HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, TBMM'de Güneydoğu'daki çatışma ortamı ile ilgili konuştu. Baydemir, "Her kim ki Kurşunlu Camisi'ni yaktıysa, her kim ki kutsalımıza el uzattıysa Allah önce onu ıslah etsin. Islaha gelmiyorsa, Allah onu gark etsin. Her kim ki okulun bahçesine, çocukların bulunduğu bir ortama bomba attıysa Rabb'im önce onu ıslah etsin. Islaha gelmiyorsa, Allah onu gark etsin. Her kim ki kiliseyi, camiyi, mabedi, cemevini yakıyorsa, kapatıyorsa, işlevsiz kılıyorsa, Allah onun belasını versin." dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 33. birleşimi müşahade ile açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın yönetiyor. HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir'in açıklamasının ardından Meclis Genel Kurulu'nda tartışmalar yaşandı.
"TERÖR ÖRGÜTÜ PKK'NIN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPIYORSUNUZ"
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, "Bu nasıl bir sözdür? Siz Allah'tan korkmuyor musunuz? 30 küsur yıldır beşikteki bebeler, ana karnındaki çocuklar, kadınlar, masumlar, on binlerce insan, askerimiz, polisimiz katledilirken, şehit edilirken siz Allah'tan korkmadınız mı? Bunlara destek verirken hâlâ, Allah'tan korkmuyorsunuz siz. Allah'tan korksaydınız bu sözleri burada söylemezdiniz. Daha bir saat önce haber aldık, yine Diyarbakır'da 3 askerimiz şehit. Alçakça, şerefsizce Kanas'la, keskin nişancılar tarafından şehit edildi. Yeter artık. Herkes söylediği söze iyi dikkat edecek, kulağı duyacak, vicdanı duyacak. Burada sadece demagoji yapıyorsunuz, samimi değilsiniz. Terör örgütü PKK'nın sözcülüğünü yapıyorsunuz. Bir günden bir güne PKK'nın terör eylemlerini kınamadınız, "dur" demediniz. Sadece terör yaratmakla ve bu teröre destek vermekle melun emellerinize ulaşacağınızı sanıyorsunuz." ifadelerini kullandı.
"O GÖZYAŞLARINI AKITIRKEN TERÖR ÖRGÜTÜNE SESLENEBİLSEYDİ SAMİMİ BULURDUM"
AK Parti Grup Başkanvekili İlknur İnceöz ise Baydemir'i kastederek "Biraz evvelki hatip konuşmasında gerçekten tam bir tiyatro sergiledi. Eğer bu konuşmasını dönüp orada hendek kazanlara, oradaki vatandaşlarımızın oyuyla seçilmiş, belediyede temsil hakkını kazanmış belediye başkanlarının imkânlarıyla kazılan hendeklere, açılan çukurlara döşenen mayınlarla, bombalarla, el yapımı patlayıcılar döşenmesi, tabutun içerisine birtakım silahlar, alet edevatlar yerleştirilmesi, cenazelerin bu şekilde kullanılması… Ambulanslar çağrılıyor, ambulans şoförü taranıyor, ambulanslar zarar görüyor, ondan sonra da gelip bu kürsüde başka hikâyeler anlatıyoruz. Daha dün burada otururken söyledim, geçtiğimiz Cuma günü bir okulun avlusuna bomba atılıyor. Çocukları katleden kim? Bunlarla mücadele eden kim? Camilere, kutsal mabetlerimize, ibadet yerlerimize bomba fırlatıp Kur'an-ı Kerim'lerin yakılmasına hedef olan kim, yapan kim? İşte burada eğer biraz evvelki hatip konuşmasında o göz yaşlarını akıtırken terör örgütüne seslenebilseydi bunu samimi bulurdum." şeklinde konuştu.
Baydemir'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik sözleriyle ilgili de İnceöz "Yine konuşma metni içerisinde bir cümlesi alınıyor, cımbızlanıyor, tırnaklanıyor yine başka manalara ulaştırmaya çalışılıyor. Anlaşılan o ki Sayın Cumhurbaşkanımızın kaymakamlarla toplantı yapması hayli zorunuza gitmiş. Bakın, o konuşmada "Gerekirse mevzuatı bir kenara koyun." denilirken kastedilen şey biraz evvel söylediğim şekilde, yetkileri gayrimeşru bir şekilde kullanmak suretiyle, hendek kazmak suretiyle, terör örgütüne destek vermek, terörün sözcülüğünü yapmak suretiyle, evet, özellikle son aylarda Doğu ve Güneydoğu'da belediyelerin ne tür yasa dışı faaliyetler içerisinde olduğunu biz gördük. Bunu yasal çerçeveye, kılıfa uydurmaya çalışıyor olabilirler. İşte bunlarla mücadele. Yani orada yapılanlar hangi mevzuattan bahsediyorsunuz. Ben yine cümlenin cımbızlanarak, çarpıtılarak bir algı oluşturulmasını kınadığımı, reddettiğimi belirtmek istiyorum." değerlendirmesinde bulundu.
"ALLAH'TAN DEĞİL HUKUKTAN VE BU ÜLKENİN ELDEN GİTMESİNDEN KORKUYORUZ"
CHP adına konuşan İstanbul Milletvekili Selina Doğan, "Bizler burada aylardır Güneydoğu'da yaşanan olayları oradaki halkın kimliği üzerinden, oradaki halkın temsil ettiği parti üzerinden belki tartışıyoruz ama her ne kadar Sayın Cumhurbaşkanı hukuku göz ardı etmeyi buyurmuş olsa da biz Allah'tan değil, hukuktan ve bu ülkenin elden gitmesinden korkuyoruz. O yüzden hukukun üstünlüğü üzerinden tartışmak zorundayız." dedi.
Tekrar söz alan Osman Baydemir ise "Her kim ki Kurşunlu Camisi'ni yaktıysa, her kim ki kutsalımıza el uzattıysa Allah önce onu ıslah etsin. Islaha gelmiyorsa, Allah onu gark etsin; bir. İki, her kim ki okulun bahçesine, çocukların bulunduğu bir ortama bomba attıysa Rabb'im önce onu ıslah etsin. Islaha gelmiyorsa, Allah onu gark etsin. Her kim ki kiliseyi, camiyi, mabedi, cemevini yakıyorsa, kapatıyorsa, işlevsiz kılıyorsa, Allah onun belasını versin. Bakın, bir kez daha söylüyorum, mesele şudur: Hayat kurtarmak, hayat vermek… Bir ülkenin bekasını sağlamanın yolu öldürmekten geçmiyor. Neden 2013'le 2015 Temmuz'una kadar insanlarımız hayatını yitirmedi? Askeriyle polisiyle siviliyle genciyle çocuğuyla neden insanların hayatı korundu? Çünkü çatışmasızlık vardı. Çünkü diyalog vardı. Çünkü umut vardı, umut, umut… Birlikte yaşam umudu vardı. Ne zaman ki "Masa yok.', ne zaman ki "Kürt sorunu yok.', ne zaman ki "Bundan sonra buzdolabında." denildi, işte ülkenin içerisinde yer almış olduğu tablo bu. Bu tablonun kimseye hayrı yok. Bu tablo kimseyi düze çıkarmaz. Gelin, bir kez daha, çözüm sürecinin ruhuna geri dönün. Bir kez daha, mutlaka bu dünyada yargı mekanizmasının işleyeceği gelecek olacaktır, mutlaka Mahkeme-i Kübra'da bütün bunların sorumlarının hesap verdiği süreçler olacaktır. O süreçten kurtulmak istiyorsanız, gelin, bir kez daha her şeye rağmen, el ele verelim, şiddeti de, silahı da, her türlü kıyımı da ortadan kaldıracak yeni bir sürecin başlangıcını hayata geçirelim." şeklinde konuştu.
AK PARTİLİ MEHMET METİNER: ÇÖZÜM SÜRECİNİ BOZAN SİZSİNİZ
Daha sonra HDP Grup Başkanvekili Çağlar Demirel ile TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın arasında söz verme konusunda tartışma yaşandı. AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner, "Yani yavuz hırsız buraya gelse var ya siyaseten yavuz hırsızlık yapan insanların suratına bakarken utanır yani. Çözüm sürecini bozan sizsiniz. Silahlı güçleri şehirlere yığan sizsiniz. Ölüm çukurları açan sizsiniz. Burada gelip ölümlerden şikâyet etmeye asla hakkınız yok. Eli silahlı terörist unsurlarla Kürt halkına zulmeden sizsiniz. Onların seyahat özgürlüğünü engelleyen sizsiniz. Onların kutsal mabetlerini yakan sizsiniz. Siz ölüme sebebiyet veren bir anlayışın mensuplarısınız. Siz kandan besleniyorsunuz. Siz ölümden besleniyorsunuz. Siz silahtan besleniyorsunuz. Efendim, biz et tırnak değiliz. Mekruhla uğraşıyorsun. Sayın Baydemir, adam öldürmek haramdır, haram. Dibine kadar harama batacaksınız, burada kalkıp mekruh işlemenin bilmem ne olduğunu anlatacaksın. Önce PKK'nın ölüm timlerine karşı çıktığını açıklayacaksın. Efendim, masa devrildiği için silahlar konuştu. Silahlara arka çıkmayacaksın. Bir siyasetçi hiçbir şekilde silahın gücüne inanmaz. Tut ki masa devrilmiş olsun, bu, PKK'nın silah siyasetini, adam öldürmesini meşru kılar mı? Bir siyasetçi burada terörün siyasetini yapar mı, terör örgütüne arka çıkar mı? O zaman, siz siyasetçi olarak varlık nedenlerinizi ortadan kaldırıyorsunuz. Durduğunuz yeri netleştirin. Şu an Türkiye'de tam bir tiyatro oynanıyor. Terör örgütü yakıp yıkıyor, bugün de 3 tane şehidimiz geldi. Hiçbirine itirazınız yok." dedi.
"ÜST AKIL DEDİKLERİ AKILSIZLIK"
Sataşmalar üzerine söz alan Baydemir, "Yeni Türkiye'de diyalog şu anda Meclis'te olduğu gibi yürüyecek demek. Aslında birileri, o üst akıl dedikleri, bana sorarsanız üst akılsızlık. Şu anda Parlamento işlemiyor, parlamenter rejim işlemiyor. Bakın, işlemediği için de "Yeni bir rejime ihtiyacımız var." dedirtmek için AKP Grubu'na Parlamento'yu işletmemenin politikasını hayata geçirtiyor. Çok açık ve net söylüyorum, siz ne yaparsanız yapın, hangi hakareti bize getirirseniz getirin; biz barışın çığlığı olmaya devam edeceğiz. Savaşa karşı net bir duruşu, dik bir duruşu ortaya koymaya devam edeceğiz. Eğer Allah'a inancınız varsa, elinizi vicdanınıza koyun, Diyarbakır meydanında, istasyon meydanında 2010 yılında, daha çözüm süreci yokken "Askere gelen, polise gelen, gerillaya gelen, sivile gelen kurşun bana gelsin." diyen bir insanım ben. Bu politikayla gitmez. Ben kendi halkına ihanet eden her hangi bir birey kim olursa olsun, onun sataşmasına cevap verecek bir değer dahi atfetmiyorum. Onun için de kimi sataşmalara beş kuruşluk değer vermediğim için yanıt verme gereğini duymuyorum." diye konuştu.
AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner ise "Demin beş kuruş etmediğine inandığım zat konuşurken konuşmama atıfta bulunarak "Kendi halkına ihanet eden…" dedi kaç kuruşluk adam olduğumu da tartışma konusu yaparak, sarf ettiği o kötü cümleler için söz hakkı istiyorum. Yüreği yetiyorsa kimi kastettiğini söylesin. Kaç kuruşluk adam olduğumu gösteririm kendisine. Sen burada yüreğin yetiyorsa açıklayacaksın kimi kastettiğini. Kaç kuruşluk adam olduğumu göstereceğim. İşte, bu, iki yüzlülük bu. Bir daha burada tiyatro oynamayacaksın. Yüreğin yetiyorsa kimi kastettiğini söyle." dedi.
Metiner'e "Gel konuşalım." diyen Baydemir, Meclis Başkanvekili Ahmet Aydın'ın yanına giderek "Ben kesinlikle kimseyi kastetmedim." dedi. TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, "Kardeşliği bu ülkede bozmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Ülkenin bölünmez bütünlüğünü milletin temsilcileri olarak hep birlikte bu Anayasa'ya uygun bir şekilde korumak ve muhafaza etmek durumundayız, savunmak durumundayız. Lütfen güvenlik güçlerine, hükûmete, devlete söylenenlerin bir kısmını da terör örgütüne karşı hep birlikte söyleyelim, burada meşru vasıtaları değil, terörü hep birlikte lanetleyelim, kınayalım. Devletin güvenlik güçlerinin üzerinde siyaset yaparak, istismar yaparak değil, bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü bu Anayasa'ya göre hep birlikte muhafaza etmek durumundayız. Anayasa yemini yaptık. Dolayısıyla, "Lütfen hepimiz söylemlerime, eylemlerimize dikkat edelim." diyorum." şeklinde konuştu.
Aydın, daha sonra birleşime 10 dakika ara verdi.
