• BIST 9093.58
  • Altın 2324.208
  • Dolar 32.3676
  • Euro 34.9781
  • İstanbul 21 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 22 °C

'Milli Piyango en geç Ocak'ta özelleşir'

NTV'nin sorularını yanıtlayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Varlık Barışı'ndan gelen parayı açıkladı.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, canlı yayında CNBC-e Genel Yayın Yönetmeni Servet Yıldırım ve Ankara Haber Müdürü Zerin Elçi'nin sorularını yanıtladı.
 
Varlık Barışı'ndan bugüne dek 6.1 milyar lira geldiğini açıklayan Şimşek, "Eğer bu süreç yüzde 100 tamamlanırsa bu Varlık Barışı sayesinde 67 milyar liralık bir girişe sahip olacak" dedi.
 
Şimşek Milli Piyoango'nun özelleştirilme tarihiyle ilgili de "En son bir değerleme çalışması yapılıyor, bakanlar kuruluna sunulacak, en sonda ihaleye çıkılacak. Dolayısıyla Kasım ayında bunu yapacağız. Ama takdir edersiniz ki bir gün vermem zor" dedi.
 
İşte o özel röportaj:
 
- Varlık barışının süresi doldu ve ne kadar başvuru oldu?
 
Mehmet Şimşek: İlk defa sizde açıklayacağım bu kesin sonuçları. 5 Kasım itibari ile rakamları vereceğim. Bugüne kadar toplam matrah, yani Türkiye'yi getirilmek üzere bize beyan edilen miktar 62 milyar 422 milyon lira. Bunun için tahakkuk eden vergi miktarı 1 milyar 348 milyon lira. Şu ana kadar ödenen 121.2 milyon lira. Dolayısıyla beyan edilip, şu ana kadar getirilip, vergisi ödenen miktar 6 milyar 62 milyon lira. Diğerlerinin vergisi ödenmesi için ay sonuna kadar vakit var. Biz beyanları alıyoruz ama beyan edip de o yükümlülüğü yerine getirmeyenleri biz takibe alıyoruz. Özetle toplamda Türkiye'ye eğer bu süreç yüzde yüz tamamlanırsa 62.4 milyar liralık bir kaynak girişi olacak.
 
- Bu rakam sizin beklentilerinizi karşıladı mı?
 
Mehmet Şimşek: Bizim tahminimiz buna ilginin yüksek olacağıydı. Küresel kriz döneminde en gelişmiş ülkelerde bankalar battı, Türkiye'de batmadı. Parayı 'Türkiye güvenilir değil' diye dışarıda tutuyorsanız onun sebebi kalmamıştır. Eskiden vergiden kaçırmak için vergi cennetlerine götürülen paralar var. Vergi cennetleri ile biz çifte vergi anlaşması yapıyoruz, dolayısıyla saklanacak yer de kalmadı. Üçüncü olarak getiri nerede yüksek? Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında önemli bir ülke. Dolayısıyla parayı vergi cennetlerinde tutmanın bir avantajı kalmadı. Bu üç sebeplerden dolayı bu varlık barışını yenileyelim dedik. FED’in söylemleri nedeniyle piyasalarda bir miktar dalgalanmalar oluştu. Gezi olayları nedeniyle bir miktar, özellikle dışarıdaki algıyı olumsuz etkiledi. Bütün bunları bir arada tuttuğumuz zaman biz bu kadar bir beyan beklemiyorduk. Dışarıda Türkler üzerine kayıtlı 130 milyar dolarlık bir rakam var. Bu rakam beyan edildi, ümit ediyorum bu taahhütler yerine gelir.
 
-Beklentileriniz karşılanmadığında yeni bir varlık barışı -özellikle yurt içinde- gündeme gelebilir mi?
 
