Doç. Dr. Nur Köprülü, Suriye'deki belirsizliğin, bölgenin ve AB'nin tanık olduğu en büyük mülteci sorununu doğurduğunu söyledi.
Yakın Doğu Enstitüsü Müdür Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Nur Köprülü, İtalyan Orta Doğu Çalışmaları Topluluğu (ItalianSocietyforMiddleEasternStudies) tarafından bu yıl 13.'sü Katanya Üniversitesinde düzenlenen ve birçok ülkeden bilim insanı ve araştırmacının katılımı ile gerçekleşen konferansta Suriyeli mülteciler konusunu irdeledi.
Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, dünya gündemi açısından önemli bir yer teşkil eden "Göç, Sınırlar ve Mülteciler" teması ile düzenlenen ve toplam 43 farklı panelin yer aldığı konferansta Doç. Dr. Köprülü, "Akdeniz'deki Mülteci Krizinin Bölgesel ve Küresel Yansımaları" başlıklı tebliğini sundu.
Köprülü konuşması sırasında 2011 yılından bu yana başlayan Arap ayaklanmalarının eşzamanlı olarak Suriye'de de başgösterdiğini ve son beş yılda Suriye'deki belirsizlik ve çatışma ortamının bugün bölgenin ve Avrupa Birliği'nin tanık olduğu en büyük mülteci sorununu doğurduğuna işaret etti. Köprülü, "Birleşmiş Milletler Mülteciler Örgütü'nün (UNHCR) verdiği rakamlar göz önüne alındığında geçtiğimiz itibarıyla 2.5 milyondan fazla mülteci bugün civar ülkelerde barınmaktadır. Başta Türkiye olmak üzere Ürdün, Lübnan ve Irak çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapmaktadır" dedi. 4 milyondan fazla insanı mülteci konumuna getiren Suriye'deki kriz, BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres tarafından "Bu bir kuşak boyunca yaşanan, tek bir krizin yarattığı en büyük mülteci kitlesi" olarak ifade edildiğini vurgulayan Köprülü, Avrupa Birliği'nin mülteci ve sığınmacılara yönelik yaklaşımına değinerek, AB'ye üye devletlerin mültecilere yönelik farklı politikalar izlediğini ve yaşanan süreç içerisinde Birliğin mülteci politikasını düzenleyen Dublin Anlaşmasının sekteye uğradığını ifade etti. Köprülü, ayrıca gelinen bu aşamada Avrupa'ya doğru yönelen göçün ve sığınma için artan başvuru sayısının, AB'yi Türkiye'ye yakınlaştırarak bir süredir dondurulan ilişkilerin normalleşmeye doğru evrildiğini ve bu çerçevede Türkiye ile AB'nin vardığı anlaşmanın Birliğin bütünleşme süreçlerine yapacağı etkileri değerlendirdi. Köprülü konuşmasının sonunda, Suriye meselesinin ve onun mülteci akının ileriki dönemde AB'nin derinleşme ve bütünleşme süreçleri açısından bir kırılma noktası oluşturabileceği tespitinde bulundu.
