• BIST 9142.4
  • Altın 2325.529
  • Dolar 32.3782
  • Euro 35.0031
  • İstanbul 20 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 25 °C

’Sağlıklı Yaşamayı Başarabilir Miyiz?’ Adlı Konferans SAÜ’de Gerçekleştirildi

’Sağlıklı Yaşamayı Başarabilir Miyiz?’ Adlı Konferans SAÜ’de Gerçekleştirildi
Prof. Dr. Ramazan Akdemir, Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tarih Öğrenci Topluluğu'nun düzenlediği "Sağlıklı Yaşamayı Başarabilir miyiz?" adlı konferansa...

Prof. Dr. Ramazan Akdemir, Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tarih Öğrenci Topluluğu'nun düzenlediği "Sağlıklı Yaşamayı Başarabilir miyiz?" adlı konferansa konuşmacı olarak katıldı. Akdemir, öncelikle böyle önemli bir konuda konuşma yapmak üzere davet edildiği için öğrencilere ve SAÜ tarih topluluğuna teşekkür etti.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Akdemir, konferansa "Sağlıklı olmanın tanımını yaptıktan sonra, sağlıklı kalabilmek için öncelikle sağlıklı mıyız veya sağlıklı olarak dünyaya gelmiş miyiz? Şeklinde bir soru sorarak başladı. Akdemir, "Sağlıklı bir bireyin ancak sağlıklı ebeveynlerden doğar. Sağlıklı olmanın daha ana rahmine düştükten sonra annenin sağlıklı bir gebelik süreci geçirmesine ve sağlıklı bir şekilde doğum yapılmasına bağlıdır" ifadelerini kullandı.

SAÜ Fen Edebiyat Fakültesi'nde gerçekleştirilen konferansta konuşma yapan Prof. Dr. Akdemir, "Bugünkü bilgilerimize göre hastalıkların çoğunun genetik temelleri vardır. Bu bakımdan anne veya babanın ciddi genetik hastalıkları varsa bu hastalıkların bebeklerde de olması riski vardır. Örneğin, bazı kanserler, bazı kalp hastalıkları, diyabet ve obezite gibi. Anne sağlığı bakımından doğum yapmanın anne sağlığına önemli katkıları vardır. Ancak çok fazla doğum yapmanın da anne sağlığına belli bazı riskleri vardır. Yine de doğum yapan kadınlar hem ruhsal olarak ve hem de belli bazı hastalıklar bakımından daha sağlıklıdır. Gebelikte annenin sigara ve alkol alması bebeklerin sağlığını olumsuz etkiler. Mutlu ve huzurlu bir gebelik geçiren annelerin bebekleri daha mutlu ve huzurlu olacaktır. Doğum sonrası da özellikle doğduğu ilk andan itibaren annesiyle olan ve anne sütü ile beslenen bebeklerin hem çok sayıda hastalıklara karşı dirençli olduğundan, bebek daha doğduğu bilinir. Bu bakımdan doğumdan sonra bebekler hemen anneye verilmeli ve anne sütü ile doyurulmalı" dedi.

Doğumun ve doğurganlığın önemine değinen Prof. Dr. Ramazan Akdemir, kişilerin sağlıklı çocuklar doğurup yetiştirebilmesi için gerekli "doğru bir zaman" olduğunu söyledi. Akdemir, "Gebe kalabilmek için kadın için en uygun doğurganlık zamanı adet olmaya başladığı yılları izleyen ilk 10-15 yıldır. Anne yaşı 40'a doğru yaklaştıkça sağlıklı bir gebelik şansı azalmaktadır. Erkekler içinde yaş ilerledikçe üreme sağlığı bakımından bazı problemler çıkabilmektedir" diye konuştu.

Doğum öncesi ve doğum esnasında yaşanabilecek sorunlar konusunda da bilgiler veren Prof. Dr. Akdemir, hamile olan kadınlara rutin testler yapıldığını ve bu testlerle çocuğun sağlıklı olup olmadığının kontrol edildiğini anlattı. Akdemir, konuşmasına şöyle devam etti: "Rutin kontrol testler 12 ile 18'inci haftalarda yapılıyor. Bazen bu 24'e de sarkabiliyor. Eğer çocukta bir eksiklik varsa, "mesela çocuk yaşıyor ama beyni yok', burada yasal olarak müdahale edebiliyor. Doğum esnasında da bazı sıkıntılar olabilir. Bu sırada kordonun çocuğun boğazına dolanması gibi ihtimaller var. Bu ve bunun gibi doğabilecek sıkıntılar için doğumun evde değil hastanede yapılması önemli. Çünkü ultrason yardımıyla doğum öncesinde doğabilecek sıkıntılar tespit edilebiliyor. Eğer durum normal doğuma elverişsizse sezaryen olarak doğum gerçekleştiriliyor."

Doğum sonrası yaşanabilecek olaylara değinen Prof. Dr. Akdemir, "Mesela çok güzel bir şekilde doğdunuz, nur topu gibi. Ama bazı fiziksel özellikleriniz istediğiniz gibi değil. Burnunuzu, dudaklarınızı beğenmiyorsunuz. Tabi bu doğum esnasında bizim elimizde olan bir şey değil. Sağlıklı kalabilmek için öncelikle sağlıklı bir birey olarak dünyaya gelmiş olmak önemlidir. İnsan biyopsikososyal bir varlıktır. Dolayısıyla sağlıklı bir birey olarak dünyaya gelen bebeklerin biyolojik ihtiyaçları, beslenmesi, bakılması, yanında, anne ve baba gibi mutlu-huzurlu ailelerden aldığı psikolojik destek yanında okul öncesi kreş ve okullara gönderilmeleri sosyal gelişimleri açısından çok önemlidir. Sağlıklı kalabilmemiz için en temel unsunrlar olarak sağlıklı beslenme, düzenli ve sağlıklı bir aile hayatı ve egzersizin çok önemli olduğu vurgulanmalıdır. Bu üç unsur birlikte olursa ancak sağlıklı kalabiliriz" şeklinde konuştu.

Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Akdemir sağlıklı beslenme ile ilgili olarak ise, "Sağlıklı beslenme denince; doğal gıdalarla beslenmeye, dengeli ve ölçülü beslenmeye dikkat etmeliyiz. Bugün çevremizdeki pek çok gıda maalesef sağlıklı değildir. Özellikle, hormonlu gıdalar, sağlıklı koşullarda saklanmayan besinler ve genetiği değiştirilmiş gıdaların sağlığımızı tehdit ettiğini unutmamalıyız. Aslında yediğimiz, içtiğimiz gıdalar, bir süre sonra hem vücudumuzu ve hem de hayatımızı tehdit eden birer tehdit haline gelmektedir" dedi.

Çağın hastalıklarına da değinen Akdemir, "Bugün çağın hastalıkları; kanser, obezite, diyabettir ve kalp-damar hastalıklarıdır. Obezitede esas iki unsur dengesiz beslenme ve hareketsizlik yani egzersiz yapmayışımızdır. Obeziteyi önlemede güne iyi bir kahvaltı ile başlamamız ve akşam geç vakitlerde yemek yemememiz önemlidir. Obezite şüphesiz çok sebebe bağlıdır ancak egzersiz , hem kanseri, hem obeziteyi ve hem de diyabeti önlemede çok önemlidir. Bu amaçla çok çeşitli egzersiz reçetesi olsa da en basiti haftada 3 gün bire saat yürüyüş herkesin yapabileceği bir egzersizdir. Ancak daha güzeli de yüzmektir. Yüzmek tüm vücudur çalıştıran çok önemli bir egzersizdi" şeklinde konuştu.

Akdemir, konuşmasını şu şekilde tamamladı: "Sigara, alkol, kimyasal ajanlar, yanlış ve gereksiz kullanılan ilaçlar bu gün sağlığımızı tehdit eden önemli nedenlerdir. Kanser, obezite, diyabet ve kalp-damar hastalıklarının önlenebilir en belli basil sebepleri sigara, alkol, obezite ve sedanter yaşam yarzıdır. Yine de sağlıklı yaşlanmak önemlidir. Bazı hastalıklar, örneğin hipertansiyon gibi yaşlanmayla doğrudan ilişkilidir. Besinlerimzdeki yağ, tuz ve tatlılar azaltılırsa hipertansiyon ve kalp hastalıkları gelişmesi önlenebilir. Şüphesiz her canlının öleceği bir gerçektir. Ancak bu gün ölümlerin en sık nedeni kalp ve damar hastalıklarıdır.

Bu bakımdan sağlımızı korumak bizim elimizde. Ne yiyip içtiğimiz ve nasıl bir yaşam sürdüğümüz aslında sağlıklı bir şekilde hayatta kalıp kalmayacağımızı belirliyor."

Prof. Dr. Ramazan Akdemir konferans sonunda katılımcıların sorularını cevaplandırdı.

’Sağlıklı Yaşamayı Başarabilir Miyiz?’ Adlı Konferans SAÜ’de Gerçekleştirildi

’Sağlıklı Yaşamayı Başarabilir Miyiz?’ Adlı Konferans SAÜ’de Gerçekleştirildi

Kaynak: Haber Kaynağı
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim