• BIST 9722.09
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • İstanbul 25 °C
  • Ankara 30 °C
  • İzmir 26 °C

Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Aslıhan Doğan Topçu:

Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Aslıhan Doğan Topçu:
Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Aslıhan Doğan Topçu, egemen ya da popüler sinemanın erkek egemen bakış açısına...

Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Aslıhan Doğan Topçu, egemen ya da popüler sinemanın erkek egemen bakış açısına göre kurgulandığını söyledi.

Novotel'de düzenlenen İç Anadolu 3. Kadın Buluşması kapsamında "Feminist Film Eleştirisi" konulu sunum yapan Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Aslıhan Doğan Topçu, popüler ya da egemen sinemanın kadına biçilen rolleri ve kalıp yargıları pekiştirdiğini söyledi.

Eril ya da ataerkil bakış açısına göre kurgulanan sinema filmlerinin çok da masum olmadığını vurgulayan Doç. Dr. Aslıhan Doğan Topçu, sinema filmlerinde kadınların sunulduğu kalıp yargılarla ilgili şunları söyledi:

"Kadınlar sinemada belli kalıp yargılar içinde sunulur. Kadın karakterler ya cinsel olarak ya da annelikle bağlantılı olarak, anne ya da kız gibi ya da evlilikle bağlantılı olarak eş ya da evde kalmış kız gibi birer etikete sahiptirler. Eril bakışı popüler sinemada çok görüyoruz. Aslında bütün egemen Hollywood ya da popüler sinema erkeğin bakışı ile kurgulanmıştır. Seyirci olarak izlediğimizde eril bakışı görüyoruz ve onun gibi izliyoruz. Bu stereotipleme kadının cinselliğine, biyolojik fonksiyonlarına ya da fiziksel görünümüne bağlıdır. Filmlerde verilen bütün şişman, kıskanç, aldatan, dedikoducu kadınların hepsi cinsel çekicilikten yoksun, cinsel olarak çok aktif ya da cinselliği bastırılmış kadınlardır. Kadının stereotiplerin arkasına sokulması erkek egemen toplumun yüklediği bir anlamdır."

Bunun yanı sıra, Doç Dr. Aslıhan Doğan Topçu, sinema filmlerinde toplumun koyduğu kısıtlamalara uymayan kadınların, filmlerin sonunda öldürülerek cezalandırıldığını söyledi. Doç. Dr. Aslıhan Doğan Topçu, "Özellikle 30'larda Hollywood'un ürettiği filmler sansürün de etkisiyle tam bir ahlak bekçiliğine soyunmuştu. Bu filmlerde ahlaksızlığın savunulamayacağı, toplumun kadınlara koyduğu kısıtlamaların ne kadar gerekli olduğu vurgulanıyor ve suçlu kadının hatalarının gösterimi ve sonuçta cezalandırılmasıyla seyirciler arasındaki kadınların ders alması amaçlanıyordu. Sansürün örtülü kurallarına göre cinsel açıdan serbest, "ahlaksız" kadınlar, başarıya ulaşamazlar ve cezalandırılırlar. Sinemanın ilk dönemlerinde doğan "vamp" stereotipi benzer bir işlevi yerine getirir. Vamp kadın, cinselliğini kullanarak erkeği baştan çıkarır, sömürür ve mahveder. Vamp, erillik için büyük bir tehdittir, yarattığı tehdit de cinselliğe bağlıdır." ifadelerini kullandı.

Kaynak: Haber Kaynağı
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim