Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Çizgi Ötesi Topluluğu tarafından Osmanlı Tarihi ve Tasavvuf konferansı Eğitim Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleşti.

Yazar Mümin Munis'un konuşmacı olarak katıldığı Osmanlı padişahlarından hemen hepsinin kuruluşundan yıkılışına kadar bakıldığında, her dönem mutasavvıflarla iç içe olduğunu ifade etti. Munis, "Mutasavvıfların bu yönünden çok istifade etmişlerdir. Padişahlar da istifade etmişlerdir. Osmanlı padişahları açısından özellikle baktığımız zaman Osmanlı toplumu da zaten böyle bir toplumdur. Ancak, bunu şöyle düşünmek lazım. Bugün tasavvuf dediğimizde tam manasıyla bizim anladığımız şey değil aslında Osmanlının icra ettiği. Osmanlı'da şer'i hukukun yanında bir örfi hukuk var. Osmanlı bir İslam Devleti'dir. Tasavvufun burada icra ettiği fonksiyon hayatın bizzat içinde yer alan, dışında kalmayan yani hayata temas eden noktada. Dergaha, tekkeye çekilip bir kenarda köşede zikir edecek böyle bir şey değil" dedi. Dervişin halkın istifadesine sunulan kişi olduğunu belirten Munis, "Osmanlı tasavvufu aslında böyle bir tasavvuf. Osmanlı medeniyeti açısından söyleyebileceğimiz bütün o inceliği inşa eden Osmanlının bu görünmez ayağı, tasavvuf ayağıdır. O mezar taşlarında bile müthiş bir letafet vardır. Vefat eden kişi eğer gelinse, gelinlik yaşta bir kızsa bir duvak yaparlar mezar taşının üzerine kazıyarak. Böyle ince bir ruhtur. Tasavvufu tekkeye kapanmış bir işlevden ziyade hayatın içine bizzat yaymak. Osmanlı bu ruhu, manayı sosyal manadaki bu hakikati de tasavvufla inşa etmiş" diye konuştu.