nedenlerini araştırmak istiyoruz" diye konuştu.

Amaçlarının tarımsal üretimin en önemli sorunu olan bitkileri stres koşullarına daha dayanıklı hale getirmek olduğunu da belirten Serçe, "Tarımsal üretimin en önemli sorunlarından birisi biyotik ve abiyotik stres koşulları. Küresel ısınma yüzünden gelecek 50 yılda 2 derece yükselebilir sıcaklık diyoruz, oysa Antarktika'daki koşulları düşünürsek çok daha fazla ekstrem koşullar görüyoruz. Şimdi bu bitkiler sahip olduğu mekanizmalarla bu stres koşullarına dayanıklılık gösterebildiklerine göre acaba bu mekanizmalar nasıl çalışıyor ki bu bitkiler orada dayanıklı olabiliyor diye temel bilimsel araştırmalar yapmayı hedefliyoruz. Bu çim bitkisinin yakın akrabaları ülkemizde de var ama onlar bu kadar dayanıklı değiller. Mekanizma olarak bu çim bitkisi ile ülkemizdeki ne bakımdan farklılık gösteriyor, bu farklılıkları tespit edebilirsek buradan bilgi üretme şansımız oluyor. Bu bilgiyle de bu mekanizmayı manipüle edip kendi kültür bitkilerimizi dayanıklı hale getirebiliriz diye ümit ediyoruz" dedi.

Kaynak: Haber Kaynağı
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim