Uluslararası Şeffaflık Derneği'nin düzenlediği "Gazeteciler Gözünden 2015'in Yolsuzluk Karnesi" adlı konferans'ta konuşan Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Gazeteci Erol Önderoğlu, 2015 yılında internet ortamında 397 habere sansür getirildiğini ifade etti.
'Gazeteciler Gözünden 2015'in Yolsuzluk Karnesi" adlı konferans Taksim Elite World Otel'de düzenlendi. Konferansın başlangıcında, Saraybosna Film Festivali'nden İnsan Hakları Ödülü'yle dönen, SİYAD En İyi Belgesel ödülü alan İmre Azem'in hazırlayıp yönettiği "Babıali'den İkitelli'ye: Türkiye'de Medya ve Yolsuzluk" adlı belgeselin ilk gösterimi yapıldı. Doç. Dr. Ceren Sözeri moderatörlüğünde gerçekleştirilen programda gazeteciler şeffaflık ve yolsuzlukla mücadele adına çalışmalarını gerçekleştirirken yaşadıkları süreci, deneyimleri paylaştı.
Türkiye'de toplumsal kültürün yolsuzluk haberciliğinde cesareti kırdığını belirten Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Gazeteci Erol Önderoğlu, "'Türkiye'de yolsuzluk haberciliğinde cesareti kıran unsurların başında bir kere toplumsal kültür geliyor. Türkiye'de gazeteciler yolsuzluk haberi yaptıkları zaman kamuoyu benim cebimden para çalınıyor galiba gibi bir yaklaşım genellikle göstermez. Bu gazetecinin derdi nedir ki bu yolsuzluk haberini yapıyor. Mutlaka bizim partiye düşmandır diye bu haberleri çıkarıyorlar gibi bir yaklaşım var. Yani bir çağdaş bir tüketici veya çağdaş bir yurttaş bilinciyle biz bu tür haberciliği karşılamıyoruz.'" şeklinde konuştu.
2015 yılında 397 habere internet ortamında sansür getirildiğini belirten Önderoğlu, şu ifadeleri kullandı: "'Sulh Ceza Hakimliği'nin sansür haberlerini filtreleyen çok önemli bir organ olduğunu söylemiştim. 2015 yılında 397 habere internet ortamında sansür getirilmiş.''
Yolsuzluğa karışanların hiçbir zaman kamuoyu vicdanında aklanamayacağını belirten Cumhuriyet gazetesinden Araştırmacı Aykut Küçükkaya ise, "'17-25 Aralık ile ilgili de çok sayıda haber yaptım. Onlarca manşet oldu. Oldu ama ne oldu tabiki o kocaman saraylarda bu haberlerini yaptığımız isimlerin çoğu aklandılar. Yargı ayağında aklanmak demek kamuoyunun vicdanında aklanmak anlamına gelmiyor. Herhalde bir 10 yıl sonra bunlar yine göğüslerini gere gere gezemeyeceklerdir diye düşünüyorum. İnsanlar adliye saraylarında aklanıyorlar. Fakat ben onların yolsuzluğa karışan insanların hiçbir zaman kamuoyu vicdanında, halkın vicdanında tam olarak aklanamadığını düşünüyorum. Beyaz Enerjide de gazetecilik yaptım. 1999-2000 yılıydı. 2002'de kitabını da yazmıştım. O zaman ki bakanda şuanda göğsünü gere gere memleketini gezemiyor, şimdiki bu dört tane isimde göğsünü gere gere memleketinde gezemeyecek. Biz ise gazeteci olarak her akşam yastığa başıma koyduğumda çok rahat uyuyorum. O yüzden hiçbir sıkıntım yok.'" ifadelerini kullandı.
