Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de rahim ağzı kanseri birçok kadını tehdit ediyor. Ancak uzmanlar, aşılama ve tarama yoluyla bu kanser türünden korunmanın mümkün olduğunu ve erken tanının hayati önem taşıdığına dikkat çekiyor. Rahim ağzı kanserinin, kadınlarda memedekinden sonra en sık görülen ikinci kanser türü olduğunu dile getiren Türk-Alman Jinekoloji Eğitim Araştırma ve Hizmet Vakfı (TAJEV) Mütevelli Heyeti üyesi Prof. Dr. Faruk Köse, konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
Aşı 2 tip HPV’den koruyor
“Rahim ağzı kanseri, bulaşıcı HPV adlı mikrop yol açıyor. Bu kanserden aşıyla korunmak mümkün olabiliyor. Bu aşıyı yaptırırsak yüzde 100 korunmak demek midir? Bu mümkün değildir. Çünkü halihazırda sadece rahim ağzı kanserine neden olan bu mikrobun tipleri içinden topu topu ikisiyle ilgili koruma sağlanabilecek aşı geliştirilmiştir. Bu iki tipe karşı koruma yüzde 100'dür. Ancak bu iki tip, kanserin sadece yüzde 80'inden sorumludur. Diğer tiplerle kanser halen söz konusu olabilir."
Kadınların taramaları ihmal etmemesi gerekiyor
“Dünyada aşısı yapılan bütün kadın ve erkekler takip ediliyor. Toplam 46 ölüm vardır. Bu ölümlerin hiçbirinin aşıyla uzak yakın ilgisi yoktur. Trafik kazası gibi başka nedenlerle ölümler söz konusudur. Ama yeni çıkan bütün aşılar, dünyanın kuralları gereği adım adım izlenmesi gerektiği için takip edilmektedir. Bu aşıyla ilgili en önemli yan etkiler, diğer aşılarda olduğu gibi hafif ateş, kızarıklık, yanma gibi aşı yerine bağlı problemlerdir. Onun dışında gösterilmiş, ispatlanmış başka hiçbir yan etkisi bulunmamaktadır."
Kadınların çok azı tetkik yaptırıyor
“Türkiye'deki kadınların sadece yüzde 13'ü muayeneye gidiyor. Rahim ağzı kanseri, hem aşı hem taramayla korunulabilir, kanser gelişmeden önlenebilir bir hastalıktır. Meme kanseri var olan taramalarda, kanseri erken yakalamayı hedefleriz. Kanser vardır, erken yakalanacaktır. Rahim ağzı kanseri öyle değildir. Biz rahim ağzı kanserine gitmeden 15-20 yıl önce değişiklikleri görüp, gidişata 'dur' diyebiliriz."