Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, “Milli gelir 12 bin doların üstünde olsa salt makro ekonomik tedbirler yeterli olabilirdi. Bu saptamayı gelir tuzağı raporları da ortaya koyuyor. Maalesef 12 bin dolara değil 10 bin dolara takılıp kaldık" dedi.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED) 10. Kurluş Yıldönümü Zirvesi Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer'in katılımı ile Sabancı Center'da yapıldı. Zirvede söz alan Dinçer, dünya ekonomilerini ve büyüme oranlarını yorumladı. Dinçer, büyümenin üretkenlik ile tetiklenmesi gerektiğini vurguladı. Büyümede yenilikçi uygulamaların şart olduğunu belirten Dinçer, şunları ifade etti:
“Belli ki 2015 çok zor bir yıl olacak. Dünya ekonomisinin ancak yüzde 3,5 civarında büyümesi mümkün. Bu ortamda gelişen ülkelerin başı çekeceği, dünya büyümesinin yarısını karşılayacağı tahmin ediliyor. Bu ortamda Türkiye büyümesi de önemli. Türkiye arka arkaya düşük büyüme bandına girdi. Şu an düşük büyüme oranlarını kabullenmiş gibiyiz. 3. çeyrek büyümesi beklentilerin altında oldu, olağan düşük büyümenin emaresi idi. Malum milli gelirimiz 12 bin doların üstünde olsa ekonomide salt makro tedbirler yeterli olabilirdi. Ancak gelir tuzağı raporları da ortaya koyuyor, maalesef 12 bin dolara değil 10 bin dolara takılıp kaldık.”
Dinçer, makro ve mikro reformların bir arada alınması gerektiğini dile getirdi.
ÇÖZÜM SÜRECİNİN EKONOMİYE ETKİSİ
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı, çözüm sürecinin önemine de değindi. Sürecin Türkiye büyümesine 1 puan katkı yaptığını ifade etti. Türkiye'nin AB'ye önem verdiğine temas eden Haluk Dinçer, bu anlamda dernek olarak ellerinden geleni yaptıklarını vurguladı. Dinçer, şöyle devam etti:
“AB önemli, bu alanda yapılacaklar var. AB'ye yönelim ve bölgede siyasi istikrar odaklanılması gereken konular. Tabii gerek seçim tarihine kadar hükümetin gerek seçimden sonra parlamentonun önünde yapılacaklar çok. Ekonomide de durum öyle. Bu bağlamda Türkiye'nin şu an itibari ile ortaya koyacağı en önemli beceri makro, mikro ve kalkınmayı optimal denge ile harmanlamaktan geçiyor. Bu beceri olursa olumsuz dış konjonktüre rağmen büyüme 2016'dan itibaren yüzde 5 e geçebilir."
