• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 24 °C
  • İzmir 20 °C

'Taşeron işçilik sorunu kadro ve sendikal örgütlenmeyle çözülebilir'

'Taşeron işçilik sorunu kadro ve sendikal örgütlenmeyle çözülebilir'
Memur-Sen Aydın İl Temsilcisi ve Sağlık-Sen Aydın Şube Başkanı A. Baki Karaer, taşeron işçilik sorunun kadro ve sendikal örgütlenmeyle çözülebileceğini belirtti.

İşçi sendikacılığının en önemli sorunlarından birisinin taşeron işçi konusu olduğuna dikkat çeken Baki Karaer, büyük çoğunluğunun kamuda olmak üzere yaklaşık 1 milyon taşeron işçi bulunduğunu belirterek, "Genelde işçi sendikacılığının özelde Hizmet-İş Sendikamızın en önemli sorunların başında taşeron işçilik ve bu işçilerin örgütlenme sorunu geliyor. Bu sorun aynı zamanda Türkiye’nin önemli sorunlarından biri haline de gelmiştir. Taşeron işçilik, hem ulaştığı sayı hem de ortaya çıkardığı problemler bakımından taşınamaz haline gelmiş, sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Elimizde resmi ve sağlıklı veriler olmasa da, değişik kurumların tespitine göre, 600 bini kamu işyerleri olmak üzere 1 milyonun üzerinde taşeron işçisi var ve bu işçiler onlarca sorunla boğuşmaktadır. Aileleriyle birlikte düşünüldüğünde bu kesimin 4 milyonluk bir nüfusu teşkil etmesi, hem sorunun ne kadar büyük hem de sorundan etkilenen kitlenin büyüklüğünü göstermektedir" dedi.
Taşeron işçilerin sorunlarını yıllık izinlerinin ya hiç ya da düzgün kullandırılmaması, ücretlerinin düşük olması, kıdem tazminatlarını alamamaları, iş güvencelerinin olmaması ve örgütlenme haklarının engellenmesi olarak sıralayan Karaer, “Geçici iş ilişkisiyle çalıştırılan bu işçilerin bir kısmı her ay tam otuz iş gününü çalıştırılmazken, bir kısmı da ya gerçekten ya da kağıt üzerinde işten çıkarılması nedeniyle kıdem tazminatı hakkını doğuran bir yıllık süreyi tamamlayamamaktadır. Bu nedenle sosyal güvenlik hakları ile tazminat hakları tam oluşmamakta ve mağdur edilmektedirler. Sigorta primleri ya yatırılmamakta ya da düşük yatırılmaktadır. Genellikle asgari ücretten çalıştırılan bu işçiler bir anlamda kayıt dışı çalışmaya zorlanmaktadır" ifadelerini kullandı.

Taşeron işçilerin sorunlarının çözüleceği değişik iktidarlar tarafından kamuoyuna deklare edilmiş olmasına rağmen bir mesafe alınamadığının altını çizen Karaer, şunları söyledi: "Ancak, bugüne kadar, sorun çözülebilmiş değildir. Taşeron işçi sorununun kalıcı ve kesin çözümü taşeron işçilerin kadroya alınmasıdır. Taşeron işçilerin, sendikal haklara kavuşması, kalıcı ve kesin çözümlerden bir diğeridir. Sendikalı ve örgütlü işçiler, iş güvencesi başta olmak üzere mali, sosyal ve özlük haklarına ilişkin fazla sorun yaşamamakta, kayıt dışı çalışma baskısına muhatap olmamaktadır. Mevcut durumda, istisnai durumlar hariç taşeron işçilerin kıdem tazminatından yararlanması mümkün değildir. Çünkü, taşeron işçilerin yüzde 90’ın üzerindeki kısmı hatta yüzde 100’üne yakını kıdem tazminatından yararlandırılmamaktadırlar. Halbuki bu işçiler, kağıt üzerinde girdi çıktı yapılsa da esasen çalışma hayatlarını çalıştıkları şirketlerde sürdürüyorlar. Bundan dolayı İş Kanunu’na göre tazminat haklarının mutlaka ödenmesi gerekmektedir. Bunun için kıdem tazminatını ödemeyen asıl işveren veya alt işverene yasal zorunluluklar getirilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde, işverenlerin takdirine ve inisiyatifine kalması durumunda işçilerin kıdem tazminatı sorunu toplumsal bir yara olarak devam edecektir. 4857 Sayılı İş Kanununun 2. Maddesine göre, ‘Asıl işin taşeron şirketlere verilemeyeceği, yardımcı işlerin ve özel uzmanlık işlerinin taşeron işçilere verileceği’ ibaresi bulunmaktadır. Ancak, uygulamaya baktığımızda asıl işlerde de taşeron işçilerin istihdam edildiği görülmektedir. Bu uygulamanın en yoğun gerçekleştiği alan ise Sağlık Bakanlığı’na bağlı kamu işyerleridir”

Memur-Sen olarak, kıdem tazminatı tartışmalarını yakından takip ettiklerini ve Hak-İş’in çözüme yönelik yapıcı duruşunu doğru bulduklarını kaydeden Karaer, "Hak-İş her zaman olduğu gibi bu sürede de alternatif tekliflerini sunmuş, uzlaşma arayışına girmiş ve riske girilmesi gerektiği noktalarda da riske girmiştir. Kelimenin tam anlamıyla elini değil gövdesini taşın altına koymuştur. Ancak DİSK istemezükçü bir anlayışla, teklifi değil de teklifi getirenin kimliğine bakarak hayır deme anlayışını dün olduğu gibi bugünde sürdürmektedir. Türk-İş ise bünyesindeki ideolojik sendikacılık yapan aktörlerin tutumu nedeniyle net bir görüş belirleyememiş, kararsız tutumunu devam ettirmektedir. Hiçbir zaman hükümet, işveren ve işçi yüzde 100 mutabık kalmaz. Önemli olan uzlaşılan hususların hayata geçirilmesidir" şeklinde konuştu.

http://www.istanbulhaber.com

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim