• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 24 °C
  • İzmir 20 °C

Korsancılar telif hakkı istedi

Korsancılar telif hakkı istedi
Yayın dünyası, Peyami Safa’nın eserleriyle ilgili bilirkişi skandalıyla çalkalanıyor. Bilirkişiler M. Murat Taşar ile Fikret Soydabircan, ünlü edebiyatçının eserlerini korsan olarak yayınlayanları haklı çıkarmak için çalışıyor.

Ünlü yazar Peyami Safa’nın eserleri üzerinden kolay kazanç elde etmek için korsan baskı yapanlarla mücadele bitmiyor. Bir eser üzerinde hak iddia etmek için tek yol eserin yazarıyla ya da onun mirasçılarıyla telif sözleşmesi yapmak. Sonra eseri basıp yayınlamak hakkına sahip olabiliyorsunuz. Ama günümüzde bazı yayınevleri bu telif bedellerini ödemeden yazarın kitaplarını basıp yayınlayabiliyorlar. Böylece telif sözleşmesi yaparak yazara ya da mirasçılarına ödeme yapanlar büyük zararlara uğratılıyorlar.

İşte size bir örnek; ünlü yazar Peyami Safa’nın eserlerinin telif hakkını almak için Alkım Yayıncılık, yazarın mirasçılarını arar. Ve Peyami Safa’nın tek mirasçısı olan yeğeni Behçet Safa’yı yurtdışında bulur. Bedelini ödeyerek yazarın eserlerinin telif hakkını alır. Bu arada tabii, Damla Yayınevi isimli yayınevi yazarın kitaplarını basıp dağıtmaya devam eder.

Böylece Peyami Safa’nın, Esrarlı Köşk, Elmaslar İçinde, Kartal Pençesi, Kaybolan Adam, Tiyatro Baskını, Mişon’un Definesi, Şeytani Tuzak, Zeyrek Cinayeti, Arsen Lüpen İstanbul’da kitaplarını yıllarca telif ödemeden basıp satar.

Bu arada kitapların içersine Damla Yayınevi birkaç resim ilave eder ve daha önceki baskılarda yer alan imla hatalarını düzeltir. Bunun üzerine eserin mirasçısına telif bedeli ödeyerek sözleşme yapan Alkım Kitapevine, bu defa işleme eseri bastı diyerek dava açar. Ve bir takım garip hesaplar yaparak telif hakkı ister.Tabii mahkeme bu anlaşmazlığı bilirkişiye havale eder.

Mahkemece tayin edilen bilirkişiler; yazar bilirkişi M.Murat Taşar ve muhasip bilirkişi Fikret Soydabircan adeta Damla Yayınevinin avukatı gibi davranıp “hak sahibi"nin kim olduğu bu davanın konusu olmayıp, kitabın içerisine birkaç resim yapıp işleme esere dönüştüğünü bunun üzerine Damla Yayınevine tazminat verilmesi gerektiğini bilirkişi raporuna yazarlar.

Kısaca işin özü şu; hem yıllarca Peyami Safa’nın kitaplarını telif ödemeden basacaksınız üstüne üstlük bir de telif ödeyip hak sahibi olan yayın evinden para isteyeceksiniz. İşte size Türkiye’den bir bilirkişi skandalı.

BİLİR KİŞİLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

Kısaca eski Danıştay Başkanı Karakullukçu haklı. Boşuna bilirkişi müessesini ele alıp yargının en temel sorunlarında bir tanesi olduğunu söyleyip eleştirmemiş. Aslında bu yönlendirici, gerçeklerden uzak adalet kavramını zedeleyen bilirkişi raporlarının yargıyı zor durumda bıraktığını söylemekte fayda var. Tabii bu durumda iş hâkimlere düşüyor. Bu arada Alkım Yayınlarının bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunduğunu da belirtelim.

BİLİRKİŞİ EV SAHİBİNİ BASTIRDI

Peyami Safa’nın kitaplarını basma ve yayın hakkı bulunmayan Damla Yayınevi için adı geçen bilirkişiler “Damla Kitapevinin eseri suç işleyerek yetkisi olmadan bastıysa da kitaba koyduğu resmin ve yaptığı düzeltmelerin korunması gerekir” türünden tuhaf bir düşünceyle bu defa telif sözleşmesi yapmış hak sahibi yayıncıdan para isteyebiliyorlar. İş artık çığrından çıkmış. Gördüğünüz gibi suç işleyerek kitabı korsan olarak bassa da içine resim koydu diyerek korsanı haklı çıkartacak mantığı kurma becerisini gösteriyor bilirkişiler.

DANIŞTAY’DAN BİLİRKİŞİ İSYANI

Hatırlayacaksınız Eski Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, bilirkişilik müessesesi hakkında çarpıcı tespitlerde bulunmuştu. Ve “Bu memlekete baktığım zaman affınıza sığınıyorum, işte polis, emniyet teşkilatı savcı olmuş, bilirkişi de hâkim olmuş, mübaşir de yazı işleri müdürü olmuş, ondan sonra adalet diye bağırıyoruz. Yok ya... Böyle bir şey olmaz. Mümkünatı yok” demişti.

Bu konuşmanın ardından Karakullukçu’ya, Yargıtay Başkanı da destek vererek “Hukuki konularda hâkimin bilirkişiye başvurması hâkimin meslekî kariyerine güvensizlik doğurabileceği gibi yasal düzenlemelere de açıkça aykırılık teşkil edebilir” diyerek konunun önemine değindi. Bu konuda barolar da Karakullukçu’ya destek verdiler. Hatta bilirkişiliğin sertifikaya bağlanması önerildi. Çünkü bilirkişiler, uzmanlık aranmadan gelişigüzel seçildikleri için adalet kavramını gerçekten zedeliyorlar. 

Kaynak: Taraf

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim