• BIST 9524.59
  • Altın 2495.454
  • Dolar 32.5969
  • Euro 34.7691
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 18 °C

Kut’ül Amare Zaferi’nin 100’üncü Yıl Dönümü

Kut’ül Amare Zaferi’nin 100’üncü Yıl Dönümü
Hitit Üniversitesi Tarih Bölümü Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Bakan, günümüzde Sykes-Picot ve Kut'ül Amare çatışması olduğunu belirterek,...

Hitit Üniversitesi Tarih Bölümü Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Bakan, günümüzde Sykes-Picot ve Kut'ül Amare çatışması olduğunu belirterek, "İnşallah Kut'ül Amare galip gelecektir" dedi.

Kut'ül Amare Zaferi'nin 100'üncü yıl dönümü nedeniyle açıklama yapan Yrd. Doç. Dr. Mustafa Bakan, Kut'ül Amare'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun son zaferi ve Türk tarihinin altın sayfalarından bir tanesi olduğunu söyledi.

Zaferin birileri tarafından unutulmuş olabileceğini, bilinerek unutturulmuş olabileceğini bunun birilerinin işine gelmiş olabileceğini dile getiren Yrd. Doç. Dr. Bakan, birileri unutmuş veya unutturmuş olsa da bu zaferi tarihin asla unutmayacağının altını çizdi.

Bu yıl 100'üncü yıl dönümü kutlanan Kut'ül Amare Zaferi'nin tarihçesi hakkında da bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Bakan, "Kut'ül Amare, 1. Dünya Savaşı'nda Irak Cephesi'ndeki savaşın adıdır. Kut aslında Basra körfezine akan Dicle Irmağı'nın kavisi içerisinde bir şehrin ve kalenin adıdır. İngilizlerin bu savaşla direk bağlantısı var. Biz biliyoruz ki 1915'te Çanakkale Savaşı vardı. İtilaf devletleri ve İngilizler Çanakkale Boğazı'nı geçip Rusya'ya ulaşacaklardı. Çok büyük yenilgi aldılar. Bunu başaramadılar. Bu İngilizler için müttefikler için büyük bir kayıptı. Bir yıl geçmeden bu defa İngilizler Irak Cephesi'nde Basra'yı ele geçirip Bağdat'a yürüyüp Bağdat'ı da alıp Musul üzerinden yine Kafkasya'ya gidip Rusya ile buluşacaklardı. Burada birden fazla hesaplar da vardı. Sadece Kafkasya'ya ulaşmak değil İngilizler aynı zamanda Hindistan yolunu açmış olacaklardı. Ayrıca Kut'ül Amare zaferinde İngiliz ordusunda belli bir oranda Hintli askerler de bulunuyordu. İngilizlerin Ortadoğu'da çok önceden hesapları var. 1909 yılından beri Ortadoğu konusunda ciddi planlar yapmaya başlamışlardı. 1. Dünya Savaşı'nı bu pencereden görmek lazım. Bunun altında yatan neden de petroldü. Ortadoğu'nun petrollerinde söz sahibi olmak için bölgeye hakim olmak gerekiyordu. İngiltere sömürge yollarına ulaşabilmesi için bölgeye hakim olması gerekiyordu. Bu yüzden Basra'yı ele geçirdi ve Bağdat'ı da ele geçirmek niyetinde idi.

Bunda başarılı olabildi mi olamadı. Basra'dan Bağdat'a doğru giderken karşısında Osmanlı ordusunu buldu. Bu savaşta bazı önemli komutanlar var. Süleyman Askeri bunlardan birisi. Asker bu savaşta bazı başarılar elde etti. Nurettin Paşa vardı. O da belli başarılar elde etti. Ama bu savaşın en önemli kahramanı Halil Paşa'dır. İngilizleri Kut'ul Amare'de büyük bir bozguna uğrattığı için Kut soyadını da oradan almıştır. Orada birde Goltz diye Alman generali var. Goltz Paşa'nın 70 yaşında olduğu söyleniyor. Bilerek ve isteyerek o bölgeye gelip İngilizlere karşı özellikle savaşarak Türklerle beraber olmak istendiği söyleniyor. Goltz Paşa, İngilizlere büyük bir mücadele vermiş. Tifüs hastalığına yakalanarak hayatını kaybediyor. Vasiyetinde İstanbul'da defnedilmesini istemiştir. Bildiğim kadarıyla İstanbul'da mezarı var. Hatta mezar taşında haç işareti ve hilal resmi var. Türklere olan sevgisini anlatmak adına. Goltz Paşa vefat edince Halil Paşa 6. Ordu komutanı oldu. Dolaysıyla İngilizlerin geri çekildiği Kut kalesini kuşatma altına aldı. İngilizler 4 ay süren bu kuşatmanın başlangıcında, kuşatmadan çok rahatlıkla çıkacaklarını düşünüyorlardı. Çünkü onlara göre İngilizler büyüktü. Güçlüydü. Onlara yardım gelebilirdi. Kut'ül Amare'de İngilizlerin başlarında da General Townshend vardı. İngiltere ile sürekli irtibat kurarak yardım istiyordu. İngiltere'den onlara gelen yardımlar hep önlendi. Mesela Selman-ı Pak cephesi bu konuda çok önemlidir. Dicle ırmağından büyük bir kuşatma kalesine yardım götürüyordu. Ali İhsan Sabis Paşa İngilizleri durduran paşalardan bir tanesi. Artık işin ciddi olduğunu anlayan İngiliz paşa telaşa düştü. Başta çok gururluydu. Büyüt Britanya imdada yetişirdi. Böyle düşünülüyordu. Ama gün geçtikçe durumun ciddiyeti anlaşıldı. Açlıktan insanlar ölüyordu. At eti yemeye başladılar. At eti yemedikleri için orduda bulunan Hintli Müslümanlar daha önce ölüme terk ediliyorlardı. Çaresizlik içerisinde kaldılar" dedi.

"KUT'ÜL AMARE'DE ORTADOĞU'DAKİ HESAPLARI BOZULAN İNGİLİZLER BÜYÜK KAYBA UĞRADI"

Kut'ül Amare Savaşı'nda İngilizlerin büyük bir prestij kaybına uğradığının altını çizen Yrd. Doç. Dr. Mustafa Bakan, "İngilizler Çanakkale'de büyük bir kayba uğradı. Aynı zamanda prestij kaybetti. Çanakkale'de hayatını kaybeden insanlar daha çok İngiliz sömürüsünde olan insanlardı. Anzaklardı. Fransızlardı. Kut'ül Amare'de şunu görüyoruz. Burada hayatını kaybedenler büyük çoğunlukta İngilizlerdi. Bu savaşta İngilizlerin 30-40 bin kayıplarının olduğu söyleniyor. Ayrıca kuşatma sonrasında 13 bin kişi de Osmanlı askerine teslim oldu. General Townshend başlangıçta Halil Paşa'ya haber gönderip görüşme talebinde bulunuyor. Görüşüyorlar. Kuşatmanın kaldırılması karşılığında 1 milyon sterlin teklif ediliyor. Geri çekileceğiz diyor. Halil Paşa, "savaş görüşmesindeyiz. Bunu başka zaman yapsanız sizi alnınızdan vurmuştum. Böyle bir teklif bizim için utanç vesiledir" diye cevap veriyor. Rüşvet anlamına gelen parayı kabul etmeyecektir. Araya İngiliz casus Lawrance girecektir oda 2 milyon sterlin teklif edecektir. Ancak bu teklif de reddedilecektir.. İngilizler teslim olurlar sonunda. 13 general, 481 subay ve 13 bin 500 civarında İngiliz askeri Osmanlı askerine teslim olur. Bu tabi ki İngilizler için büyük bir kayıptır. Ortadoğu hesaplarının bozulması demektir. Büyük bir prestij kaybı oldu" diye konuştu.

Türk milletinin tarihte birçok zaferinin olduğunu, bu zaferlerin mutlaka tarafsız, bilimsel olarak değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Bakan, "Bugün Batı Avrupa veya Amerika tarihine baktığımız zaman onların belki tarihlerinde büyük zaferleri olmayabilir. Ama her ne kadar Kut'ulAmare zaferinden sonra Bağdat daha sonra yine de İngilizlerin eline geçtiyse de Osmanlı o coğrafyadan çekildiyse de bu bir zaferdir. Osmanlı'nın son zaferidir. Türk'ün neler yapabileceğinin göstergesidir. Nasıl ki Çanakkale yeni Türk devletinin ön ayağıdır. Kut'ul Amare'de yine yeni Türk devletinin ve yakın tarihimizin temellerinden bir tanesidir. Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihini bu şekilde bilirsek tarih bilincimizi çok sağlam temeller üzerine oturtmuş oluruz. Bu zaferler mutlaka anlatılmalı" ifadelerini kullandı.

"FARKLILIKLARI KORUYARAK COĞRAFYANIN BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLAYAN BARIŞIN ADALETİN SİMGESİ KUT'ÜL AMAREDİR, BÖLMENİN PARÇAMALAMANIN SİMGESİ İSE SYKES-PİCOT'TUR"

Farklılıkları koruyarak Ortadoğu'nun bütünlüğünü sağlayan barışın adaletin simgesi Kut'ul Amare iken, bölmenin, parçalamanın simgesinin Sykes-Picot projesi olduğunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Mustafa Bakan, şunları kaydetti:

"Kut'ül Amare'nin çağdaş dünya, çağdaş Ortadoğu açısından da çok büyük anlamı var. İngiltere Şerif Hüseyin'i ayaklandırmıştı. Arap dünyasında "büyük bir Arap krallığı kurulacak, sen kral olacaksın" denmişti. Bu şekilde Osmanlıya karşı isyan başlatmıştı. Osmanlıyı Ortadoğu'dan çekmek istiyorlardı. Kut'ulAmare'den sonra Ortadoğu'daki hesapları bir anda suya düşünce İngiltere bu bölgedeki projelerini ertelemedi. Kut'ulAmare zaferinden hemen sonra Sykes-Picot denilen Ortadoğu'yu bölme parçalama projesi gündeme geldi. Masa üzerinde Ortadoğu'ya yeni bir şekil vermek istediler. Ortadoğu sınırları cetvelle çizilen ülkelerdir diyoruz ya işte Sykes-Picot anlaşmasına göre İngilizler Ortadoğu'yu küçük devletlere böldüler ve parçaladılar. Bunu yaparken de çatışmayı, karıştırmayı esas alıyorlardı.

Ortadoğu Osmanlı'dan sonra sürekli kaynadı. Çünkü Ortadoğu aslında bir coğrafya kavramı dahi değil. Ortadoğu aslında bir siyasal kavram. Osmanlı'dan sonra Ortadoğu kavramı ortaya çıktı. Ortadoğu'da yüzlerce etnik grup, inanç, düşünce vardı. Osmanlı bütün bu farklılıkların bütünlüğünü koruyarak barış ve huzur ve adaleti yaşattı. Batı dünyası tam tersine bu coğrafyadaki farklılıkları çatıştırarak, bölerek, kavga yaptırarak oralara egemen olma yolunu denediler. Sykes-Picot" nun getirdiği sonuçlardan birisi de bölgede gelişme fırsatı bulan terör örgütleri olmuştur. Kut'ulAmare'ye gelecek olursak aslında şöyle diyebiliriz. Günümüzde Sykes-Picot ve Kut'ulAmare çatışması vardır. İnşallah Kut'ül Amare galip gelecektir. Çünkü Kut'ul Amare bölgedeki Batı ve emperyalizme vurulan çok önemli bir darbedir. Bu savaşı bu çerçevede düşünmek gerekir. Kut'ul Amare Türk tarihinin altın sayfalarıdır. Türk devletinin Ortadoğu ayağıdır. Tarihimiz için bir zaferdir onur kaynağıdır. Aynı zamanda da günümüz Ortadoğusu'na baktığımız zaman Sykes-Picot'un temelini oluşturduğu Ortadoğu'yu bölüp parçalamak çatıştırmak yerine aynı Osmanlıda olduğu gibi farklılıkları koruyarak coğrafyanın bütünlüğünü sağlayan barışın adaletin simgesi Kut'ül Amare'dir. Bölmenin parçalamanın simgesi Sykes-Picot'tur. Türkiye Cumhuriyeti Kut'ulAmare'yi bu şekilde kutlamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Ortadoğu'da yine tarihi misyonu olduğu gibi barışı huzuru sağlama gayreti içerisindedir. Tarihten aldığı güçle Ortadoğu'da kendisine yönelecek bütün tehlikelere karşı hazırdır. Güçlüdür. Bütün tehlikeleri yok edecek konuma sahiptir. Türkiye cumhuriyeti devleti gelecekte dünyaya yön verebilecek ve barış adaleti sağlayabilecek bir konumdadır. Türkiye; günümüzde Ortadoğuda ve özellikle sınırında cereyan eden gelişmelere hem kendi güvenliği hem de oradaki masum insanların haklarını koruma adına elbette ki ilgisiz kalamayacaktır. Uluslararası antlaşmalarla kazandığı haklarından da yaralanarak bölgede adalet ve barışın korunmasında ve sağlanmasında rol oynayacak ve bunu başaracak ve aynı zamanda içeriden ve dışarıdan gelebilecek terör dahil her türlü tehdidi ezecek güçtedir."

Kaynak: Haber Kaynağı
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim