Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Türkiye ekonomisinin 2002-2012 döneminde ortalama yüzde 5 reel büyüme sağladığını belirterek, "Türkiye, 230 milyar dolarlık bir ekonomiden, bu yıl itibariyle 800 milyar doları aşan bir ekonomik büyüklüğe ulaştı, kişi başına gelirimiz 3 bin 500 dolardan 10 bin 500 dolara yükseldi, ihracatımız 4 kat arttı" dedi.
Yılmaz, ATO Congresium'da Ankara Kalkınma Ajansı tarafından üçüncüsü düzenlenen "Proje Pazarı" etkinliğine katıldı.
Türkiye'nin son 10 yılda ekonomik ve sosyal anlamda çok önemli mesafe kaydettiğini söyleyen Yılmaz, "Ekonomimiz 2002-2012 döneminde ortalama yüzde 5 reel büyüme sağladı. Türkiye, 230 milyar dolarlık bir ekonomiden, bu yıl itibariyle 800 milyar doları aşan bir ekonomik büyüklüğe ulaştı. Kişi başına gelirimiz 3 bin 500 dolardan 10 bin 500 dolara yükseldi. İhracatımız 4 kat arttı" diye konuştu.
Yılmaz, 10 yıl önce Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranının yüzde 0,53 olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:
"Geçen süre içerisinde milli gelirimiz çok ciddi şekilde arttı. Milli gelirimize oranla da Ar-Ge harcamalarımız 0,53'ten 0,92'ye kadar yükseldi, kritik eşik olan yüzde 1'lere yaklaşmış durumdayız. Ar-Ge harcamaları için de özel sektörün payının arttığını görüyoruz. 10 sene önce o yaptığımız düşük Ar-Ge içinde özel sektörün payı sadece yüzde 20 civarındaydı. En son hesaplamalarımızda bu yüzde 45'lere kadar ulaşmış durumda. Burada da kritik faktör özel sektörün Ar-Ge katkısı. Dünyada en önemli unsurlardan biri toplam Ar-Ge içinde özel sektör payıdır ve ideal olan rakam da 3'te 2'dir. Önümüzdeki yıllarda inşallah Ar-Ge içerisinde özel sektör payını yüzde 45'lerden 65'lere çıkartırız."
Cumhuriyetin 100. kuruluş yıl dönümüne çok farklı bir kalkınmışlık seviyesiyle girmek istediklerini belirten Bakan Yılmaz, şöyle konuştu:
"2023'e çok daha kalkınmış bir ülke olarak girmek istiyoruz. Bunun için ihracatımızı 500 milyar dolara çıkarmak, milli gelirimiz 2 trilyon dolara ulaştırmak, kişi başına gelirimizi 25 bin dolara yükseltmek istiyoruz. Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranını yüzde 3'lere çıkarmak istiyoruz."
Yılmaz, Türkiye'nin hedeflerine ulaşmak için etkili stratejilerle yola devam edeceklerini dile getirerek, Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın, TBMM'de kabul edildiğini anımsattı. Yılmaz, "10 binden fazla insanımız bu Plana katkıda bulundu. 2023 vizyonumuzun ilk 5 yıllık dilimini daha detaylı hale getirmeye gayret ettik" dedi.
Türkiye'nin doğal kaynak zengini bir ülke olmadığını ifade eden Yılmaz, sadece enerjiye geçen yıl ödenen faturanın 60 milyar dolar olduğunu belirtti.
Kalkınma stratejilerine değinen Yılmaz, "Daha nitelikli, daha becerikli, daha donanımlı bir insan gücü, öz güveni daha yüksek, daha iyi yardımlaşan, sosyal sermaye ve güven oluşturan, yenilik yapan, yeni fikirler ortaya koyan, bunları hayata geçirebilen bir toplum. Kalkınma stratejimizin özünü bu beşeri sermaye ve insanımız oluşturuyor" diye konuştu.
"Bilgi temelli kalkınma süreci..."
Bakan Yılmaz, yeniliklerin, demokratik standartları yüksek ülkelerde yeşereceğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Fikir hürriyetinin olduğu, her kesimin fikrini özgürce ifade edebildiği, şiddet uygulamadan, karşısındakine hakaret etmeden fikirleri ortaya koyabilen, o fikirler etrafında tartışmalar yapabilen toplumlarda yenilikçilik ortaya çıkar. Demokrasi sadece siyasi bir hadise değildir. Bilgiye dayalı bir toplum olacaksak, bilgi temelli bir kalkınma süreci yaşayacaksak, demokrasi, tartışma kültürü, fikir özgürlüğü, bunlar olmazsa olmaz unsurlarımız. Yeniliğin gelişmesi için farklılıklara tahammül eden bir toplum olmamız lazım. Değişik kökenlerden, değişik inançlardan, değişik yaşam tarzlarından insanların aynı ortamı hoşgörü içerisinde paylaşabildiği bir toplumsal kültürel ortam, yenilikçilik için olmazsa olmaz unsurlardan biri. Herkesin birbirine benzediği bir yerde yenilik olacağına inanmıyorum.
Herkesin tornadan çıkmış bir yaşam tarzına, bir bakış açısına sahip olduğu bir yerde yeniliği de çok beklememek gerekir. Üniformaları içinde bir toplum düşünün, böyle ortamda ne yenilik ne de yeniliğin bilgiye dönüşümü olur. Yeniliğin farklı kültürel ve sosyal kodlarını hep birlikte sağlamak durumundayız."
Yerelde etkileşimin artması gerektiğine işaret eden Yılmaz, şunları kaydetti:
"Kalkınma ajansları görünen yüzüyle projelere mali destek veren kurumlar olarak algılanıyor. Bana göre kalkınma ajanslarının yerelde değişik aktörleri bir araya getirme, ağ oluşturma, ortak hedefler belirleme, stratejiler geliştirme, analizler yapma, bilgiler ortaya koyma, yenilikler için uygun ortam oluşturma boyutunun çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Kalkınma ajanslarımızın asıl katkısı, sağladığı fayda buralarda."
Türkiye'nin 2023 hedefleri doğrultusunda, bütün yörelerin potansiyelini harekete geçirmeleri gerektiğini ifade eden Yılmaz, "Ankara'nın da Hakkari'nin de Samsun'un da Edirne'nin de kalkınma ajansına ihtiyacı var. Bütün bölgelerimizin daha ileri gitmesi, rekabet gücünü daha da üst seviyede kullanmamız gerekiyor" dedi.
Başkentin aynı zamanda çok önemli ekonomik, sosyal ve kültürel merkez olduğunu belirten Yılmaz, Ankara'yı küresel rekabet ortamında daha da ileriye taşımaları gerektiğini söyledi. Yılmaz, sosyal göstergelerde en üst sırada olan Ankara'nın, bu potansiyelinin daha fazla katma değere dönüştürülmesi gerektiğine işaret etti.
Yılmaz, bugüne kadar Ankara Kalkınma Ajansına gelen 1025 projeden 284'üne mali ve teknik destek sağlandığını bildirdi.
Bu tür toplantıların, girişimcilik ve yenilikçilik konularında toplumsal farkındalığı oluşturma açısından önemine değinen Yılmaz, "Toplum önüne başka alanlardan birtakım kahramanlar çıkarmak yerine girişimcilik ve yenilikçilik alanında kahramanlar çıkarmamız gerekiyor. Çocuklarımıza, gençlerimize örnek gösterebileceğimiz yaşamlar ortaya koymamız gerekiyor" dedi.
Etkinliğe, ATO Başkanı Salih Bezci ve ASO Başkanı Nurettin Özdebir de katıldı.
Açılış konuşmalarının ardından Bakan Yılmaz, projelerin sergilendiği salonu gezdi, proje sahipleriyle sohbet etti.
