• BIST 9079.97
  • Altın 2323.714
  • Dolar 32.3523
  • Euro 34.949
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 15 °C

Kılıçdaroğlu, Faruk Çelik'in istifasını istedi

Kılıçdaroğlu, Faruk Çelik'in istifasını istedi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu hükümetin ömrü bitmiştir. Halkına baskı yapan bir iktidarın ömrü bitmiştir. Bu hükümetin de süresi bitmiştir. Yeni bir süreç, arayış başlamıştır. Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum, otur, düşün, kararını ver" dedi.

Partisinin Antalya'nın turizm merkezi Belek'teki Sirine Otel'de pazar gününe kadar devam edecek TBMM 24'üncü Dönem 5'inci Çalışma Toplantısı'nın açılış konuşmasını yapan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, hafta içinde Türkiye Cumhuriyeti'nin 91'inci yıl dönümünü sevinçle, neşeyle ve mutlulukla kutladıklarını fakat Ermenek'ten gelen haberle de yüreklerin burkulduğunu söyledi.“İsteriz ki Cumhuriyetimiz görkemli olsun, isteriz ki demokrasiyle taçlandırılan cumhuriyetimiz hepimizin umudu ve hepimizin geleceği olsun. Acıyı yaşamayım, gözyaşı olmasın bu topraklarda. Bu topraklarda huzur olsun, barış içinde huzur içinde hepimiz yaşayalım" sözleriyle konuşmasına devam eden Kılıçdaroğlu, bunun bir yolu olduğunun da altını çizdi.

AKILLA YÖNETİLMEYEN DEVLET

Çağdaş dünyanın benimsemesine, kabul etmesine rağmen Türkiye'nin bir türlü hayata geçiremediğini iddia ettiği yolun, devletin akıl ve bilimle yönetilmesi olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “Devletin yönetimine aklı egemen kıldığınız, bilimi gözardı etmediğiniz zaman o ülkeyi iyi yönetirsiniz. Devlet kinle, öfkeyle, intikam duygusuyla yönetilmez. Oy versin vermesin bütün yurttaşları kucaklayan akılla yönetilir" dedi.

Ancak bu durumda farklı bir devlet profilinin, adalet duygusunun ortaya çıkacağını dile getiren CHP Genel Başkanı, “Üzülerek söylüyorum, içim yanarak söylüyorum Türkiye Cumhuriyeti akılla yönetilmiyor. Akılla yönetilmeyen bir ülkede adalet de hukuk da olmaz. Akılla yönetilen bir devlette iş kazaları, iş cinayetlerine dönüşmez, kitlesel ölümler gerçekleşmez" diye konuştu.

'AKILLA YÖNETİLMEYEN BİR TÜRKİYE'

Dünyanın birçok ülkesinde insanların madenlerde çalıştığını fakat hiçbirinde kitlesel ölümlerin yaşanmadığını belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin iş kazalarında Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü olduğunu söyledi. Türkiye'de yer altında çalışacak işçiler için hiçbir risk unsuru giderilmeden, işçiler eğitimden geçirilmeden yer altına indirilip çalıştırıldığını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Sonra kitlesel iş cinayeti gerçekleşiyor. Ve yine akılla yönetilmediğimizi gösteren ikinci perde geliyor. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, emniyet müdürleri, valiler, kaymakamlar, milletvekilleri kitle halinde oraya gidiyorlar. Neymiş, iş kazası olmuş el koymaya gidiyorlar. Cinayete el konmaz, arkadaşlar. Cinayete el koyacak olan kişinin adresi bellidir. Devletin savcısı el koyacak, o kadar. Üçüncü perde, gidiyorlar oraya. Başlıyorlar şikayet etmeye. Kimi şikayet ediyorlar, her önüne geleni. Ya kardeşim, sen nerede oturuyorsun cumhurbaşkanlığı koltuğunda, başbakanlık koltuğunda, bakanlık koltuğunda. E, sen şikayet edersen vatandaş şikayetini kime anlatacak, kime söyleyecek? Geldiğimiz nokta bu. Akılla yönetilmeyen bir Türkiye ile karşı karşı karşıyayız. Akılla yönetilmiyor. Günlük kararlarla bir devlet yönetilmez."

Madenlerde kazalar sonrası sendikaların işçiyi eğitmemekle suçlandığını belirterek açıklamalarına devam eden Kılıçdaroğlu, “Bunu söyledikleri zaman içimden bir şeyler koptu. Ülkede sendika mı bıraktınız, hangi maden ocağında doğru dürüst sendika var?" dedi.

'MÜTHİŞ BİR İTİRAF'

Ermenek olayında bir gerçeğin daha gün yüzüne çıktığını belirten CHP Genel Başkanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in, “Bir maden ocağın kapatıyorsunuz 50 kişi araya giriyor açtırmak için" sözlerini hatırlatarak, konuşmasına şöyle devam etti:

“Müthiş bir itiraf. İtirafta bulunduğu için bu Bakanı kutluyorum. Ama Başbakanlık koltuğunda oturan kişiye da şunun sormaktan kendimi alamıyorum. Şimdi sen o Bakanı çağırıp, 'Gel bakalım arkadaş. Bu maden ocağıyla ilgili müfettiş raporu var mı? Kapatma kararı alman gerekiyor mu? Kimler araya girdi hangi gerekçeyle sen maden ocağını açtın?' Bunu sorabilir mi? Ağabeyinden izin isteyecektir mutlaka. Başbakansan ağabeye muhtaç değilsin artık. O koltuğun hakkını vereceksin. Bakanı çağıracaksın, bunun hesabını soracaksın. Araya girenler arasında ayakkabı kutusu sahibi olanlar var mı? Çikolata kutusu sahibi olanlar var mı? Bakanlar, bakan çocukları, başbakanlar var mı? Bunun herhalde sorulması lazım. Madem ki sen itiraf ediyorsun biz de devamını getiriyoruz. Bunları adam gibi sor, biz de bunları öğrenmiş olalım."

'FELAKETLERE ZEMİN HAZIRLIYORSUNUZ'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde Soma'da 301 kişinin ölümüyle sonuçlanan maden faciasının ardından, “Bu işin fıtratında bu ölümler var" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ı peşinen yer altındaki kişilerin cenaze namazını kılmakla itham etti.

Kılıçdaroğlu, “Devleti akılla yönetmezseniz bu tür felaketlere zemin hazırlamış, kapı aralamış olursunuz" dedi.

'HAVUZ MEDYASI' ELEŞTİRİSİ

Ermenek'te su basması sonucu madende mahsur kalan 18 madenci nedeniyle 'Havuz medyası' olarak isimlendirdiği bir grup basın yayın organının hedefe madenin patronunu koyduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu şöyle dedi:“Biz sözüm de havuz medyasına. Son günlerde bu medya grubunun manşetleri farklı, hedefi iktidar değil, hedefe patronları koymuşlar. 'Bu patron bunu nasıl yapar. Vay efendim bu patronu asmak kesmek lazım.' Manşetler böyle. Onları çok iyi anlıyorum, iktidarı korumaları gerektiğini anlıyorum. Çünkü onların genel yayın yönetmenlerinin biri kamu bankasına telefon edip, 'Oğulum Süleyman 2 milyon gönder de işçinin maaşını ödeyeceğim' dediğini biliyorum. İktidar giderse bir daha telefon edemeyeceklerini çok iyi biliyorum. Şimdi hedefe patronları koymuşlar. Tü kaka bunlar. Ama bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Şu soruyu kendinize sorun, patron kötü hadi kötü olsun o patrona ruhsatı veren kim? CHP mi verdi? O ruhsatı verenler iktidar koltuğunda oturanlardır. İş cinayetlerine ortam hazırlayanlar iktidar koltuğunda oturanlardır. Havuz medyası ne yaparsa yapsın iktidarı koruma gibi bir görevlerinin olduğunu kimse unutmasın. İktidardan beslenenler iktidarı eleştiremezler. Ama CHP iktidarında hiçbir medya gurubu devletin hazinesinden beslenemeyecektir, nokta."

TAŞERON İŞÇİLERE GÜÇ BİRLİĞİ ÇAĞRISI

Taşeronlaşmanın başka bir sorun olarak ortaya çıktığını kaydeden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarı taşeron sistemini Türkiye'ye getirmekle ve yaygınlaştırmakla suçladı, bütün yer altı işletmelerinde sendikayı zorunlu hale getirmeyi önerdi. Kılıçdaroğlu, iktidara, “Getir kanun tasarısını" diye seslenirken taşeron işçilere de Anayasa Mahkemesi'nin aldığı son kararla sendikalaşmanın önünü CHP'nin açtığını belirterek güç birliği çağrısında bulundu.

BAKAN ÇELİK'İ İSTİFAYA DAVET ETTİ

Kılıçdaroğlu, akılla yönetilen bir ülkede oluşacak kavramlardan birini de temelinde siyasi ahlakın bulunduğu siyasi sorumluluğun oluşturduğunu belirterek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik'i istifaya davet etti.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Siyasi ahlak gereği o bakanın yapacağı tek bir şey vardır görevinden ayrılmak. Cumhuriyet fazilettir, erdemdir diyoruz öyle değil mi? Eğer cumhuriyet erdemse, faziletse o koltuktan ayrılacaksın kardeşim. Kendine, ailene, topluma saygı duyuyorsan, yer altında umutla beklediğimiz o işçilere ve ailelerine saygı duyuyorsan bu hükümetten çekileceksin. 'Ben beceremedim, birilerinin siyasi ihtiraslarına teslim oldum' diyeceksin. 'Burada ölen işçilerin sorumluluğu bana aittir' diyeceksin ve çekileceksin. Siyasi ahlak bunu gerektirir" diye konuştu.

VAHŞİ KAPİTALİZM

Türkiye'de genç işsizliğin yüzde 20 seviyesinde olduğunu bununla birlikte çalışma koşullarının da felaket bir noktada olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Bir işçi ve emeği vahşi kapitalizme nasıl teslim edebilirsiniz?" dedi.

Türkiye'de çalışma yaşamını merak edenleri Davutpaşa'ya, Zeytinburnu'na, Merter'e davet eden Kılıçdaroğlu, “Bir lokma bir hırkaya 12 saat aralıksız çalışanlar, yeraltında çalışan işçinin yerüstüne çıkıp ekmek yemesini yasaklayan bir düzeni nasıl savunacaksınız? Burada çalışan işçilerin etnik kimliğine, inancına, yaşam tarzına bakan var mı? Yok. Vahşi kapitalizmde emeğin sınırsız sömürülmesi vardır" diye konuştu.

Böyle bir ortamda 'Çağdaş Türkiye' 'Onurlu Türkiye' kelimelerinin hiçbir anlamı olmadığını kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, “Emeğin, alın terinin onurunu koruyamayan bir ülkede hangi onurdan bahsedeceksiniz" dedi.

Aklın egemen olduğu Türkiye'nin inşa edilmek zorunda olduğunu savunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam eti:

“Bunlar devleti yönettiklerini zannediyor. Bir ülke böyle yönetilemez. Akılla yönetilen bir ülkede siyasetçiler 'önce insan' derler. Siyaset para için yapılmaz. Kişisel hırs için yapılmaz, makam mevki için yapılmaz. Siyaset insan ve insanının mutluluğu için yapılır. Bunların hepsini unuttular. Ceplerine bakıyorlar. Nasıl köşe dönecekler diye bakıyorlar. Siyaseti bunun üzerine inşa etmişler. Böyle bir siyaset anlayışıyla Türkiye hiç karşı karşıla gelmedi. İnsana değer vermeyen bir siyaset olabilir mi, insanını savunmayan, insanının çıkarlarını savunmayan bir siyaset olabilir mi? İnsanını emeğini sömüren siyaset olabilir mi? İnsanın işsiz kalmasından mutluluk duyup onu bir anlamda kendine tutsak etmek için çaba harcayan bir sosyal politikadan siyaset olabilir mi?"

