Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Atakan, Türkiye'deki sedef hastalığının sayısının 2 milyon civarında olduğuna dikkat çekti. Atakan, "Sedef hastalarının yüzde 96'sı görüntüsünden rahatsız, yüzde 76'sının şiddetle kaşıntısı var. Yüzde 40'ı toplumdan izole yaşıyor. Yüzde 20'sinde sürekli intihar düşüncesi var. Yüzde 5'inde aktif intihar girişimi var. Yüzde 20'sinin en az 50 kez iş başvurusu hastalığı nedeniyle reddedilmiş. Dolayısıyla hastaların yüzde 75'i hastalığını gizliyor." dedi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Atakan, sedef hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu. Atakan, sedef hastalığının aslında deri zemininde kırmızı renkli beyaz kepeklerle kaplı olan plak tabir edilen deri döküntüleri (lezyonla) karakterize olan bir hastalık olduğunu kaydetti. Hastalığın ne sıkılıkla görüldüğüne dikkat çeken Atakan, konuşmasına şu şekilde devam etti: "Dünyanın her yerinde görülen bir hastalık. Lepra zamanında cüzzam ile karıştırılmış bir hastalık, genel bakıldığında hastalığın görülme sıklığı yüzde 1-3 arasında değişiyor. Her 100 kişinin ortalama 2 kişisi dünyanın her yerinde sedef hastası. Hastalık yöreye göre değişiyor, ekvatordan uzaklaştıkça hastalığın görülme sıklığı daha fazla. Türkiye'de yüzde 2 görülen bir hastalık. Erkek ve kadınlarda eşit görülen bir hastalık ve mevcut hastaların yaklaşık 3/1'i çocuk hasta. Hastaların yüzde 80'i 15-20 yaş grubu arasında başlıyor. Bunun önemi, bu kişilerdeki hastalık şiddetli seyrediyor. 50-60 yaş arasında başlıyorsa Tip 2 hastalığı kabul ediyoruz. Aile hikayesi olmaksızın kendiliğinden çıkan hastalık ve gençlere göre daha hafif seyrediyor. Kronik bir hastalık."
Sedef hastalığının insanın çeşitli yerlerinde çıktığına vurgu yapan Atakan, bazı durumlarda hastalığın saklanabildiğini ancak alında oluşan hastalığın kapatılmasının imkansız olduğunu açıkladı. Görünür bölgede oluşan hastalığın hastalar üzerinde daha çok etkisi olduğunun altını çizen Atakan, şunları kaydetti: "Ayak tabanlarında, tırnaklarda da görülebiliyor. Hastaların yaklaşık yarısında tırnak tutulumu var. Tırnaklarda yağ damlamış gibi görüntüler mevcut. Tırnak değişiklikleri çok yaygın, hastalık halk tarafından farklı algılanıyor. Sedef hastalığı bazen bulgu olmaksızın sadece tırnak tutulumu ile karşı karşıya gelebiliyor. Tırnak değişiklikleri hafiften çok değişiklik şekillerde olabiliyor. Sistemik yolla alınabilecek ilaçlarla tedavi edilebilir. Ayak tabanı ve avuç içi hastalığı son derece sıkıntılı bir şekilde hastanın hayatını engeller ve fonksiyon kaybına neden olur. Fonksiyon kaybına neden olan hastalıklarda şiddetli sedef hastalığı olarak kabul edilir."
Atakan, ruh sağlığını en çok etkileyen hastalığın sedef olduğunu belirtti.
SEDEF HASTALARINI N YÜZDE 75'İ HASTALIĞINI GİZLİYOR
Atakan, sedef hastalığı ile ilgili araştırma yapıldığına dikkat çekerek açıklamasına şu şekilde devam etti: "Yüzde 40'ı giysileri hastalığına göre seçiyor. Hastalığının o dönemdeki hastalığına göre seçiyor. Yüzde 36'sının uyku düzeni bozuk. Yüzde 96'sı görüntüsünden rahatsız, yüzde 76'sının şiddetle kaşıntısı var. Yüzde 40'ı toplumdan izole yaşıyor. Yüzde 20'sinde sürekli intihar düşüncesi var. Yüzde 5'inde aktif intihar girişimi var. Yüzde 20'sinin en az 50 kez iş başvurusu hastalığı nedeniyle reddedilmiş. Dolayısıyla hastaların yüzde 75'i hastalığını gizliyor. Yüzde 96'sınında bu hastalığı hasta dışında tüm aile bireyleriyle birlikte yaşadığı ve etkilendiği görülüyor. Sedef hastaları ve yakınları yapılan bir araştırmada alkol, sigara tüketimi çok yüksek ve antideprasan kullanımlar çok yüksek."
Türkiye'de sedef hastalığının oranının yüzde 2 olduğunu bildiren Atakan, konuşmasını şu şekilde tamamladı: "Türkiye'deki sedef hastalığı ile ilgili kesin rakam değil ama Türkiye'de yüzde 2 sıklıkla görüyoruz. Bu ortalama nüfusa oranla bir milyon 500 bin ile 2 milyon arasında. Dünyada 130 milyon civarında bizde de az değil."