Mehmet Şimşek: Mümkün olduğunca ben af niteliğindeki yapılandırmalara karşı durdum, prensip olarak doğru bulmuyorum. Vergiye uyumu bozuyor ve toplumda bir adaletsizlik algısı da oluşturuyor. Yurt dışındaki para zaten dışarıda, bizim derdimiz onu Türkiye'ye kazandırmak. Bu yolla Türkiye'nin imkanlarını artırmış oluyoruz. Bizim dış kaynak ihtiyacımız ortada. Bu kaynak ihtiyacımız varken paranın dışarıda tutulmasını doğru bulmuyoruz. Ama bunu zorla getirtemeyiz ancak teşvik ederek. Varlık alacaklarının yeniden yapılandırılması noktasında bir çalışmamız yok. İlk bunu yaptığımızda gündeme geld,i talep eden de çok kimse vardı ama ben ve Sayın babacan hararetle karşı çıktık. Bu sebeplerden dolayı içeriye yönelik bir yeniden yapılandırma doğru olmaz.
 
'ENFLASYON HEDEFİN ÜZERİNDE SEYREDECEK'
 
-Buradan Ekim ayı enflasyonuna geçelim. Yıllık bazda baktığımızda yüzde 7.77’lik bir oran söz konusu. Hükümetin ve merkez bankasının yüzde 6.8’lik beklentisinin tutmayacağı yönünde ekonomistlerin yorumu. Sizin öngürünüz nedir? Bu oran tutar mı?
 
Mehmet Şimşek: Bu sene vergilerde de bir artışa gitmedik, dolayısıyla geçmişte bize fatura edilirdi bu enflasyondaki sapmalar. Kolay dönemlerden geçmiyoruz. Bazı sektörlerde hala katılıklar var, rekabet eksikliğinden kaynaklanan sorunlar var. Avrupa’daki gıda fiyatları Türkiye'deki gibi inişli çıkışlı değil. Buradaki inişler çıkışlar nedeniyle bir sorun yaşanıyor. Şunu unutmamak lazım; Türkiye 70’li yıllardan itibaren 2000’li yılların başına kadar çift haneli enflasyonla yaşadı. Türkiye şu anda hala tek haneli enflasyonla devam ediyor. Bizim aklımızdan geçen düşük tek hanelerde devam etmesi. Yüzde 5-8 aralığında bir çerçevede gidiyoruz. Bunun için daha ilave yapısal reformlara ihtiyaç var. Rekabete daha çok imkan lazım, verimliliği daha çok arttırmamız lazım. Biz maliye politikası ayağıyla mümkün olduğu kadar destek olmaya çalışıyoruz. Yine de iş aleminin plan yapmasının önünde bir engel değil. Gönül isterdi ki hedefe daha yakın olsun. Ama bu sene öyle görünüyor ki hedefin üstünde seyredecek. Ama önemli olan bugünkü enflasyonla yaşanan bu gelişmeler geleceğe orta vadeye ilişkin beklentileri bozmasın. Onun içinde merkez bankasının duruşlu çok önemlidir, maliye politikasındaki disiplin çok önemlidir ve yapısal reform gündemimiz çok önemlidir. Bu üç ayak ile inşallah bu işi götüreceğiz.
 
'DÜNYADAN ALACAKLIYIZ'
 
- Kurun yüksek seyretmesi maliye politikalarını veya bütçeyi nasıl etkiliyor?
 
Mehmet Şimşek: Eskiden de piyasada çalıştığım dönemlerde ben genelde nokta tahminlerine çok atıfta bulunmazdım, hele kurla ilgili asla. Ancak yönüne ilişkin tahminler yapabilirsiniz. O nedenle benim kur tahminim olmaz. Eskiden olsa kurdaki artış bütçeye büyük yük getirirdi. Çünkü devletin net dış borcu baya yüksekti. Son dönemde baya düştü bu borç. Hatta kamunun tamamına bakıldığı zaman devlet dünyadan net alacaklı. Milli gelirin yüzde 3-4’üne yaklaşık bizim net dış kreditör durumuna gelmişiz. Yani dünyadan biz alacaklıyız. Dolayısıyla bu açıdan borç kanalıyla bütçe etkisi stok üzerinde zaten olmaz olumlu etki ama borç faizi anlamında baktığınız zaman sınırlıdır. İkincisi, bizim ithalattan aldığımız KDV var. Tabi kur yükselince ithalat artmaya devam ettiyse bizim vergi gelirlerimiz artıyor. Dolayısıyla olumlu bir yansıması da var. Yani çok büyük orta vadede bir etki yaratmaz. Dolayısıyla etkisi sınırlı.
 
- FED’in tahvil alımlarını azaltmasıyla ilgili beklentiler noktasında Mart ayına kaydığını görüyoruz bu beklentilerin. Siz ne diyeceksiniz? Sizce de bu kayış Türkiye ekonomisi açısından nasıl bir etki yapar?
 
Mehmet Şimşek: Kısa vadede tabii bir rahatlama sağladı. Biz buna sırtımızı hiçbir zaman dayamadık. Eninde sonunda bu parasal gelişme bir yerde yavaşlayacak ve belki de bir yerde duracak, hatta belki eğer dünya şartları çok olumlu yönde gelişirse tersine bile dönebilir. Bizim politika çerçevemizde üç aşağı beş yukarı bunu baz alarak şekillendiriliyor. Bir kere her şeyden önce mali disiplin önemlidir. Çünkü ikiz açık çok tehlikeli olur. Bizde önemli bir cari açık var. Onu dengeleyecek bütçede biz işi sıkı götürüyoruz. İMF tanımıyla söylüyorum; geçen sene bizim bütçe açığımız yüzde 0.3’tü. Bu duruşu devam ettiriyoruz. İkincisi bankacılık sektöründe sektörü etkileyecek bir açık pozisyonun olmaması çok önemli. Hane halkı çok önemli. Biz hane halkının döviz veya dövize endeksli borçlanmasını yasakladık. 94’ten ders aldık. Şu anda hane halkının çok büyük bir döviz mevduatı var. Ama döviz borcu yok. Bankaların sağlığı ekonomik büyüme için önemlidir. Hane halkının döviz borcu olmaması özel tüketim açısından çok önemlidir. Sorun genelde şirketlerin döviz borcu üzerinde odaklanıyor. Türkiye'de bankacılık dışındaki reel kesimin toplam borcunun iç ve dış borcunun milli gelire oranı yüzde 43 civarı. Avrupa ortalaması yaklaşık yüzde 47. Şimdi Avrupa’da büyük oranda kendi para cinsinden borçlanıyor dolayısıyla o anlamda filan denebilir. Türkiye'de bu borcun büyük kısmı uzun vadeli. Bir çok projeyi özel sektör kendi eliyle yapıyor. Tüp geçidi eskiden devlet yapardı şimdi özel sektör yaptı. Bu gibi projeleri özel sektör yaptığı için ve bunlar için uzun vadeli kaynak gerektiği için dışarıdan bir miktar borçlanıyor. O nedenle hükümet olarak orta vadeli programla bundan sonra tüketici borçlanmalarına ilişkin yeni frenler devreye soktuk. BDDK aldı, merkez bankası aldı, maliye bakanlığı olarak biz destekliyoruz. Biz 2014 bütçesini, orta vadeli mali planı şekillendirirken bütün bu çerçevelerde düşündük. Diyelim bir cari açığınız var ve dünyada şartlar değişiyor diyelim. Siz 'direneceğim kuru şurada tutacağım' derseniz sıkıntı yaşarsınız. Dalgalı kur sisteminin özelliği budur. O stresin fay hattında birikmesini engellemek lazım. Onda da şu anda politika veya uygulama açısından bir sıkıntı yok.
 
- Bir yerde FED bu adımı atacak ve bir yerde sermaye girişlerine olası bir daralmayı yaşayacağız. Buna karşı ne kadar hazırız diye soracaktım ama siz saydınız.
 
Mehmet Şimşek: Şu anda FED veya başka bir merkez bankası bazıları yapıyor bunu, aylık bazda belli bir miktar parayı piyasaya veriyorlar. Bunun azaltılması işin bir boyutu, faizlerin yükselmesi için bir boyutu. Şu anda konuşulan, o musluğun bir miktar kısılması. Eğer gelişmekte olan ülkeler sermayeye, açlığa terk edilirse yani batıda gelişmiş ülkelerde faiz yükselip sermayede kalıcı bir geri dönüş başlarsa o ayrı bir boyut o zaman sıkıntının boyutu farklı olur. Henüz o öngörülmüyor. Gelişmiş ülkelere bakın hala enflasyon değil deflasyonist süreçler hala konuşuluyor. Dolayısıyla faiz artışı ile parasal genişlemenin yavaşlamasını bir miktar ayırmamız lazım. İlki daha makul yönetilebilir, ikincisi daha sıkıntılı. Ben ikincisinin riskini çok düşük görüyorum. Bu bahsettiğim politika çerçevesi dışında bizim en önemli gündem maddemiz yatırım ortamını iyileştirmek. Şu anda yatırım ortamını iyileştirmekle ilgili Ekonomi Bakanımız Sayın Çağlayan'ın aslında bir torba tasarı çalışması var. Bizim uzun süredir üzerinde çalıştığımız Türkiye’yi cazip hale getirecek adımları toplu halde. Küresel doğrudan yatırımlar genelde kalıcı yatırımlardır. Hem cari açığın finansmanını sağlıklı hale getiriyor, hem de o para yatırıma, istihdama, üretime dönüşüyor.
 
-Bu torbada vergi ile ilgili düzenlemeler olacak mı?
 
Mehmet Şimşek: Genel anlamda yatırım ortamını iyileştirecek, destekleyecek bir sürü adım var. Bizimle ilgili boyutları da var. Ama şu anda konuşmak doğru olmaz. Dünyada para bol, her tarafta bol. Fakat ayrıştırabilmek iyi bir hikayeyi ortaya koyabilmek. Türkiye'nin iyi bir hikayesi var. Fakat bizim yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik buraya sıfırdan yatırımları çekecek en son Çankırı’da 500 milyon dolarlık bir lastik tekerlek fabrikası çok önemli. Bu tür yatırımları çekmemiz çok önemli. Panasonic geldi, Türkiye'den bir priz üreticisini aldı. Bu çok önemli. Bu tür yatırımlarla hem dünyaya açılıyoruz, hem Türkiye'ye kalıcı para girişi oluyor, hem de dışarıdan gelecek teknoloji ile daha yüksek katma değerli ürünlere geçişi global piyasalara erişimini sağlar. Mesela Asya’ya bu alanda fazla girmemiştik, Panasonic gelince onun aracılığı ile Asya’ya giriyorsunuz. Olaya sadece günübirlik bakmıyoruz, günübirlik boyutlarıyla merkez bankası ilgileniyor. İşin yapısal reform boyutu var onu da hükümet olarak biz yapacağız.
 
-Milli piyango özelleştirmesi için tarih netleşti mi?
 
Mehmet Şimşek: Şimdi biz yıl sonundan çok önce -zannediyorum Kasım ayında- ihale ilanına çıkacağız. En son bir değerleme çalışması yapılıyor, bakanlar kuruluna sunulacak, en sonda ihaleye çıkılacak. Dolayısıyla Kasım ayında bunu yapacağız. Ama takdir edersiniz ki bir gün vermem zor. Yıl sonuna veya en geç Ocak ayına biz bu süreci bizim özelleştirme idaresi boyutuyla tamamlamayı ümit ediyoruz.
 
www.istanbulhaber.com
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim