Akademisyen Fuat Ali Bozyel, ABD Başkanı Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasını vahim bir hata olarak değerlendirdi.
Akademisyen Fuat Ali Bozyel, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanınmasını değerlendirdi. Bozyel, "Kudüs'ün hem tarihi, hem dini, hem de hukuki statüsü itibarıyla İsrail'in başkenti olarak ilan edilmesi her şeyden önce uluslararası anlaşmalara, BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı, vahim bir hata olacaktır" dedi.
Bozyel, yaptığı açıklamada, Kudüs'ün önemini anlamak için Kudüs'ün tarihsel sürecine inmek gerektiğini söyleyedi. Farklı medeniyetlerin bir arada yasadığı, sürekli dönüşen ve dönüştüren şehrin Kudüs olduğunu belirten Bozyel, "Milattan önce 2000 yıllarında Hz İbrahim'in Kudüs'e giderek orada yerleşimi canlandırması ve daha sonrasında da milattan önce 1000'li yıllarda Hz Davut'un Kudüs'ü başkent ilan etmesiyle Mescid-i Aksanın temelleri atılmıştır. Yine Hz. Davud'un yerine gecen Hz. Süleyman, Mescid-i Aksanın inşaatını tamamlamış ve Kudüs'ü idari anlamda çok iyi bir yere taşımıştır. Ancak tarih boyunca birçok kutsal yapıyı bünyesinde bulundurduğundan dolayı çok defa yıkılıp yeniden inşa edilmiştir. Kudüs üç semavi din olan Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam dini için kutsal kabul edilir. Hz. Süleyman döneminde yapılan tapınaktan dolayı Yahudiler için, Hz. İsa'nın orda çarmıha gerildiği ve kabrinin olduğuna inanıldığından dolayı Hristiyanlar için ve son olarak da Hz. Muhammed(SAV)'in buradan göğe yükseldiğine inanıldığı için de Müslümanlar için kutsal kabul edilir" diye konuştu.
Bozyel, Kudüs'ün üç semavi dine de başkentlik yaptığından dolayı kutsal ve kadim bir kent olduğunu dile getirerek, "Tüm bunlardan dolayı Kudüs'ün üç dini de kapsayıcı olması gerekiyor. Fakat bugün ABD başkanı Trump'ın almış olduğu skandal karar ile Yahudilik hariç diğer iki dini tasfiye etmek istenmektedir. Bunu tarihte daha önce birçok uygarlık ya da devlet denemişti, ancak bunda başarılı olunmadığını tarih bugün bize gösteriyor. Özellikle Babillerin, Romalıların, Haçlıların birçok defa Kudüs'ü işgal etmeleri ve de dinleri yok etmeye çalışmaları bunun ne kadar yanlış bir karar olduğunu gösteren olayların başında gelir. Bugün Trump'ın vermiş olduğu bu vahim karar da aynı bu tarihsel süreci desteklemektedir. Geçmişe baktığımızda, tarihi incelediğimizde bunun çokta doğru olmadığını ve bölgeye acıdan, savaştan, kandan başka bir şey getirmediğini görmüş oluyoruz. Özellikle 1917'de Balfour deklarasyonuyla Filistin topraklarının İsrail'e anavatan yapılması öngörülmüştür. Balfour'un Siyonist hareketin önde gelen isimlerinden Rothschild'e hitaben yazdığı mektupta da "Halksız vatana, vatansız halkı yerleştirme" söylemiyle Filistinlileri yok sayıp Yahudilere Filistin'i anavatan yapma yoluna gidilmiştir. Oysaki tarihi incelediğimizde, özellikle İslami devletlerin yönetimde olduğu dönemlerde Kudüs'te işkence gören ve defalarca dışlanan Yahudilere kucak açılmış, akabinde de inançlarını yasamalarına müsaade edilmişti. İslam devletleri döneminde yaşanan bu hassasiyet ve hoşgörüyü modern İsrail adi altında zorla oluşturulmak istenen devlet, Müslüman topluluklara ya da diğer dinlere göstermemektedir. Oysaki Hz. Ömer ve Selahattin Eyyubi dönemlerinde Kudüs İslam sancağı altındayken gerek Yahudilerin gerekse Hristiyanların dinlerini özgürce yaşamalarına müsaade edilmiştir. Yani diğer iki semavi dinin de kapsayıcılığı Kudüs'te göz önüne serilmiştir. Ancak bundan sonra Kudüs tekrar farklı medeniyetleri buluşturan dönüşen ve dönüştüren şehir olma statüsüne geçmiştir" şeklinde konuştu.
"Kudüs coğrafi olarak çok önemli konumda"
Bozyel, Kudüs'ün coğrafi olarak da çok önemli konumu ve yeri olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: "Hz. Davut tarafından başkent yapılmadan önce de Kudüs birçok medeniyete ev sahipliği yapmış durumdaydı. Daha sonraları ise Mezopotamya, Hitit, Mısır ve Antik Yunan Medeniyetlerine ev sahipliği yapmış kadim ve ruhu olan bir şehirdir. Özet olarak Kudüs insanlığın kadim birikiminin harmanlandığı bir coğrafyada doğmuştur. Tüm bunlar göz önünde bulundurularak değerlendirildiğinde ABD başkanı Trump'ın ne kadar yanlış ve vahim bir karar aldığı açık bir şekilde ortadadır. İsrail'e Doğu Kudüs dahil, 1967'de işgal ettiği topraklardan çekilmesi çağrısı yapan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararlarını umursamaz bir şekilde atılan bu adim kuşkusuz uluslararası aktörler tarafından bir dirençle karşılanacaktır."
