• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 22 °C
  • İzmir 17 °C

‘Romatoid Artrit’ İş Göremez Yapıyor

‘Romatoid Artrit’ İş Göremez Yapıyor
Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı-Romatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı-Romatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Kuru, romatoid artrit (RA) romatizma hastalarında iş özürlülüğünün yüksek olduğunu ifade ederek, 5 yıl içinde vakaların yüzde 20'sinin iş göremez hale geldiğini söyledi.

170'den fazla romatizmal hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Ömer Kuru, romatizmal hastalıklar vücudun hareket ve destek sistemini oluşturan yapıların (eklemler, kemikler, kaslar, bağlar, vb.) iltihaplanması/dejenere olması ve fonksiyonlarını kaybetmesiyle karakterize olduğunu kaydetti. Bazı romatizmal hastalıkların aynı zamanda iç organları da tuttuğunu dile getiren Prof. Dr. Ömer Kuru, romatizmal hastalıklarda en sık görülen yakınmanın ağrı, şişlik ve tutukluk olduğunu bildirdi. RA'nın sık görülen romatizmal hastalıklardan olduğunu ifade eden Kuru, bu hastalığa yakalananların işsiz kalma ve boşanma oranlarının yüksek olduğunu vurguladı.

TOPLUMDA SIKLIKLA GÖRÜLEN ROMATİZMAL HASTALIKLAR

En çok rastlanan romatizmal hastalıklara değinen Prof. Dr. Ömer Kuru, "Hastalığa göre değişmekle birlikte bir veya daha fazla ekleminde şişlik olan hastalar, üç aydan uzun süreli bel ağrısı olan ve istirahatle bu ağrısı geçmeyen hastalar vakit geçirmeksizin hekime başvurmalıdırlar. En sık görülen hastalık eklem kireçlenmesi olarak ta bilinen osteoartrittir. Ancak iltihaplı romatizmal hastalıklardan bahsediyor isek halk arasında iltihaplı eklem romatizması olarak bilinen romatoid artrit (RA) ve omurga romatizması olarak bilinen ankilozan spondilit (AS) en sık karşılaşılan romatizmal hastalıklardır. Bunlardan başka sedef hastalarında görülen psöriatik artrit de oldukça sıktır" dedi.

"RA KADINLARDA, AS ERKEKLERDE SIK GÖRÜLÜR"

AS ve RA'nın genetik faktörlerin de rol oynadığı hastalıklar olduğunu belirten Kuru, "RA da hastalığa yatkınlıkta genetik faktörlerin rolü yüzde 60 iken AS de yüzde 90'dır. Buradaki genetik faktörler hastalığın oluşmasında ve başlamasında rol alabildikleri gibi hastalığın şiddetli ve kötü seyretmesinde de etkili olabilirler. Bu hastalıkların oluşmasında genetik faktörlerin yanı sıra çevresel faktörler de rol alırlar. RA kadınlarda, AS erkeklerde sık görülür. RA her yaşta görülebilirse de bulgu ve belirtilerin ortaya çıkışı genellikle 35-45 yaş aralığında en sıktır. AS ise 20'li yaşlarda başlar, 40 yaşından sonra AS başlaması son derece nadirdir. AS vakalarının yüzde 90'ında bulgu ve belirtiler 45 yaşından önce başlar. RA in bulunma sıklığı yüzde 1-2, AS'nin bulunma sıklığı yüzde 1 civarındadır" diye konuştu.

TEŞHİS KOYMA ZORLUKLARI

Bu konudaki en büyük sıkıntının hastanın doktora geç başvurması olduğunu ifade eden Kuru, "RA'da en az bir ekleminde şişlik ve ağrı bulunan hastaların hekime başvurması gerekir. Şişlik ve ağrıya sabah tutukluğu da eşlik ediyorsa bu RA lehinedir. AS'de buradaki temel yakınma bel ağrısıdır. 45 yaşından önce başlayan, 3 aydan uzun süren ve istirahatle geçmeyen bir bel ağrısı varsa bu durum AS lehinedir. Bel ağrıları toplumda çok yaygın görüldüğü ve genellikle bel fıtığına bağlandığı için AS de 10 yıla varan tanı gecikmeleri olabilmektedir. RA genellikle ellerin ve ayakların küçük eklemlerini tutar. Bu eklemlerde şişlik ve ağrıyla beraber sabah tutukluğu da varsa hekim uygun laboratuar ve radyolojık tetkikleri de isteyerek tanıya gider. Laboratuvarda romatoid faktörün (+) olması iltihap parametrelerinin yüksek olması tanıyı destekler. AS, temel belirti istirahatle geçmeyen egzersizle azalan bel ağrısıdır. Bel bölgesindeki sakroiliak eklemlerin MR la görüntülenmesi erken tanı için çok önemlidir" şeklinde konuştu.

"HASTALIKLARIN İŞGÜCÜ KAYBINA YÖNELİK ÇARPICI SONUÇLAR"

Hastalıkların toplumda oluşturduğu işgücü kaybına yönelik araştırma sonuçlarını paylaşan Kuru, "RA olan hastalarda iş özürlülüğü oranı yüksektir ve 5 yıl içinde vakaların yüzde 20'si iş göremez hale gelir. İşsizlik, RA hastalarında kontrol gruplarına göre yüzde 25 oranında daha fazla. Boşanma oranları normal popülasyona göre daha yüksektir ve boşananların tekrar evlenme oranı daha düşüktür. Depresyon oranları tüm kronik hastalıklarda olduğu gibi RA'lılarda da yüksektir. RA'lı bir hastanın topluma maliyeti yıllık 15-25 bin Euro arasındadır. AS'li hastalar erken yaşta hastalandıkları için bunlarda işlerini kaybetme oranları normal popülasyona göre yüksektir" diye konuştu.

"ERKEN TANI VE DOĞRU YER"

Romatizmal hastalıkların başarılı bir şekilde tedavi edilmesinin önkoşulunun erken tanı olduğunu ifade eden Kuru, "Erken tanının konulabilmesi için bu hastaların romatizmal hastaların tanı ve tedavisinde uzmanlaşmış merkezlere başvurması/yönlendirilmesi çok önemlidir. Romatizmal hastalıkların tedavisinde tek bir yöntem yoktur. Hastalar hastalığın özelliğine, bulunduğu evreye, iltihabi aktivitenin şiddetine ve fonksiyonel durumlarına göre ilaç tedavisi, fizik tedavi ve egzersiz alabilecekleri gibi kimi durumlarda cerrahi tedaviden de yarar görebilirler. Hastalıklara göre tedavi yöntemleri: Romatoid artrit; nonsteroidal antiinlamatuar ilaçlar, kortikosteroidler, temel tedavi ajanları (methotrexate, leflunomid, sulfasalazine, hidroksiklorokin), biyolojik ajanlar. Ankilozan spondilit; nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar, sulfasalazine, biyolojik ajanlar, fizik tedavi ve egzersiz. Sedef romatizması; nonsteroidal antiinlamatuar ilaçlar, temel tedavi ajanları (methotrexate, leflunomid, sulfasalazine), biyolojik ajanlar" açıklamasını yaptı.

"AS VE RA "NIN TEDAVİSİ"

Erken tanı konulan vakalarda hastaların yüzde 50 sinden fazlasında remisyon denilen klinik şifa elde etmenin mümkün olduğunu açıklayan Kuru açıklamasını şöyle tamamladı: "Asıl tedavi hedefi hastanın yaşam kalitesini düzeltmek ağrıyı azaltmak iltihabı baskılamaktır. Hastalığın durumuna göre diğer tedavilerin yanı sıra doktor tarafından önerilecek egzersizleri yapmak hastanın yaşam kalitesini artıracaktır ancak bunların hastalığın ilerlemesi üzerine bir etkileri yoktur. En önemli şey erken tanı ve zamanında uygulanacak doğru tedavilerdir. Bunun için: Bir veya daha fazla eklemde şişlik, ağrı sabah tutukluğu olduğunda, istirahatle geçmeyen egzersizle azalan 3 ayı aşkın süredir devam eden bel ağrısı varlığında derhal hekime başvurulmalı. Son 10 yılda tedavi konsepti tamamen değişti. Biyolojik Ajanların tedavide kullanılmasıyla hastaların önemli bir bölümünde klinik şifa elde etmek, yaşam kalitesini artırmak mümkün."

Kaynak: Haber Kaynağı
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim