‘Sarmada’ adlı romanıyla Batı’da büyük beğeni toplayan Azzam, “Kanın mürekkepten fazla aktığı yerde edebiyat üretilemez. Suriye edebiyatını, korkunç olayların anlamını hazmetmeye başlayan çocuklar yaşatacak” diyor.
İlk kitabı ‘Things Underneath’ 2010’da yayımlanan genç yazar Al Quds al- Arabi’de muhabirlik yaptı. Suriye’de yaşanan devrimden sonra Dubai’de belgesel film yapımcılığı yapmaya başladı. Yazar Suriye muhalefeti kültür cephesi çalışmaları için de sürekli seyahat ediyor.
DEVRİM YAZARLIĞI YOZLAŞTIRDI
“Suriye devriminin kötü sonuçlarından bir tanesi yazarlık mesleğinin yozlaşması oldu. Asıl soru şu: Suriyeli yazarların veya şairlerin kaçı bu edebiyatçı sıfatını hak ediyor? Baas partisi, tam 40 yıl süren hükmünde sanatı katletti. Suriye Yazarları Derneği gibi gizli istihbarat kuruluşuna bakılırsa 1800 yazarımız var (Allah’a şükür ben ne buna ne da benzerine mensubum). Bunların olsa olsa yüzde 10’u Suriye’deki katliama karşı. Diğerleri ya şüpheli bir suskunluk içinde veya düzeni şartsız bir şekilde destekliyor. Kaçı Suriye’de kaçı sürgünde bilemem. Yazarlar çatışmaların olduğu şehirlerden kaçar, çatışmaların olmadığı sakin şehirlerde yaşamaya devam eder.”
ŞİMDİ EDEBİYAT DOĞMAZ
“Gerçek edebiyat şu anda doğmaz. ‘Rüzgar Gibi Geçti’ romanı Amerikan iç savaşından tam 50 yıl sonra yazıldı. Edebiyat çerçevesinde devrimin şu anki haliyle en önemli sonuçlarından bir tanesi bazı sahte yazar müsveddesi şahısların maskesinin düşmesi oldu. Suriye edebiyatını yaşatacak olanlar şu anda çocuk olanlar ve korkunç olayların anlamını hazmetmeye başlayan gençler. Normal insanlar destan yazıyor, ölüm ile hayat arasındaki acımasız sınırların içinde yaşıyorlar. Çocukların baba ve koruyucu rolü çöküyor, ailelerinin, kardeşlerinin, arkadaşlarının gözlerinin önlerinde öldürüldüğünde dehşet verici sahnelere şahit oluyorlar.”
MÜREKKEPTEN ÇOK KAN AKIYOR
“Hafızaya yeni kazınmış bu görüntüler nasıl hemen edebiyata dönüşsün? İnsanların bu korkunç lokmayı hazmetmek için uzun senelere ihtiyacı var. İnsan kriz zamanında büyür, güçlenir, devleşir. Ancak kanın mürekkepten fazla aktığı bir yerde edebiyat üretilemez. Edebiyatın özgür bir ortama ihtiyacı var. O yüzden bu zamanlardaki edebi yazılardan, ani tepkilerden başka bir şey çıkmaz. Bazı yazılar parlak ama yeni bir edebiyat kitlesi teşekkül etmez. Suriye’de doğacak gerçek edebiyat, inanıyorum ki özel ve etkileyici olacak.”
DEVRİM BİLGİ HAZİNESİ OLUŞTURDU
“Devrimin iki buçuk senesi geride kaldı. Artık, yabancı yazarlardan, görüş ve duruşlarından bir medet ummanın anlamı yok. Kendini solcu kabul eden entelektüeller ve yazarlar, medyadan Suriye gerçeğinin çarpık haberlerini okuyup, Arap baharından geriye başka bir şey kalmadığını iddia ediyorlar. Suriye’deki devrim yaşananlarla birlikte insanlığa ve genel olarak bize görülmemiş bir bilgi ve tecrübe hazinesi oluşturdu.”
HABERSİZ YAZARLARA DAVET
“Yabancı yazarları Suriye gerçeğini öğrenmeye ve araştırmaya davet ediyorum, Suriye’deki acıları, bir insanlık katliamı, derin bir acı olarak algılamaya çağırıyorum. Sadece medyaya kulak vereceklerine, gitsinler bir kere mülteci kamplarındaki çocukları görsünler, konuşsunlar, dinlesinler. Dayanışma festivallerine ve ıkına sıkıla yapılan utangaç basın açıklamalarına gelince; Suriye’de yaşananların karşısında kimse bunları ciddiye almaz. Bunların arkasında yaptırım gücü varsa bir faydası olur ancak. Suriye halkının, yüzyılın en büyük celladına karşı verdiği acı mücadelesinde yalnız bırakıldığını dünyaya anlatsınlar.”
YAYIMCILIKTA HİÇ USTALIK YOK
“Kitapların baskı ve yayım yeri konusunda değişiklik yok. Arap dünyasında yayımcılık içler acısı. Bakkal zihniyetinde işleyen bir sistem. Kitap üretiminde ustalık yok. İmkânı olan burada kitabını bastırabilir. Yayım ve basım faaliyeti durmadı, devam ediyor.”