AK PARTİ NASIL SEÇİM KAZANIYOR?

Bu şekilde yaratılacak kölelik sisteminin cumhuriyetle ilgisi olamayacağını savunan Kılıçdaroğlu, cumhuriyet ancak demokrasiyle taçlandırdığında ve ortak akılla bir ülkenin daha sağlıklı yönetilebileceğini söyledi. Cumhuriyeti taçlandıracak demokrasinin asla vesayet kabul etmediğinin de altını çizen Kılıçdaroğlu, vesayeti kabul etmeyen bir siyasal gelenekten geldiklerini dile getirdi. Fakat bunun karşısında iktidarı kendi vesayet sistemini kurmakla suçlayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Onun bunun vesayeti diyorlardı, kendilerine dedik ki, 'Vesayetten mi şikayet ediyorsun, o zaman gelin 12 Eylül askeri darbe döneminde yapılan yasalarının tamamını değiştirelim, birinci sınıf demokrasiyi getirelim' dedik. Ne yaptılar, bizim bu talebimizi görmediler. Darbe yasalarını tahkim ettiler. Ne için, kendi vesayetleri için. Demokrasinin üzerinde yeni bir vesayet var. Oturmuşlar koltuklarına, şu soru soruluyor 'Bu kadar haksızlığı yapan, işsizliği görmezlikten gelen yüzbinlerce atanamayan öğretmeni atamayan bir yapı içinde nasıl olur da bunlar iktidar oluyorlar.' Her aklı başında olanın düşündüğü soru budur. Neden iktidar oluyorlar, çünkü toplumu inanç bağlamında, etnik kimlik, yaşam tarzı bağlamında ayrıştırıp toplumu bölüyorlar. Böldüğü toplumun özgürce düşünmesinin önüne set çekiyor. 'Sen bizdensin, oyunu başka yere veremezsin' diyor. 'Çocuğum işsiz. Hiç önemli değil' diyor. Neden, 'Aynı etnik kimliği paylaşıyoruz.' Cumhuriyet tarihimizde 21'inci yüzyıl başında Ortaçağ'a geri dönüş yaptık. İnanç, etnik kimlik ve yaşam tarzı üzerinde siyaset toplu ayrıştırdı ve kutuplaştırdı. İktidar bundan beslenmeye başladı. Cebini dolduruyor ama sokaktaki vatandaş bunu görmezlikten geliyor."

TEK PARTİ DEVLETİ

Akılla yönetilen bir ülkede adalet ve hukukun üstünlüğü kavramlarının yüceleceğini belirterek açıklamalarını sürdüren CHP Lideri,“Hırsızlığın prim yatığı, hırsızların el üstünde tutulduğu bir düzen olabilir mi? Bu düzeni yıkmak zorundayız. Mücadele etmek zorundayız" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Hem vesayetten söz edeceksiniz hem kendi hukukunu oluşturacaksın. 'Benim oğlum yargılanmaz. Çalabilir ama yargılanamaz. Ben de yargılanmam. Ben çalarım. Benim özel mahkemelerim, savcılarım vardır. Ben söylerim onlar gereğini yaparlar.' Hukukun üstün olduğu bir toplumda hukuk, iktidarın sopası değildir. Hukukun egemen olmadığı bir toplumda siyasal iktidarın sopası mahkemelerdir toplumu dize getirmeye korku salmaya çalışırlar" diye konuştu.

Türkiye'de çok partili rejim varmış gibi görünmesine rağmen siyasal iktidarla devletin iç içe geçtiği tek parti devletiyle karşı karşıya olduklarını savunan Kemal Kılıçdaroğlu, “Devletten beslenenlerle siyasal iktidardan beslenenlere bir bakın. Söylemleri her gün biraz daha sertleşiyor, saldırganlaşıyor. Biliyorlar ki bu iktidar gittiğinde nemalanamayacaklar" dedi.

Ayrıca karşı karşıya olduklarını iddia ettiği tek parti devletinin kendi tabanını tahkim için iç ve dışta sürekli düşman yarattığını iddia eden CHP Genel Başkanı, “Bunlar Hitler'in taktiklerdir. 21'inci yüzyılın başında Adalet ve Kalkınma Partisi'nin izlediği taktikler Hitler'in taktikleridir" yorumunu yaptı.

'HİTLER'İN BİLE AKLINA GELMEMİŞTİR'

Buna ek olarak 'makul şüphe' gibi bir gerekçenin gündemde olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Bu adalet mi?" diye sordu.

Bu sırada dinleyicilerden birinin "Hitler bunlar" diye çıkışına Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu Hitler'in bile aklına gelmemişti" diye karşılık verdi. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:“Bu hükümetin ömrü bitmiştir. Halkına baskı yapan bir iktidarın ömrü bitmiştir. Kanun çıkararak kendi yandaşlarını zengin etmek istiyor. Kanun çıkararak rakiplerinin mal varlıklarına el koymak, onları hapse atmak istiyor. Kanunlarla hiçbir baskıcı yönetim ayakta kalmamıştır. Dünyada yoktur bunun örneği. Bu hükümetinde süresi bitmiştir. Yeni bir süreç, arayış başlamıştır. Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum, otur düşün kararını ver. Yeni süreçte Türkiye'nin yeniden ayağa kalkması, yeniden Türkiye demesi lazım. Görkemli günlerimize yeniden dönmemiz lazım."

Bugün Ak Parti'nin sorun çözen değil Türkiye'nin başını belaya sokan, sorun olan bir parti olduğunu iddia ederek açıklamalarını sürdüren Kılıçdaroğlu, konuşmasını sonunda yeni bir seçim sürecine gireceklerini belirterek birlik ve beraberlik mesajları verdi. Kılıçdaroğlu, CHP'nin Türkiye'nin sorunlarına çözüm öneriyle birlikte ortak ses çıkarması gerektiğini belirterek, “Önümüzdeki süreç içinde toplumu rahatlatacak pek çok projeyi toplumun önüne koyacağız" dedi.

ÇÖZÜM SÜRECİNİ DEĞERLENDİRDİ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Antalya'da devam eden kampında çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Manavgat gezisi sırasında CNN Türk'e özel açıklama yapan Kılıçdaroğlu, “Baştan beri böyle bir çözüm süreci olmayacağını zaten söylemiştim. İki taraf birbirine güvenmiyor. İki taraf masaya oturmuşlar ne konuştuklarını da bilmiyoruz. Biz ne dedik bu işi çözecekseniz şeffaf olacaksınız, toplumsal desteğiniz olacak" dedi.

Sürece ilişkin neyi nasıl yapacağının millete anlatılması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: "Kapalı kapılar ardında birileri oturuyor. Masanın bir ucunda Abdullah Öcalan diğer ucunda Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu oturmuşlar konuşuyor. Ne konuştuklarını biz bilmiyoruz, ne söylediklerini de biz bilmiyoruz. Hangi sözler verildi hangi taahhütler verildi onları da bilmiyoruz. Kapalı kapılar ardında Türkiye'nin en temel sorunu çözülmez. Çözümsüzlük üretirsiniz. Zaten bu hükümetin de gitme zamanı geldi. Akılla yönetilir bir ülke akılsızlıkla değil. Aklı devre dışı bırakırsanız kaosu yaratırsınız. Bakın şiddet geldi. 40 vatandaş öldü, niye öldü. Bunun hesabını kim verecek? Normal demokrasilerde bunun hesabını veren bir siyasi otorite olur. Yok öyle bir otorite çünkü hükümet sorun olmaya başladı, kendisi sorun olan bir hükümet sorun çözemez."

KAYNAK:DHA

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim